Hiçbir madde ile temizlenmeyecek iki kirden biri yalan, diğeri iftiradır. Yalanve iftiratoplumsal vicdanın kanayan iki yarasıdır. Melanet söylemler nifak ve fitneye sebeptir. İnsan hakkına tecavüzdür. Kim olursa olsun hiç kimse yalan söylemek veya iftira atmak hakkına sahip değildir. Yalan da, iftira da zulümdür. İftira, masum bir insanı suçlamaktır. Amiyane tabirle kara çalmaktır. Yalan ise aldatmak maksatlı asılsız sözler uydurmaktır.Bu iki ruhsalhastalığın tedavisi kendisine yapılmasını istemediği bir hâli başkasına yapmamaktır.

Vicdanı, insafı olan kendisine yapılmak istemediği bir davranışı başkasına yapar mı?Yalan ve iftirainsanlığa ihanettir,zulümdür. Zulüm de,ihanet de haramdır.Yalan ve iftiranın gayesimasum insanı toplum nezdinde itibardan düşürmeye çalışmaktır. Yalan söyleyen ve iftira atan kim olursa olsun zalimdir. Yalan ve iftira insanlık suçudur. Bir başkasına zarar vermek kastı ile aldatmaya,  yanıltmaya, aşağılamaya yönelik kötü niyetli sözlerdir.Sahabeden bir zat,Allah resulübizim evde idi: “Oyun oynayan küçük bir çocuğa gel, sana bir şey vereyim, dedim. O esnada Peygamber:  “Çocuğa ne vermek istedin?” diye, sordu. “Hurma” dedim. “Vermezsen amel defterine yalan söyledi, yazarlar.” buyurdu.

Yalanın, iftiranın tövbesi kabul olmaz,mağdur hakkını helal etmedikçe! Yalan ve iftira hiç kimsenin yanına kâr kalmaz.Hz. Peygamber: “Üç şey vardır ki, bu hâllerden biri kendisinde bulunan namaz kılsa da, oruç tutsa da münafıktır. Yalan söyleyen, sözünde durmayan ve emanete ihanet eden.” buyurmuş.  Abdullah ibniCirad, Rasülallah’a: “…Mümin cimri olur mu?” diye sordu. Peygamber: “Olabilir”buyurdu. “Yalan söyler mi.” dediğinde, Peygamber: “Hayır, mümin yalan söylemez” buyurdu ve Nahl suresi105’deki: ”Allah’ın ayetlerine inanmayanlar ancak yalan uydurup iftira ederler. Onlar yalancıların ta kendileridir.”ayetiniokuduğunu bildirdi. Yalan ve iftira rızkın azalmasına, sağlık ve huzurun bozulmasına sebeptir. Sevgi, saygı, güven ve hoş görünün kaybolmasına nedendir.

Hz. Peygamber bir başka buyruğunda: “Allah’a iman eden de her huy bulunabilir. Ama hainlik ve yalan bulunmaz.” buyurdu.Kişiliğimle değil, işimle ilgili şahsıma yönelik yalan söylendi,iftira atıldı.İşimikanuna, nizama uygun yaptığım için fırsatçıların haksız kazançlarına mahal vermedim. O nedenle yalana ve iftiraya maruz kaldım. Sahte diploma ile işe girmek isteyenlerin sahtekârlığına mani olduğum için yalan da, iftira da estirenler oldu. Birilerinintazminata mahkûm olması kendilerine ders,çevrelerine ibret oldu. Adil davrananlar ilahi adaletin güvencesi altında olduklarını unutmasınlar!

Kanuna, nizama uygun iş yaparakmasumun hakkını, devletin adaletini, milletin malını koruyanları Hakk’ın koruyacağından herkes emin olsun.Devletin adaletini, milletin hukukunu, masumun hakkını koruyanı Allah fırsatçıların şerrinden korur! Devletin adaletini, milletin hukukunu korudukça beni, benden daha hararetli savunanlar oldu. Başta TÜRK milletinin hukukçuları ve idarecileri olmak üzere... Densizlerin yalan veya iftira ile suçlamaları aslında işlerin doğru, düzgün, mevzuata daha uygun yapılmasına vesile olur. İnsan doğru yaptığını daha iyi anlar. Yaptığı doğru işleonur duymayan olur mu?

Yalancının ilerleyen zamanda yüzünün kızardığına, başınınöne eğildiğine,toplumda horlananın kendisi olduğuna... İftira atan müfteri de eninde sonunda vicdan azabına duçar oluyor, sefilleri oynuyor. Yalan ve iftira ile insanlara saldıranların sonlarının hüsran olduğuna pek çok kez tanık oldum. Yalancı da, müfteri de söyledikleriyle geride bıraktıkları kirli izler kendi aleyhlerine delile dönüşüyor. Beni de o iftiradan temize çıkaran mahkemede birbirleri aleyhine verdikleri ifadeler oldu. Onlar hakikati saptırıp masum insanları kararlayarak kirli emellerine ulaşmaya çalışırken dillerinden fışkıran zehrin kendilerini zehirlediğinin farkında olmayan şarlatanlardır.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!



Yunus Emre GÜLLÜ - 11 MAYIS 2024 / Milli irade