AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak Meclis çatısı altındaki çalışmalarını yoğun bir tempoyla sürdürdüklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"İttifak olarak tam bir dayanışma ve eş güdüm içerisinde aziz milletimize karşı sorumluluklarımızı hakkıyla yerine getirmenin çabasındayız. Ancak bu çatı altındaki hizmet mücadelemizde de Türkiye'deki çarpık muhalefet anlayışının tüm tezahürlerine tekrar tekrar şahit oluyoruz. Biz milletimize daha fazla hizmet üretmek için gecemizi gündüzümüze katarken, muhalefet kanadı da bizi engellemek, bizi yavaşlatmak, bizim hızımızı kesmek için elinden geleni yapıyor. Milletin verdiği yetkiyi hizmet ve sorun çözmek için değil, tam tersine köstek olmak için kullanıyorlar. İnsanımız hizmet bekliyormuş, Türkiye'nin ihtiyacı varmış, bürokrasimiz sıkıntı yaşıyormuş, ülkemiz küresel yarışta geri kalıyormuş maalesef bunların hiçbiri muhalefetin umurunda bile değil. Ne dünyadan haberleri var ne de ülkenin meselelerini dert ediniyorlar. Muhayyel bir koltuğu özellikle sağa sola çekiştirmekten başlarını kaldıramıyorlar."
"Değişime dair umutlar yerini hayal kırıklığına bıraktı"
"Gelinen aşamada şu gerçeği çok net bir şekilde görebiliyoruz. Türkiye'de bir türlü kapanmayan muhalefet açığı vardır. Bu açığın günden güne daha da büyüdüğünü görüyoruz." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Son 22 yılda tüm uğraşlarımıza rağmen bu açığın kapatılması noktasında arzu ettiğimiz neticeye ulaşamadık. Muhalefet siyasi rekabeti siyasi husumete dönüştürme alışkanlığından bir türlü vazgeçmedi. 'Muhalefet yapıyoruz' ambalajına sardıkları düşmanca eylemleriyle Türkiye'ye vakit kaybettirdiler, telafisi mümkün olmayan zararlar verdiler. Gezi vandallığından FETÖ'nün kumpasları ve darbe girişimlerine kadar demokrasimize hedef alan tüm saldırıların hamiliğini üstlendiler. Lütfen hafızanızı şöyle bir yoklayın. Biz adeta kelle koltukta FETÖ ile mücadele ederken, bunlar örgütün şirketlerinin önünde nöbet tutuyordu. Biz Gezi Olayları'nda millî iradeyi savunurken, bunlar sokakları ateşe veren çapulcuların avukatlığını yapıyordu. Biz 15 Temmuz gecesi tanklara karşı milletimizle birlikte göğsümüzü siper ederken, bunlar keyif kahvelerini yudumlayarak darbeyi seyrediyorlardı. Biz Suriye'den Gazze'ye mazlumların haklarını savunurken, bunlar siyasi ikballeri için zalimlere şirin gözükmeye çalışıyorlardı. Dikkatinizi çekelim; tüm bu süreçler boyunca muhalefette genel başkanlar değişti, yönetim kadrosu değişti, milletvekili sıralarında oturanlar değişti fakat kendi halkına yabancı zihniyette herhangi bir değişim yaşanmadı. Yeni genel başkanla birlikte değişime dair umutlar ise yerini kısa sürede hayal kırıklığına bıraktı."
"Bizim için asıl olan milletimizin ne söylediğidir"
Muhalefetin yaklaşımını eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şarap tatmak veya parti düzenlemek için Avrupa'ya gidenlerin bizim 360 derecelik dış politika vizyonumuzu anlamalarını zaten beklemiyorum. Hatırlayın, rejimin çöktüğü gece çıkıp 'Esad'la görüşülmeli' diyecek kadar olayları bigâne olanlardan sağlıklı bir dış politika yorumu çıkmaz. Bizim için asıl olan kifayetsizler korosunun ne dediği değil, milletimizin ne söylediğidir. Bizim için önemli olan halkımızın düşüncesidir, kanaatidir, umumi efkarıdır. Allah'a hamdolsun, milletimiz de ülkemize ve şahsımıza yönelik bu büyük saygı ve sevginin sebebini çok iyi bilmektedir. Kendi ülkelerine miyop bakanlar, burunlarının ucundaki gerçeği göremese de Asya'dan Afrika'ya tüm mazlumlar Türkiye'nin ne yapmaya çalıştığının gayet bilincindendir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın dört bir ucunda kendisine gösterilen yoğun ilginin, Türkiye'nin kazandığı nüfuz ve itibarın Gazze ve Suriye başta olmak üzere bölgesel meselelerde benimsediği haysiyetli, onurlu ve ilkeli duruşun bir sonucu olduğunu vurguladı.
Avrupa dâhil pek çok ülkenin sustuğu bir dönemde Gazze, Filistin, Yemen, Arakan, Suriye ve Sudan için hiç çekinmeden seslerini yükselttiklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Dünya 5'ten büyüktür şiarımızla, küresel dayatmalara en esaslı eleştiriyi getiren, yine biz olduk. Bugün de gerek Gazze'de gerekse başka yerlerde mazlum ve mağdurların yanında eğilmeden, bükülmeden dimdik ayaktayız. İnşallah bundan sonra da hak bildiğimiz yolda sapmadan yürüyeceğiz. Özgüvenli bir şekilde, insanı merkeze alan bir anlayışla karşılıklı saygı ve kazan kazan temelinde iş birliğimizi güçlendirmeye devam edeceğiz. Ülkemizin çıkarlarını her şeyin üzerinde tutarken, tarihimizin bize yüklediği sorumluluğu en ideal şekilde yerine getirmenin mücadelesini vereceğiz."
Grup toplantısı salonunda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Güneydoğu Asya ziyareti ve bu süreçte CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in açıklamalarının yer aldığı bir video gösterildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sayın Özgür Özel biz zafer türkülerini, Mehter Marşımızı dünyanın bir diğer ucundaki yavrularla beraber söyledik, söylüyoruz." diyerek, Malezya, Endonezya ve Pakistanlı muhataplarına ev sahiplikleri için teşekkür etti.
"Kuklalarla işimiz olmaz, bizim muhatabımız kuklacılardır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gayretle Türkiye için dünyayı dolaşırken, içeride çok farklı hesapların yapıldığına şahitlik ettiklerini belirterek, şu ifadeleri kullandı:
"TÜSİAD'ın haddi ziyadesiyle aşan ve buram buram provokasyon kokan açıklamalarına geçmeden önce şu gerçeğin altını çizmek istiyorum. Demokrasilerde hiç kimse layüsel değildir. Hiç kimse eleştiriden azade değildir. Tutarlı, yapıcı, iyi niyetli olması hâlinde biz de eleştirilere kulağımızı hiçbir zaman tıkamadık ve tıkamayız. Bugün, 'konuşan Türkiye' diye bir olgudan bahsediliyorsa, bunu mümkün hâle getiren hiç şüphesiz, AK Parti'dir, hükûmetlerimizdir. Demokrasimizin standartlarını yükselten, baskılara son veren, yasakları kaldıran bizim iktidarlarımızdır. Terörü ve şiddeti övmediği, hakaret içermediği, vesayet girişimlerine davetiye çıkarmadığı müddetçe her türlü fikrin rahatça tartışılmasını biz sağladık. Bütün bunları da CHP'nin ve vesayet odaklarının engellemelerine rağmen yaptık. Yasakların değil özgürlüklerin egemen olduğu bir Türkiye'nin inşası için verdiğimiz çetin mücadelenin en yakın şahidi bizatihi milletimizdir. Yasakların kalkmaması için mahkemeye koşanların bize demokrasi ve özgürlükler konusunda söyleyecek hiçbir sözü olamaz. TÜSİAD yönetiminin açıklamaları sonrasında emre amade uşak misali sıraya dizilen muhalefet figürlerini nazarı dikkate almıyoruz. Kraldan çok kralcı davrananların ederi, onlara sahiplerinin biçtiği değer kadardır. Kuklalarla işimiz olmaz, bizim muhatabımız kuklacılardır."
"Milletin muazzez iradesinin üstünde hiçbir güç tanımadık"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çerçeveyi çizdikten sonra bazı hakikatleri daha rahat konuşabileceklerini aktararak, "TÜSİAD zihniyeti, siyasetin zayıf ve devletin onların tasallutu altında olduğu dönemlerin sembolüdür. Bu yapı kamunun kesesinden ve milletin sırtından elde edilen haksız kazançların yerli-millî üretim yerine distribütörlük yoluyla elde edilen imtiyazların gölgesinde büyümüş ve büyütülmüş iş adamlarıyla maruftur." dedi.
2002 öncesinde TÜSİAD zihniyetinin neye tekabül ettiğinin herkes tarafından hatırlandığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bakınız bunlar eski Türkiye'de sadece paraya hükmediyorlardı, aynı zamanda siyaseti de istedikleri gibi dizayn ediyorlardı, çıkarlarına göre karar organlarını kontrol ediyor ve yönlendiriyorlardı, gazete manşetleri vasıtasıyla iktidarlara ayar veriyorlardı. Biz işte buna 'dur' dedik. Milletin muazzez iradesinin üstünde hiçbir güç tanımadık. Ekonomiyi rant ekonomisi olmaktan çıkarıp üretim ve ihracat ekonomisi hâline dönüştürdük. Sermayenin renklere bölündüğü, ayrımcı yapıya son vererek Anadolu'nun bağrından yeni aktörlerin çıkmasını sağladık. Milletin kaynaklarını, keramete kendinden menkul bir avuç komprador burjuvazinin zenginleşmesi için değil tüm kesimleriyle milletin huzuru refahı, kalkınması ve esenliği için kullandık."