Böyle bir günde Türk kadınlarının başarısını yazmayacağız da neyi yazacağız.

Önceki gece bütün Türkiye ayaktaydı.

Hatta Avrupa, hatta dünya ayaktaydı.

Çünkü kadınlar voleybolda en büyükleri bile sırasıyla dize getiren Atatürk’ün kızları zorlu bir mücadeleye girecekti.

Karşılaşmanın oynandığı Belçika’daki salon, sanki maç Türkiye’de oynanıyormuş gibi Türk bayraklarıyla donatılmış, filenin sultanlarına destek vermeye gelen Türklerle ve onların dostlarıyla doluydu.

Bir çok Belediye ve Eskişehir’de de Büyükşehir Belediyesi, finallerde kurduğu dev ekranlarla Eskişehirlilere müsabakaları izlettirmişti.

Finalde de öyle oldu.

***

3 Eylül gecesi gerçekten muhteşemdi.

Türkiye’nin dört bir yanında olduğu Eskişehir de bu coşkuya ortak oldu.

Evlerde yaşanan heyecan ve sevincin yanı sıra toplu mekanlardaki coşku çok daha farklıydı.

Futboldan başka bir spor eğlence yaşantısı olmayan Türk toplumu, neden kadınlar voleybola bu kadar ilgi duymaya başlamıştı.

Elbette başlıca nedeni sportif başarıydı.

Daha önceleri uluslararası turnuva ve müsabakalarda şampiyonluklara çok yaklaşan Atatürk’ün kızları Cumhuriyet’in 100. Yılında Türk milletine öyle bir duygu yoğunluğu ve sevinç yaşattılar ki.

***

Önce Milletler Ligi Şampiyonluğunda bu sporun dev ülkelerini dize getirdiler.

Sonra Avrupa Şampiyonası.

Yenilgisiz olarak  çıktıkları yarı finalde son Avrupa şampiyonu İtalya'yı, finalde de son dünya şampiyonu Sırbistan'ı yenerek tarihinde ilk kez Avrupa şampiyonu olan kadın voleybol milli takımımızı yürekten kutluyoruz.

Avrupa Şampiyonluğunu elde ettikten sonra kızlarımızın hemen hepsinin Cumhuriyet’in 100. Yılı ve Atatürk’e vurgu yapmaları bizleri ayrıca gururlandırdı.

Atatürk’ün kızları inanıyoruz ki önümüzdeki turnuvalarda da aynı başarıları elde edecektir.

Türk kadınının imkan verildiği halde neler yapabileceğini bir kez daha gösteren tüm takım sadece rakiplerini yenmediler, yobaz düşünceyi de yenerek, onların başlarına öyle bir smaç çaktılar ki, görmek istemeyenler Türk kadınının başarısını böylece gördüler.