İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı. Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı.

Bu muhteşem sözle başlamıştı. O kimsenin görmediği hayatı tanımaya çalışan yazar Sabahattin Ali'yle tanışmam.

Sabahattin Ali’nin listeleri sallayan 3 romanı bulunuyor.

- Birinci romanı 1937 yılında kaleme aldığı "Kuyucaklı Yusuf" 

- İkinci romanı 1940 yılında "İçimizdeki Şeytan" 

- Üçüncü romanı "Kürk Mantolu Madonna" romanıdır.

Size tabi ki de benim en çok sevdiğim aklıma bir mıh gibi kazınan "kürk mantolu Madonna" romanından bahsedeceğim. Sanılanın aksine hem çok sevilip hem yarım bırakılan romanıdır.  Bu kitap hakkında konuştuğum çoğu kişinin yarıda bıraktığını duyuyorum. İşin açıkçası ilk okuduğum zaman bende yarıda bırakmıştım. Bir kitabın inanılmaz iyi olması için tüm sayfaların muazzam mı olması lazım. Hayır kesinlikle buna katılmıyorum.

Kitabın neden yarım kaldığını size kendi düşüncelerimle açıklayayım.

Kitap önce Rasim karakterinin durumunu ve başına gelen birtakım şanssızlıklara değiniyor. Bu sürede eski bir arkadaşına rastlayıp onun iş yerinde, işe başlıyor. Oda arkadaşı Raif Efendi şimdiye kadar rastladığı tüm insanlara benziyor ama aynı zamanda hiç kimseye benzemeyen bazı yönlerini keşfediyor.

Bu süreçte genelde okuyucuyu sıkıyor, aslında gayet güzel anlatımı olmasına rağmen doğru enerji orada okuyucuya ulaşmıyor.

Raif efendinin hayatı hastalığı derken buralar insanı boğuyor ve yarım kalıyor her defasında. Lakin asıl olay Raif efendinin yazdıklarını okumaya gelince başlıyor. Ölüm döşeğindeyken Raif efendinin ağzından Maria Püder’le nasıl tanıştığı ve muhteşem aşklarını okuyoruz. Sonra neden okumamışım şimdiye kadar diyoruz. Yani olay Raif efendinin günlüklerine yazdıklarıyla başlıyor ve hayran bırakıyor.

Okuyuculara tavsiyem. Raif efendinin yazdığı günlüklere kadar dayanın daha sonrası iyi ki okumuşum diyeceksiniz.

Bu roman Aslında acıyla yoğrulmuş. Sabahattin Ali bu romanı yazarken askerdeymiş ve kolunda çatlak olmasına rağmen yazmayı en güzel şekilde başarmıştır. Hatta yazarın kitabı yazarken yaşadığı acıyı giderebilmek için kolunu sık sık sıcak suya soktuğu biliniyor. Zorlu bir süreçte yazılan çok emek dökülmüş bir roman.

Kürk mantolu Madonna ayda ortalama 10-15 bin civarında satıyor. Yıllardır en çok satılanlar listesinde zirveyi oynayan, Türk edebiyatının başyapıtı olarak görülüyor. Kürk Mantolu Madonna 1943 yılında yazılmasına rağmen 2015 yılında Türkiye'de en çok okunan kitapların başında gelmiştir.

Sabahattin Ali, 25 Şubat 1907 tarihinde babasının görevli olarak gittiği Gümülcine'ye bağlı İğridere'de doğmuştur. Hayatı boyunca Çanakkale, İzmir, Balıkesir gibi şehirlerde yaşamıştır.

Hakkında açılan "komünizm propagandası yaptığı" ilgili davalar nedeniyle Bulgaristan'a kaçma girişimi sırasında kendisine rehberlik eden Ali Ertekin tarafından 2 Nisan 1948'de Kırklareli'nde başına sopayla defalarca vurularak öldürüldü.

Benim beklediğim aşk başka! O bütün mantıkların dışında, tarifi imkânsız ve mahiyeti bilinmeyen bir şey. Sevmek ve hoşlanmak başka; istemek bütün ruhuyla, bütün vücuduyla, her şeyiyle istemek başka… Aşk bence bu istemektir. Mukavemet edilmez bir istemek.