Taşbaşı Kültür Merkezi’nde düzenlenen "100 Yıllık Yolculukta Eskişehir Rumeli Balkan Göçmenlerinin Ülkemizin Kalkınmasındaki Rolü" başlıklı panelin moderatörlüğünü Doç. Dr. Engin Kırlı üstlendi. Sanayi Odası Başkanı Celalettin Kesikbaş, Prof. Dr. Erol İpekli ve Emin Sapar panele konuşmacı olarak katıldı. Panelin açılışında konuşan ERBALDER Başkanı Neziha Bilen, ‘‘Bu anlamlı etkinlikte, 100 yılı aşkın bir süre önce Balkanlar’dan Anavatana göç etmiş, bayrağına ve milletine sahip çıkmış, ülkesi için var gücüyle çalışmış Atalarımızı yad etmek için bir aradayız. Balkanlar’dan göçün tarihi kanlı katliamlarla ve uygulanan zulümlerle hafızalarımızda yer almaktadır. Yaşadıkları topraklardan kopartılıp göçe zorlanan Atalarımız, çekilen tüm acılara rağmen hiçbir zaman kimlik ve benlik mücadelesinden vazgeçmemiş, zorluklara boyun eğmemiştir. Geçmişteki yaralar her zaman geleceğe ışık tutmuştur. O yüzden Rumeli ve Balkanlar demek; acı demek, hasret demek, mücadele demektir. Yaşanan tüm zorluklara ve sıkıntılara rağmen, Anavatana kavuşma sevinciyle, Balkan insanı kısa zamanda zor durumunun bilincine varır ve bu durumdan kurtulma yollarını aramaya koyulur. Kendi hayatını ve ailesinin geleceğini güvenceye alarak, ekonomik durumunu bir an evvel düzeltilmesi için mücadele etmeye başlar. Çalışkan, üretici, yenilikçi ve girişimci yapılarıyla Balkan göçmenleri ülkemiz için tam bir nitelikli nüfus kazancı olmuştur. Sanayide, üretim sektöründe, eğitimde, bilimde, sanatta, sporda, hayatın her alanında icraatları, ülkemize sunulan katma değer bir kazançtır’’ diye konuştu.

‘EN GÜZEL ÖRNEKLERDEN BİRİ ESKİŞEHİR’

Ticaret, sanat ve zanaatta mahir olan Balkan insanının Anadolu’nun sosyal, ekonomik ve kültürel yapısını nasıl değiştirdiğini gösteren en güzel örneklerden birinin Eskişehir olduğunu aktaran Bilen, ‘‘Tarihinde pek çok medeniyete kucak açan, bünyesinde farklı kültürleri buluşturan şehrimiz, çok yoğun bir şekilde Balkan izleri de barındırmaktadır. 1923’de Balkanlar’dan gelip Eskişehir’e yerleşen Atalarımızın kurduğu ‘Rumeli Muhacirin Cemiyet-i Hayriyesi’ derneğinin amacı Hakimiyet-i Milliye gazetesinde şöyle açıklanmıştır: ‘Cemiyet maksad ve gaye olarak fakir ve yetimlerin talim ve terbiyelerine rehber olarak refah ve saadetlerini düşünme ve bilhassa dilenmelerine meydan vermeyecek surette sanayi şubeleri açmak ve çalışmaya sevk ederek hem cins arasında yalnız tüketici değil, üretici olmalarını sağlamak ulvisini rehber-i hareket edinmiştir.’ Bu amaç doğrultusunda,  Balkanlar’dan ve Rumeli’den gelen nitelikli iş gücü sayesinde 1930-1940’da açılan kiremit ve un fabrikaları, 1950-1955’de metal sanayisinin gelişmesi, 1961’de Eti Bisküvi Fabrikası’nın açılışı, madencilik ve mobilya sektöründeki atılımlar, yiyecek ve içecek hizmetleri faaliyetlerinin canlandırılması, 100 yıllık başarı dolu yolculuğumuzun örneklerinden sadece birkaçıdır. Bu başarının göstergesi olarak; bugün Eskişehir’in önemli sanayi ve ticaret merkezlerinden biri olması, ekonomik, sosyal ve kültür hayatının ülkemizin gelişmişlik düzeyine yükselmesi, çağdaş ve modern kimliği ile gelişmiş Avrupa kentlerin seviyesine yaklaşarak, dünyada en güvenli şehirlerden biri olma özelliği kazanmasıdır’’ şeklinde konuştu.