‘Kendi yaşadığımız ülke sınırlarında, şehrimizde, evimizde güvendeyiz diye bir şey düşünmek mümkün değil’

Kitabın hikâyesi, yedi kıta ve on bir ülkede yaşanan derin buhranları ve arayışları merkeze alıyor. Bir tarikatın dünyayı yeniden şekillendirme çabaları, kötülüğün çok katmanlı yapısı ve umutsuzluğun ortasında yeşeren mucizeler bu büyüleyici eserin temelini oluşturuyor. Özdemir: ‘Fīlius; İngiltere (Nymsfield), ABD (Kaliforniya), Rusya (Volgograd), Antarktika, Fransa (Paris), Japonya (Tokyo), Batı Avustralya, Bolivya (Madidi), Togo (Lomé – Afrika), Çek Cumhuriyeti (Luková) ve Türkiye (İstanbul) olmak üzere 7 kıtada, 11 stratejik noktada geçiyor. Bu farklı yerlerde patlak veren ve insan müdahalesi ile yaratılan olaylar, kaotik bir düzenin dünyaya yayılmasını tetikliyor.

Kitapta 7 kıta ve tüm dünyaya yayılabilecek 11 ülkeye yer vermemdeki asıl amaç, küresel bir dünyada yaşıyor olmamız. Dünyanın herhangi bir yerinde meydana gelen pandemi, nükleer saldırı, savaş, üretim fazlalığı nedeniyle meydana gelen hava kirliliği gibi birçok faktör bugün hepimizi etkiliyor. Kendi yaşadığımız ülke sınırlarında, şehrimizde, evimizde güvendeyiz diye bir şey düşünmek mümkün değil. Çünkü dünyadaki kötülük önüne geçilemez derecede artmış durumda. İyi insanlar belki sayıca daha fazla fakat farklı kültürler, din dil ırk, toplumsal roller, siyasi ideolojiler, cinsel kimlikler, hatta aynı dini inancın içerisinde farklı mezhepler derken fazlasıyla bölünmüş ve zayıflamış durumdayız. Bu ayrışma ise bize dünyadaki rolümüzün ne kadar önemli olduğunu unutturuyor olabilir. 

Bu nedenle günümüzde de şahit olduğumuz ve kitabımda da anlattığım kötü insanların müdahalesi ile yaratılan olaylarla burun buruna gelmek bizi kolektif bir iyilik bilincine, kaosa karşı ortak bir mücadele içerisinde yer almaya itiyor. 

Belki hiçbirimiz birbirimizi tanımayacağız, görmeyeceğiz ama dünyanın geleceği ve daha iyi bir dünyada yaşayabilmek için kötülüğe karşı ortak bir mücadele geliştireceğiz.’ İfadelerine yer verdi.

Kaynak: Bülten