Acıbadem Eskişehir Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Salih Demir, antibiyotik direnci hakkında bilgi vererek, antibiyotiğin doğru kullanımına ilişkin önemli tavsiyelerde bulundu. 1920’li yıllarda hayatımıza giren antibiyotiklerin, enfeksiyonların tedavisinde kullanılmaya başlamasından sonra salgın hastalıkların önlenmesinde ve enfeksiyonlara bağlı ölümlerin azalmasında büyük rol oynadığını belirterek “Buna bağlı olarak insan ömründe artış yaşanmıştır. Ancak son yıllarda antibiyotiklerin gereksiz kullanımı, yeterli süre kullanılmaması, hayvancılık endüstrisinde antibiyotiklerin kontrolsüz kullanımı sonucu direnç gelişmeye başlamıştır” diye konuştu.
“Dirençli enfeksiyonların tedavisi imkânsız olabilir”
Antimikrobiyal direncin, bakteri ve mantar gibi mikropların, onları öldürmek için tasarlanmış ilaçları yenme yeteneği geliştirdiği zaman ortaya çıktığı bilgisini veren Dr. Demir, “Bu, verdiğimiz ilaçların mikropları öldüremediği ve mikropların çoğalmaya devam ettiği anlamına gelir. Dirençli enfeksiyonların da tedavisi zordur hatta bazen imkânsız olabilir. Bunun sonucunda çok basit enfeksiyonların bile ağır geçmesi, hastalığın normal sürecinden uzun süre devam etmesi, hastane yatışlarının artması ve sosyoekonomik yükleri ile kişileri hatta halk sağlığı açısından ülkeleri zorlamaktadır” dedi.
“Yılda 5 milyon insanın ölümüne yol açıyor”
Antibiyotik direncinin 2019 yılı verileriyle dünya çapında en az 1,27 milyon insanı öldüren ve 5 milyon insanın da bağlantılı nedenlerle ölümüne yol açan küresel bir halk sağlığı tehdidi olduğuna dikkat çeken Dr. Demir, bu tehditin önüne geçebilmek için sağlık hizmeti sağlayıcılarının ve halkın antibiyotiklere karşı tutum ve yaklaşımlarını değiştirmeye yönelik önlemler alması gerektiğini söyledi.
“Her antibiyotik farklı bakteriye etki gösterir”
Şu anda piyasada birçok çeşit antibiyotik bulunduğunu belirten Dr. Demir, antibiyotiklerin damardan, ağızdan, cilde krem veya merhem olarak veya damla olarak göze veya kulağa uygulanabildikleri için farklı formülasyonlara sahip olduğunu, her bir antibiyotik sınıfının farklı bakteri türleri üzerinde etki gösterdiği için birbirinin yerine kullanılamayacağını anlattı. Antibiyotiklerin kontrolsüz-reçetesiz kullanıldığında kendi başlarına sağlığımızı tehdit edebileceği gibi kan sulandırıcı, nöbet ilaçları, antidepresanlar, doğum kontrol hapları, bitkisel ilaçlar veya alkollü içecekler gibi diğer ilaçlarla birlikte alındığında etkileşime girerek enfeksiyon dışında daha büyük sağlık sorunları, yan etkiler ortaya çıkarabileceğini de sözlerine ekledi. Bu yan etkilerin, mide rahatsızlığı veya cilt döküntüleri gibi hafif belirtilerden ciddi alerjik reaksiyonlar, böbrek-karaciğer hasarı gibi potansiyel olarak yaşamı tehdit eden durumlara kadar değişebileceğini ifade etti.
“İyileşseniz bile tedaviyi yarıda kesmeyin”
Dr. Demir, bu nedenle antibiyotik kullanımıyla ilgili şu hususların altını çizdi:
“Sadece reçete edilen kişi tarafından kullanılmalı, tedavi iyileşmiş olsa bile yarıda kesilmemeli. Evlerde antibiyotik stoklanmamalı. İyi niyetle olsa dahi sizin için yazılan antibiyotiği ‘bu bana iyi gelmişti’ diye bir yakınınıza vermeyin, size iyi gelen antibiyotik bir başkasına zarar verebilir. Hekiminiz uygun görmüyorsa antibiyotik reçete edilmesi için ısrarcı olmayın.”
Antibiyotik tedavisini sakın yarıda kesmeyin
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Salih Demir, antibiyotik direnciyle bağlantılı olarak 2019 yılında 5 milyon insanın hayatını kaybettiğine değinerek, bunun bir halk sağlığı sorunu olduğunu söyledi. Dr. Demir, kontrolsüz antibiyotik kullanımının çok ağır sonuçlar doğurabileceği konusunda uyarıda bulunarak “Her antibiyotik grubu farklı bir bakteri türüne etki eder. Doktor önermedikçe antibiyotik kullanmayın” dedi.
Yorumlar