Yollarda buzlanma, bozuk yol ve uyarı levhası olmaması nedeniyle meydana gelen trafik kazalarında kazazedenin maddi ve manevi tazminat hakkının bulunduğunu belirten Avukat Dilayda Sönmez, “Bakım ve onarımı zamanında yapılmayan, levhaları yenilenmeyen yollarda meydana gelen kazalarda idarenin kusurları olduğu zaman; kaza tespit tutanağına mutlaka geçirilmesi, kaza mahallinde gerekli fotoğraflama yapılmak suretiyle idarenin sorumluluğuna gidilebilir” dedi.
Yurt genelinde her yıl maddi hasar, yaralanma ve ölümle sonuçlanan binlerce kaza meydana geliyor. Kazalar, sürücü hatasından kaynaklandığı gibi olumsuz hava şartlarında yeterli önlem alınmaması, bozuk yol ve yollarda gerekli uyarı levhaları bulunmaması nedeniyle de gerçekleşebiliyor. Bu durumda kazazedenin hizmet kusurundan kaynaklı olarak tazminat hakkı bulunuyor. Kaza sonrasında haklarını merak eden vatandaşlar için emsal niteliğinde Danıştay Kararı bulunuyor. Konuyla ilgili Danıştay 15. Daire’nin bir kaza hakkında açılan dava sonucu 2017 yılında verdiği karara göre, yolda gerekli aydınlatma ve işaretleme sistemlerini yapmayıp trafiği tehlikeye düşüren yolun yapım ve yönetiminden sorumlu olan idarenin kusurlu olduğuna hükmedildi.
“Kaza mahalli yolda sürücü ve yol kusurlarının açıkça kaza tutanağına yazılması gerekir”
Eskişehir’de konuya ilişkin açıklamada bulunan Avukat Dilayda Sönmez, “Kış mevsiminde buzlanmadan kaynaklı kazaların artması nedeniyle kazazedelerin ya da sürücülerin aklına gelen ilk soru ‘bu kazalarda idarenin sorumluluğuna giderek tazminat talep edebilir miyiz?’ oluyor. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 10’uncu maddesi ilgili bentlerinde, trafik güvenliğini sağlamak için idareye, belediyelere yüklenen yükümlülükler belirlenmiştir. Buna göre buzlanmadan kaynaklı her kazada idarenin sorumluluğuna gidemeyiz. İlgili kanun belediyelere yapım ve onarımından sorumlu olduğu yolların trafik güvenliğini sağlama yükümlülüğü getirmiştir. Buna dayanarak kaza mahalli yolda idarenin yapması gereken hava şartlarına göre tuzlama işlemini yapmaması veya buzlanma uyarı levhası bulundurmaması gibi nedenlerin, açıkça kaza tespit tutanağına yazılarak sürücünün herhangi bir kusuru varsa ya da yoksa bunlar yazılarak tutanağın imzalanması gerekmektedir. Tabi kaza sonrası sürücü ya da kazazedeler bunu yapabilecek durumda olmadıklarından burada bu hususlara trafik polislerinin dikkat etmesi gerekir. Eğer bu kazalar şehir dışında meydana gelmişse burada da Karayolları Genel Müdürlüğü’nün sorumluluk alanı itibarıyla tazminat davası buraya yöneltilir” diye konuştu.
“Yol durumunun trafik güvenliğine elverişli olmaması idarenin sorumluluğundadır”
Yol güvenliğine ilişkin ilgili idarenin sorumlulukları bulunduğuna dikkat çeken Sönmez, “Bu tür tazminat davaları sadece buzlanma kaynaklı kazaları kapsamaz. Yol durumunun trafik güvenliğine elverişli olmaması da yine idarenin sorumluluğundadır. Bakım ve onarımı zamanında yapılmayan, levhaları yenilenmeyen yollarda meydana gelen kazalarda da idarenin kusurları olduğu zaman; kaza tespit tutanağına mutlaka geçirilmesi, kaza mahallinde gerekli fotoğraflama yapılmak suretiyle idarenin sorumluluğuna gidilebilir” ifadelerini kullandı.
“Kazazedenin tedavi masrafları, ölüm meydana gelmişse defin işlemlerinin masrafları talep edilebilir”
Hizmet kusurundan kaynaklı kazalarda mağdurların tazminat hakları konusunda bilgiler veren Avukat İrem Aygün ise, “Maddi ve manevi zararların yanında kazazedenin tedavi masrafları, ölüm meydana gelmişse defin işlemlerinin masrafları talep edilebilir. Aynı zamanda araçta meydana gelen zarar ile aracın içerisindeki eşyaların uğradığı zararlar da mahkemeden talep edilebilir. Kazazede hayattaysa bizzat kendisi talep edebileceği gibi, vefat halinde birinci ve ikinci dereceden yakınları ile nişanlısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler de yine mahkemeden bu zararların tazminini talep edebilirler. Kazazede vefat etmeden önce bu davayı açmış ve dava açıldıktan sonra vefat etmişse yine aynı kişiler davaya devam edebilirler. Yasada bu davayı açma süresi zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıl olmakla birlikte her halükârda kazanın meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıldır. Bu süreler sonrasında dava açma hakkı zaman aşımına uğrar. Kaza sonrasında yaralanma meydana gelmişse tedavi masraflarıyla, işgücü kaybı oluşmuşsa işte geçirilmeyen zamanın kaybı da talep edilebilir. Eğer ölümle sonuçlanmışsa yakınları ‘destekten yoksun kalma tazminatı’ ile ölüm sebebiyle duyulan üzüntü ve acı sebebiyle manevi tazminat talebinde de bulunabilirler” dedi.