Kahramanmaraş merkezli depremler ve sonrasında yaşanan büyük yıkım ülke gündeminde geniş yer bulurken, vatandaşlar oturdukları binaların sağlamlığını düşünmeye başladı. Bir bölümü alüvyon zemin olan Eskişehir’de 9 yıl önce araştırma yapan Muammer Tün, kentin zemini ve bina yapıları hakkında konuştu. Eskişehir şehir zeminin sağlam olmayışına değinen Tün, 2014 yılında arkadaşlarıyla yaptığı araştırmalarda belirledikleri bölgedeki bina stokunun yüzde 26’sının yüksek riskli olduğunu öğrendiklerini aktardı. Muammer Tün, aradan geçen süreye değinirken, yüksek risk taşıyan binaların çeşitli yöntemlerle depreme dayanıklı hale getirilmesinin önemine dikkat çekti.

“Yüksek nüfuslu bölgelere öncelik verilmesi daha doğru olacaktır”
Deprem, zemin yapısı ve binaların muhtemel depremlere dayanıklılığı hakkında bilgi veren Öğretim Üyesi Muammer Tün, “Öncelikle yerel zemin şartları ve mevcut yapı stoku hakkında fikir sahibi olmamız gerekiyor. Yerel zemin şartları hakkında birçok çalışma yapılmış, maalesef depreme güvenli yer seçeneği konusunda özellikle fay zonu üzerinde bulunması ve yumuşak zemin üzerinde yer alması açısından yapı stokunun büyük bir kısmının sağlam zemin üzerinde olduğunu söyleyemeyiz. Asıl önemli olan husus bu zemin üzerindeki yapı stokunun durumu. Örnek bir çalışma olarak söylemek gerekirse biz, 2014 yılında bir bilimsel araştırma çerçevesinde Tepebaşı ilçesi sınırlarında pilot bir bölgede bina bazlı tek tek binaları dolaşarak inşaat mühendisleri ekibi tarafından detaylı ön değerlendirme çalışması yapıldı. Amacımız, yüksek riskli yapı stoku âdetinin ne kadar ve nerelerde olduğunu öğrenmekti. Bu pilot bölge için elde ettiğimiz sonuca göre, mevcut yapı stokunun yüzde 26’sının yüksek riskli olduğunu öğrendik" dedi.

"Zemini kötü, nüfusu yüksek bölgelere öncelik verilmeli"
Yüksek riskli yapı stokunun ya kentsel dönüşümle ya da güçlendirme projesi uygulamasıyla depreme dayanıklı hale getirilmesi yönünde çözümler geliştirilmesi gerektiğini anlatan Eskişehir Teknik Üniversitesi Yer ve Uzay Bilimleri Enstitüsü Yer Bilimleri ve Deprem Mühendisliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Muammer Tün, açıklamasını şöyle sürdürdü:

"Bu anlamda da ayrıca pilot bölgede yapılan çalışmanın Eskişehir’in bütününü kapsayacak şekilde gerçekleştirilmesi gerekiyor. Tabi bu çalışma için hem ekonomik hem de süre anlamında bir kapasite gerekiyor. Bu noktada da bazı bölgelere öncelik verilmedir. Yerel zemin şartları bakımından kötü zeminde olan ve yüksek nüfuslu bölgelere öncelik verilmesi daha doğru olacaktır.”