Su, yaşamın temel kaynağı olmasının ötesinde vücudun her sistemi için hayati bir rol üstleniyor. Ancak gün içinde su içmeyi unutan ya da susamayı bekleyen birçok kişi, farkında olmadan sağlığını riske atıyor. Uzmanlara göre, susuzluk hissi ortaya çıktığında vücut aslında alarm vermeye başlamış oluyor.
Yetersiz su alımı; halsizlik, baş ağrısı, konsantrasyon eksikliği gibi semptomlara yol açabiliyor. Bu durum sadece fiziksel değil, zihinsel performansı da doğrudan etkiliyor. Özellikle yoğun tempoda çalışan bireylerde su eksikliği, gün içinde verim kaybına neden olabiliyor.
Su tüketimiyle ilgili yaygın bir yanılgı da yalnızca sıcak havalarda suya ihtiyaç duyulduğu yönünde. Oysa soğuk ve serin havalarda da vücut sıvı kaybediyor ve bu kaybın dengelenmesi gerekiyor. Düzenli su içmek, bağışıklık sisteminin daha dirençli olmasını sağlarken, toksinlerin dışarı atılmasını kolaylaştırıyor.
Cilt sağlığı açısından da suyun önemi büyük. Yeterli miktarda su tüketen bireylerde cilt daha canlı ve parlak görünürken, su eksikliği ciltte kuruluk, matlık ve erken yaşlanma belirtilerine yol açabiliyor.
Ayrıca kilo kontrolünde suyun rolü oldukça belirgin. Yemeklerden önce içilen bir bardak su, tokluk hissini artırarak aşırı yeme eğilimini azaltabiliyor. Aynı zamanda metabolizmayı destekleyerek yağ yakımına yardımcı oluyor.
Uzmanlar; çay, kahve ve gazlı içeceklerin su yerine geçmediğini, tam tersine vücuttan su atımını artırabileceğini ifade ediyor. Bu nedenle, gün içine yayılmış en az 8 bardak su tüketimi öneriliyor. Su içmeyi alışkanlık haline getirebilmek içinse mobil hatırlatıcılar, özel şişeler veya dijital su takip uygulamaları gibi araçlardan yararlanmak mümkün.