Geçmişinde, pek çok çocuk gibi kendisinin de zorbalığa uğradığını ifade eden Uğur “İlkokul yıllarımda kalemlerimi, defterlerimi çöpte ya da tuvalette bulduğum günleri, bunun bende yarattığı şaşkınlığı ve üzüntüyü hâlâ hatırlıyorum. Lisenin ilk yılında ise siber zorbalıkla karşılaştım. O dönemde popüler olan bir uygulamada, okulumuzun adı altında isim soy isim şeklinde başlıklar açılıyor ve insanlar anonim bir şekilde yorum yapabiliyordu. Bir sabah adımın altında onlarca hakaret dolu, aşağılayıcı yorumla karşılaştım. Öylesine sert, öylesine acımasız sözler vardı ki, kendi aileme bile göstermekten çekindim. Liseye yeni başlamışken duyduğum heyecan, yerini derin bir kırgınlığa ve güvensizliğe bırakmıştı...
O yaşlarda insan, söylediği bir sözün ya da yaptığı bir hareketin nasıl bir etki yaratacağını, bir başkasının ruhunda nasıl derin yaralar açabileceğini tam olarak göremiyor. Belki ben de farkında olmadan birini kırmış, istemeden üzmüş olabilirim. Eğer öyleyse, bu satırlar aynı zamanda içten bir özür olsun, çünkü fark etmek, değişimin en büyük adımı.” dedi.