Bir çocuk parkında oynayan çocukları düşünün. Biri tekerlekli sandalyede, diğeri koltuk değneğiyle, bir başkası ise hiç konuşmadan çevresini izliyor. Çocuklar bu durumları yadırgar mı? Büyük ihtimalle hayır. Çünkü onlar, doğaları gereği önyargısızdır. Çocuklar, oyun arkadaşını dış görünüşüne veya hareketlerine göre seçmez. Ancak yetişkinler olarak biz, farkında olmadan çocuklara bu önyargıları öğretebiliyoruz. Peki, bu döngüyü nasıl kırabiliriz?
Önyargılar Nereden Geliyor?
Bir psikolog olarak ailelerle çalışırken şunu sıkça gözlemliyorum: Önyargılar, aslında bilmemekten ve anlamamaktan kaynaklanıyor. Bir anne, özel gereksinimli bir çocukla nasıl iletişim kuracağını bilmediği için uzak durmayı tercih ediyor. Bir baba, çocuğunu farklı bir çocuğun yanına oynamaya göndermek yerine “Gel buraya, gitme.” diyebiliyor. Bu tutumlar, çocukların zihinlerinde “farklı olan tehlikeli veya uzak durulması gereken bir şey” algısı yaratabiliyor.
Ailelerin Rolü: Çocuğunuza Önyargıdan Arınmış Bir Dünya Yaratın
Çocukların önyargısız doğasını koruyabilmek için ailelere büyük görev düşüyor:
“Farklı” Kelimesini Yeniden Tanımlayın
Çocuğunuza farklılıkların hayatın doğal bir parçası olduğunu anlatın. “O çocuk neden konuşmuyor?” sorusuna “Bazı insanlar konuşmadan da iletişim kurabilir, belki sen onun gözlerinden ne dediğini anlayabilirsin.” gibi bir cevap verebilirsiniz.
Hikâyelerle Anlatın
Çocuklara özel gereksinimler hakkında bilgi vermenin en güzel yollarından biri hikâyelerdir. Engelleri aşan kahramanları anlatan hikâyelerle empati duygusunu pekiştirebilirsiniz. Birlikte bu tür kitapları okuyabilir veya filmleri izleyebilirsiniz.
Oyun Alanlarında Bilinçli Olun
Özel gereksinimli bir çocukla aynı ortamda bulunurken çocuğunuzu cesaretlendirin. “Git ve tanış, birlikte oynayabilirsiniz.” diyerek ilk adımı atmasını sağlayabilirsiniz. Çocuğunuzun doğal merakını ve samimiyetini engellemeden, rehber olmayı deneyebilirsiniz. Ek olarak, çocuğunuzun özel gereksinimli bireylerle daha fazla vakit geçirmesi, farklılıkları normalleştirmenin en etkili yollarından biridir. Birlikte toplumsal farkındalık etkinliklerine katılabilir,  özel gereksinimli bireylerin başarılarını birlikte kutlayabilirsiniz.

Çocuklarınızla Birlikte Farkındalık Yaratın
Okullarda farklılıkları deneyimlemeye yönelik etkinlikler, empati geliştirmek için güçlü bir araçtır. Örneğin, tekerlekli sandalyeli bir öğrencinin deneyimlerini yaşatmaya yönelik, görme engelli bir öğrencinin yaşadıklarını anlamak için gözleri bağlayarak yapılan aktiviteler, çocukların başkalarının dünyasını keşfetmelerini sağlar. Bu tür deneyimler, yalnızca farkındalık yaratmakla kalmaz, aynı zamanda çocukların daha kapsayıcı bir bakış açısı geliştirmesine de yardımcı olur. Sınıflarda bu gibi uygulamalara yer vermek, toplumsal duyarlılığı artıran nesiller yetiştirmek için önemli bir adımdır.

Unutmayalım ki çocuklar, en iyi bizden öğrenir. Eğer biz özel gereksinimli bireylere karşı duyarlı, açık fikirli ve kapsayıcı olursak, çocuklarımız da aynı şekilde davranır. Engelleri çocuklar değil, biz yetişkinler yaratıyoruz. Öyleyse gelin, önce kendi önyargılarımızı sorgulayalım. Engelli bir bireyle iletişim kurarken çekingen davranmak yerine samimi bir “Merhaba” demekle başlayabiliriz. Çünkü çocuklar engelleri görmez. Peki ya biz, çocuklardan öğreneceklerimize ne kadar açığız?