Rektör Adıgüzel: “Mevlâna bir dünya mirasıdır”

“Tarihte Kadına Bakış ve Mevlevilikte Kadın” konferansında konuşan Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel şunları söyledi: “Göreve başlayalı iki ay oldu, Anadolu Üniversitesinde okudum, İletişim Bilimleri Fakültesinden mezun oldum. Göreve başladığımda görüş yapmaya geldikleri zaman şu sözümü manşet yapmışlardı: ‘Dünle beraber gitti cancağzım ne kadar söz varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.’ Bu Hz. Mevlana’nın sözüdür. Bir diğer sözü ise ‘Ne kadar bilirsen bil söylediklerin karşındakinin anlayabildiği kadardır.’ Ne kadar bilseniz de iyi anlatamıyor hoş anlatamıyorsanız kısa anlatamıyorsanız aslında bildiklerinizin çok da bir kıymeti yok. Dolayısıyla iyi bir iletişimci olmak karşındakini ikna edebilmekle alakalı. Bunu yaptığınız zamana iyi konuşmacı, iyi iletişimci veya iyi sunucu olabiliyorsunuz. Hz. Mevlâna gibi sözleri eskimeyen ve bundan sonra da kıyamete kadar bizlere ışık tutmaya devam edecek birinden bahsediyoruz. Öyle biri ki sadece bugüne ait değil sadece bize ait değil bir dünya düşünürü. Hz. Mevlâna, herkesin sahip olmak istediği hatta bizden fazla belki İranlıların bizim demek istediği ama bizim kimseye bırakmaya niyetimizin olmadığı bir dünya mirası. Sorsak sizlere Mevlâna nereli diye muhtemelen Konyalı dersiniz. Mevlâna Belh’den gelmiştir. Nereden geldiği değil şu an en çok kim benimsiyorsa kim kendine ait hissediyorsa kim kendine rehber ediniyorsa herhalde Mevlâna ona aittir. Dolayısıyla en çok Mevlâna bize aittir diye düşünüyorum.  Bugün aramızda Esin Çelebi hanımefendi var Mevlana’nın 22. Kuşak torunu. Bugün kendisini burada Anadolu Üniversitemiz de ağırlamaktan büyük bir onur ve memnuniyet duyduğumu ifade etmek istiyorum.”

Dekan Dinç: “Kıymetli bir misafiri ağırlıyoruz”

Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erkan Dinç ise konferansta şunları aktardı: “Kıymetli misafirimiz değerli konuklar hepiniz hoş geldiniz. Burada heyecanla değerli büyüğümüzün konuşmasını bekliyoruz dolayısıyla ben rol çalmak yerine bir an önce sözü kendilerine bırakmak adına hepinize tekrar hoş geldiniz verimli ve güzel bir dinleti diliyorum teşekkür ederim.”

Hz. Mevlana’nın 22. Kuşak torunu Çelebi: “7. Yüzyılda İslamiyet ile birlikte kadına pek çok hak tanındı”

Hz. Mevlana’nın bahsedildiği yerlere Hz. Mevlana’nın misafirleri geldiğine dikkat çeken Hz. Mevlana’nın 22. Kuşak torunu ve Uluslararası Mevlâna Vakfı Başkan Vekili Esin Çelebi Bayru konuşmasında 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında İslamiyet’ten önce çeşitli milletlerin kadına bakışından bahsetti. Çelebi konuşmasında şunları belirtti: “Eski İsrail de erkekler sabah dualarında ezeli ilahımız bizleri kadın yaratmadığın için sana teşekkür ederiz hamd ederiz derlerdi. Ailenin tek hâkimi olan erkek karısını boşayabilirdi ya da kızını parayla satabilirdi. Eski İran da kadınların hiçbir hakkı yoktu. Eski Çin de kadına isim bile vermezlerdi. Eski Yunan ve Roma da kadının tek görevi çocuk doğurmak idi. Eflatuna göre kadın cehennemin kapısıdır. Aristotolese göre kadın yaradılışta yarım kalmış bir erkektir. Eski İngiltere de kirli bir varlık sayılan kadın İncil’e el süremezdi. 7. Yüzyılda İslamiyet ile birlikte kadına pek çok hak tanınmış onların sevilmesi sayılması ve korunması emredilmiştir. Hz. Muhammed yaşamı boyunca kadınlara saygı göstermiştir. İslamiyet kadın ve erkeği birbirine emanet etmiştir.

“Mevleviliğin kadına bakış açısından bahsederken Atatürk’ten de bahsetmeliyiz”

Hz. Mevlana’nın eserlerinin tümünde kadınlara ve onların çeşitli hallerine ait bölümler olduğunun altını çizen Esin Çelebi Bayru: “Mevleviliğin ilk zamanlarında kadına gereken önemin verilmiş olduğunu görmekteyiz. Afyonkarahisar’da Divanı Mehmet Çelebi’nin torunlarından Desteni Hatun sırtında hırka başında arakıyesiyle Mevlevihane de söz sahibiydi. 17. Yüzyılda değişen ülke şartları kadını ikinci plana atsa bile Mevlana’dan sonra kurulmuş olan Mevlevilikte kadınlara yine de başlarına arakıye giydirilmelerine izin verilmiş sema öğretilmiş ancak onlar kendi arlarında sema etmişlerdir. Bana semazenlerin neden hepsi erkek diye soruyorlar. Malumunuz Mevlevihaneler birer erkek yatılı okulu gibi olmuş. 800 yıl önce bahsediyoruz bu Mevlevi adeti değil İslam veya Türk adeti değil, bu olduğu gibi dünyanın adeti. Hiçbir yerde kız çocuklarının okulu yok. 200 sene önce aşağı yukarı o zaman kız çocukları için okul açılıp o zamana gitmeye başlamışlardır. Müslümanlık ve Mevleviliğin kadına bakış açısından bahsedince Atatürk’ün kadınlara verdiği değeri değinmeden sözümü bitiremezdim. Türk beyleri daha orta Asya’da çadırlar da yaşarken bile önemli konuları konuşurken toplantılarına kadınları çağırılar ve onlarında fikirlerini alırlardı.” 

Hz. Mevlana’nın 22. Kuşak torunu ve Yazar Esin Çelebi Bayru’nun konuşmasının ardından Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel tarafından teşekkür belgesi takdim edildi. Konferansın devamında Nebahat Koru şefliğinde Uluslararası Mevlâna Vakfı Türk Müziği Korosu tarafından "Tasavvuf Musikisi Dinletisi" gerçekleştirildi.

D S C 3123

Kaynak: Bülten