-Kader çizgisi ve partisinin söz sahibi büyükleri O’nu adeta bir ‘onurlu göreve’ yönlendirecekti. Buna karşın o kolayı değil, her siyasetçi için riskli yolu tercih ederek, teşvikçilerine “önseçim yapılacaksa evet” diyecektir.
-1994 seçimleri Eskişehir’in ilk Büyükşehir seçimi olacaktır. O zamanlar ilçe statüsüne kavuşmasa da “Alt Belediye” olarak kabul edilen Odunpazarı ve Tepebaşı’nın da ilk belediye organlarının seçimleri de…
Bir “yorucu” söyleşi daha!..
Oysa çok “kolay” olacağını düşünmüş, nasıl olsa birkaç kısa notla söyleşiyi tamamlar, yazı işini de bir-iki günde bitirir, teslim ederdim!..
Hiç de öyle olmadı. Sevgili Başkana, (biz ona öyle hitap ederiz) “çocukluğundan başlayalım” diyorum, bir bakıyorum, bir takım bağlantılar kurmuş;
-Eskişehir İTİA’daki yıllarını anlatmaya başlamış!..
Neyse, bu satırlarla başlamış olduk, gerisini nasıl devam eder, son noktayı nice koyarız, inanın şu anda kestiremiyorum!..
İlk ve ortaöğretim, oradan, oraya!
Gerçi başlıktan anlaşılmış olmalı, bugünün konuğu Ayhan Boyer. Kendisini ilk gençlik yıllarından tanırım ama günümüzün, özellikle orta kuşak Eskişehirlilerin kendisini Odunpazarı İlçesinin ilk belediye başkanı olarak anımsayacaktır.
Baba Vecdi Boyer, Üsküp’ten göçüp Bursa’ya yerleşen bir aileden. Asker oluşu nedeniyle de “Anadolu Seyyahı” bir emekli Albay. Anne Merzuka Hanım da Atatürk’ün hemşerilerinden sayılır, Selanikli. İşte Ayhan da bu çiftin evliliğinden olma, 1952’de Sivas’ta doğma bir bebek!..
Anne tarafından dedesi Eşref Bey, (Yurttaş) Balkan göçmeni pek çok hemşerimiz gibi elinde bir zenaatla gelenlerden. İstasyon civarında fırın işletiyor.
Ayhan Bey’in çocukluğu da öğrenim hayatı da, babasının seyyahlığına uygun, çeşitli vilayetlerde geçiyor. İstanbul Kağıthane’de bir ilkokulda başlayan ilköğretim Sarıkamış’ta sonlanıyor.
Ortaöğretime gelince, orası da biraz karışık. Dede Eşref Bey isteyince Eskişehir Maarif Koleji sınavlarına giriyor, 7. sıradan yatılı olarak kazanıyor. Dört ay sonra Babanın görev yaptığı Erzurum’a dönüyor. Burasını “Kolejde İngilizce hazırlık okurken, burada orta 1’den başlıyorum. İngilizce hocası zaten yok” ifadesiyle anlatıyor.
Bir sene sonra yine tayin, bu sefer İzmir ve Namık Kemal Lisesi Orta 2’den devam. Bu süreci “Müzik öğretmenimiz ünlü besteci Yusuf Nalkesen’di” diyerek kısa kesiyor. Kendisinin fasıllarında bulunmuşlardan biri olarak anlıyorum ki;
-Türk Sanat Müziği tutkunluğu Nalkesen’den kaynaklanmada!.
Kebabına tiyatroculuk!..
Vecdi Bey’in son görev yeri Ankara ve Ayhan Bey’de nihayet “Sabit bir okula” kavuşuyor; Ankara Atatürk lisesi. Buradan lise diploması alındıktan sonra aile “son durak” Eskişehir’e yerleşiyor.
Ankara Hukuk tutturulmasına karşın, kent insanları arasında kısaca “Akademi” olarak anılan Eskişehir İTİA’nın cazibesine kaptırıyor kendini! Aynı yıllarda bir heves, tiyatro sahnesinde buluyor kendini. Şöyle anlatıyor o bir-iki yılı:
“-Biliyorsun, Ar Tiyatro kurulmuştu o yıllarda. Erdinç Özkan, Abdülkadir Tolun gibi tanınmış arkadaşlar ve diğerlerinin emeği ile oyunlar sahneleniyor. Bende onların arasında Çınar Dede, Ihlamur Nine gibi oyunlarda roller aldım. Sonra Nihat Karacan geldi, yazdığı bir-iki oyunu sahneledi. Birinin adı, Dört Arkadaş idi yanılmıyorsam”
Çok sürmemiş tiyatro sahnesi! “sözde kadrolu oyunculardık ama, ücret yerine Ar Kebap’tan menülerle idare ediyorduk” gerekçesiyle açıklayacaktı bu durumu.
Ben de durumu değerlendirip; “İçimiz dışımız kebap olmuştu.” demesinden çekinip, kısadan bitirdim bu faslı!..
AP’nin İl Gençlik Kolları derken…
Yeni fasıl, Akademi yılları ve “siyasete giriş” dersleri. Gerçi merhum Halil Dirimtekin hocanın “iktisada giriş” kitabının kapağını kaldırıp. benim gibi şöyle bir karıştırmıştır da, kendisi oralara pek girmedi!.
“-Zamanın her akademilisi gibi, öyle böyle geçti, bitti iste”
Diyerekten o faslı da kendisi kapatıverdi ve konu birden siyasetteki ilk adımlarına geliverdi;
“-1973’de Adalet Partisi gençlik kolları başkanı oldum!..
Demesiyle, anılarım beni, tam da o yıl Belediye Başkanı olan Selami Vardar’a ve onun meclis üyelerine götürecekti. “Babanız Vecdi Bey de Meclis üyesi değil miydi?” hatırlatmasını onaylayıp devam etti:
“-Evet, babam emekli olduktan sonra AP’ye katılmıştı. O yıl da Meclis üyesi seçilmişti. Bir gün bana ‘İl Başkanı Ali Rıza Bey (Ilıcalı) seni bekliyor’ talimatıyla üyelik kaydımı yaptırdım. O sıralarda, gençlik kollarını yeniden aktif hale getirmek istiyorlardı ve ilk kongresinde Gençlik Kolları Başkanı seçildim.”
Elbet, bu ilk giriş sonsuza dek sürmeyecek, yerini hayata dair “gaileler” alacaktır.
-İş, aş, aşk-meşk gibi örneğin.
Pardon, bu üçlüden sonuncusuna değinmeyecektik! İlk ikisinden devam edelim.
İlk ciddi iş memuriyet. Defterdarlığın açtığı sınavı kazanıp 2 Eylül Vergi Dairesinde. Bir yıl sonra asaletin geliyor ama bu kez de askerlik gelip çatıyor. Nedense dönüşte Vergi Dairesi’ne devam etmeyip memuriyeti sonlandırıyor. Açtığı muhasebe bürosunda bir yardımcı ile Muhasebecilik. Bu süreçte Merhum Başkan Selami Vardar’ın davetiyle Poriş’te Muhasebe Müdürü.
Unutmadan, bunların öncesinde İstatistik Bölge Müdürlüğü var, sonrasında ise Otogar Müdürlüğü (1992-94)
***
Geldik son işe. O da bir onurlu görev, Belediye Başkanlığı. Kent belleğini ağırlıklı olarak ilgilendiren bölüm de burası.
Yıl 1994, ilk Büyükşehir seçimlerinin yapıldığı yıl. Gerçi Eskişehir 1992’nin ortalarından itibaren Büyükşehir statüsüne kavuşmuş, saygı ile andığımız rahmetli Selami Vardar ilk Büyükşehir Başkanı unvanını almıştır.
Kısaca “nasıl oldu?” konusuna da değinelim. Milletvekilimiz ve TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk’un çabalarıyla. Sayın Cindoruk o sırada meclisten geçmek üzere olan “yeni Büyükşehirler Yasasına” son anda koydurabilmiştir ilimizi de. Buradan selam, saygı ve sevgiler gönderiyoruz Hüsamettin Bey’e..
‘Önseçim isterim’ dayatması!..
İlk Büyükşehir seçimlerinde Odunpazarı ve Tepebaşı iki ayrı seçim bölgesi oluyor (o sıralar ilçe statüsünde değiller) “Alt Belediye” olarak ilk seçimleri yapılacak. Sağdan-soldan pek çok parti katılıyor Eskişehir’deki seçimlere. Ayhan Bey’e, “nasıl Belediye Başkanı seçildin” sorusunu yöneltiyorum.
“-Doğrusu aday olmayı düşünmüyordum. Bir gün rahmetli Necati Abi (Okuroğlu) çağırdı. ‘Neden aday olmuyorsun. Bak, parti de (DYP) 50 bin lira gönderdi seçim için” deyince kararımı verdim.”
Karar verilmişti ama bir şartı vardı Ayhan Boyer’in;
-Önseçim yapılırsa varım!..
Çünkü DYP’de iki aday daha vardır; Erol Çelen ve Ayhan Sayarer. Yine o günlerde Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı İ. Yaşar Dedelek de teşvikçilerdendir ama seçim öncesi Ayhan Sayarer’i destekleyeceğini söyleyecektir.
Sonuçta böyle bir ortamda yapılan önseçimi Boyer rakiplerine fark atarak, 303 oyla DYP’nin Odunpazarı adayı olur;
-Başkanlığı da kazanır…
Sıfırdan kurulan Belediye.
Ekibiyle birlikte icranın başı olarak Ayhan Boyer kurucu Başkan, bendeniz de 30 seçilmiş Meclis Üyesiyle birlikte kurucu Meclis üyeleri olarak biraz uzunca anıyoruz o günleri. Karar veriyoruz ki;
-Odunpazarı belediyesi sıfırdan yaratıldı.
İlk bir-iki ay Büyükşehir’de bir odada ”sığıntı” gibiydi Başkan. Bizler de meclis toplantılarını, Tepebaşı Meclisiyle ortaklaşa yapardık. Belediyenin halen görev yaptığı bina nasıl elde edilmişti. Boyer anlatıyor;
“-Yer olarak eski Verem Hastanesi’nin yanında Üniversite hastanesince yaptırılan boş poliklinik binasını gözüme kestirmiştim. Ama zamanın Rektörü Esat Abi (Erenoğlu) bir türlü bize devretmeye yanaşmıyordu. Sonunda buranın Üniversiteye Sağlık Bakanlığınca tahsisli olduğu öğrenince zamanın Sağlık Bakanı Kazım Dinç’e durumu anlattım. Hemen yardımcısını çağırıp inceletince, Üniversite’den alıp bize tahsis etti.”
Sonrası kolay ilerleyecekti!. Hemen bir iki sene sonra yanındaki ek bina. Onu da merhum Şenol Ilgaz’ın katkısıyla yaptıracaktı. İmar Planıyla. Fen İşleri Müdürlüğü Şantiyesi, Park-Bahçeler ve diğer müdürlükler gerek insan kaynağı, gerekse iş ekipmanlarıyla gerçekten “sıfırdan” yaratılacaktır.
Beş yıllık sürede bütün bunlar az-buz işler olmasa gerek….