Hacı Baba diye hitap ettiği Abdurrahman Sarar’ın kendisini doktora götürerek hayatını kurtarmasını hiç unutamadığını söyleyen Çoban, gençlere de seslenerek, ‘‘En önemli olan işini sevmek. İşini sevenler her yerde başarılı olurlar’’ dedi.

Whatsapp Image 2024 06 10 At 17.23.14 (2)

SARAR’DA HİKAYEM BÖYLE BAŞLADI

Öncelikle kendinizden biraz bahseder misiniz?

1960 doğumluyum. Ben 1974’te bir dağ köyünde çobanlık yapıyordum, ailemin haberi olmadan ortaokulu mezunu olmadan güçlükle ikna ettiğim 3 arkadaşımla birlikte oradan çıktım Eskişehir’e geldim. Ağabeyim Sarar’da çalışıyordu o zamanlar. O da çalışmaya başlayalı 6 ay olmuştu. Ağabeyim Ramiz Çoban, yıllarca buranın “imalat müdürlüğünü” yaptı. Beni Abdurrahman Sarar’ın yanına götürdü.  Rahmetli Abdurrahman Sarar da beni çırak olarak işe aldı. SARAR’daki hikayem böyle başladı.

Whatsapp Image 2024 06 10 At 19.06.47 (6)

DOKTORA GÖTÜRMESELER ÖLECEKTİM

Meslekte 50 yılınızı geride bıraktınız. Bu 50 yılda hiç unutamadığınız bir anınız var mı?

Unutamadığım o kadar anı var ki 50 yıl kolay değil. Yani bir hayat hikayesi sonuçta. Yani düşünebiliyor musun? Bir çocuk Ardağan'dan çıkmış Eskişehir’e gelmiş. Mesela bir hayat hikayem bakın onu söyleyeyim. Bir gün karnım fena ağrıyor. Hiç doktor nedir bilmem. Şu parmağım küçükken kopmuştu. Sağlık Ocağına köyde götürüyorlar. Bir şey olmaz diyorlar. Böyle bağlıyorlar ve kalıyor. Düşünebiliyor musun? Kalıyor. Ama burada benim o karın ağrısıyla beni Hacı Baba doktora götürdü. Doktora gidince de ilk defa öyle bir özel doktora gidiyorum. Meğer karnımda o yokluktan veya de işte açlıktan veya da gıdasızlıktan bir kurt oluşmuş böyle kocaman. Ve doktor dedi ki dedi ki ben hiç unutmuyorum. ‘Eğer bu çocuğu getirmezseniz ölürdü bu’ dedi ya. Bu ne hale gelmiş dedi. Ve ben bu şeyi hiç unutamam. Hayatımın dönüm noktası. Düşünebiliyor musun? Yani böyle bir şey var mı? Yani örnek olarak düşünebiliyor musun? Senin sağlığını en iyi şekilde düşünüyorlar. Bu tabii çok büyük bir olaydı. Bu ailenin bana bu şekilde yaklaşması. Bir gün 77’de Şirintepe’de derme çatma bir ev yapıyoruz. Sarar ailesinin çok güzel bir kamyonu vardı. Kumaş kamyonu. Onla kumaş taşırlardı, elbise taşırlardı. O zamanlar eskiden at arabacılığa yaptıkları işi bu sefer kamyonla yapıyorlardı. Pazarlara gidiyorlardı. Ya bir geldi Cemalettin Sarar Bey, içerisinde kereste, tuğla, kiremit doldurmuşlar. Hacı Baba demiş ki ‘Onlar bir ev yapıyor. Götür bizim de katkımız olsun.’ Şimdi bunlar hiç unutulmayacak şeyler. Çünkü senin o anki hayatını, yaşantını tamamen değiştirecek ve senin bu toplumda varlığını sağlayacak bir düzene girmiş oluyorsun. Yani bunu asla unutamam. Unutulacak bir olay değil. Yani bu ne 50 ne 100 unutulmaz. Yaşadığın sürece. Ya bir de unutamadım başka bir şey. Mesela biz o kadar yokluktan buraya gelmişiz. Anacığımı aldım, sabah namazını Eskişehir’de kıldı, öğlen namazını memlekette kıldı. Uçakla götürdüm. Ay anam o kadar ağladık ki. Rahmetli Gaffar Okkan karşıladı bizi. Emniyet müdürü o zaman. Mekanı cennet olsun. Herkes böyle ‘Emniyet müdürüm de emniyet müdürüm’ diyor. Annem döndü bana dedi ki ‘Oğlum dedi devletin başı bu mu yoksa’ dedi. Anne dedim ‘Nereden bildin?’. ‘Ya koca koca adamlar selam veriyor baksana’ dedi. Ben nasıl unuturum bunu? Peki ben bu Sarar ailesinde olmasaydım Gaffar Okkan’ı nereden tanıyacaktım? Peki ben belki annemin babamın duası olmasaydı onlarla nerede karşılaşacaktım? İşte sonuç olarak, sonuç olarak bunlar asla unutulmayacak olaylar. Yani ama rahmetli babama pek istediğim gibi, 91’de de rahmetli oldu, yani sağlıklı böyle gezdiremedim ama annemi her yere gezdirttim. Ama bu ailenin sayesinde düşün annem rahmetli Hacı Anneyle yazlıkta beraber tatil yaptılar. Ya. Kime nasip olur? Annemi aldı onları götürdü. Ve benim annem onların sayesinde farklı bir dünya gördü. İşte bunların hepsi yaşantımızın bir parçası. Onun için gençlere tavsiyem şu ne olursa olsun hep ileriye bakın. Ama hiçbir zaman hain olmayın. Hiçbir zaman. Hiçbir anne baba evladının kötülüğünü istemez. Hiçbir yönetici yanında çalışanın kötülüğünü istemez. Ama iş sende bitiyor. Ben gençlere üniversitelere gidiyorum. Şu anda hayatı anlatıyorum. Üniversitelerde de aynısını söylüyorum. Ayaklarının yere basmasını rica ediyorum. Gidip anlatıyorum ve çok dinleniyorum. Çok ilginç değil mi? Mesela geçen Ramazan girmeden Konya Üniversitesi'ndeydim. Ya iki saat bırakmadılar beni. Konuşma süresi yarım saatti. Hayatın gerçeklerini anlatıyorum. Anlatmak zorundasınız. Onlara da aynı böyle çıkıyorum. Çıkıyorum. Ben çıkıp öyle okumayı falan zaten beceremiyorum ama doğaçlama hayatı anlatıyorum.

Whatsapp Image 2024 06 10 At 17.23.31

İKİLİ İLİŞKİLERE ÇOK ÖNEM VERİN

Protokol müdürü olarak birçok insanla tanışıyor ve ilgileniyorsunuz. Yani aslında işiniz insan ilişkileri. Bu konuda ne gibi tavsiyeleriniz var? İnsan ilişkilerinde en önemli gördüğünüz konu nedir?

İnsan ilişkilerinde şöyle bir şey var. Çok güzel konuya değindim. Bir kere sabah ilgili arkadaşlara söyledim. Gelen şahıslarla tanışın. Telefon alın, telefon verin. Nereden geliyorsun efendim? Nasılsınız diyeyim. Mesela dün Burdur Belediye Başkanı vardı. Örneğin buradan geçerken uğramış. Bakın onun dostluğu çok önemli. Dün çok önemli bir profesörümüz vardı ayrıca. Dün ayrıca bir iş kadınıyla bir iş adamımız vardı. Yani bunlar böyle belki birçok insanın görüşemediği veya göremediği insanlar ama bizim ayağımıza geliyor. Niye? Sana inandığı için, dostluğuna güvendiği için yoksa gelmez. Gençlere bunu tavsiye ediyorum. İkili ilişkilere çok önem verin. Bakın bir devlet büyüklerinden birisi ismini söylemeyeyim hiç önemli değil. Bir yerde konuşmamız var. Döndüm dedim ‘Efendim siz 54 mü giyiyorsunuz’ dedim. Döndü bana ‘Ya benim belimi sana kim söyledi?’ dedi. İşte işini sevmek. Ya gençlere ben bunu anlatıyorum. İşini sevenler her yerde başarılı olurlar. Ama işini sevecek. He ben hemen hazır masa, makina, telefon araba yok öyle bir dünya yok. Bitti o. Eskidendi o. Şimdi üniversitede 9 milyon civarında okuyan üniversite öğrencisi var. Ne olacak abi? Bunların hepsi en iyi olmak istiyorsa yabancı dil ile sosyal faaliyetlerle, yaşantısıyla örnek olması lazım. Başka türlü olmaz.

EN ÇOK GEORGE BUSH’TA HEYECANLANDIM

Şimdi tabii 50 yılda birçok insanı ağırladınız burada. Tanıştığınız en ünlü üç isim kimdi?

Ya bir kere mesela bizim mağaza açılışımıza nasip oldu. Şu anki Tepebaşı’ndaki Vega Alışveriş Merkezi’nde Sayın Cumhurbaşkanımız, Başbakan iken bizim mağazamızı açtı. En ünlü mesela Rıfat Hisarcıklıoğlu da kime nasip olur bilemiyorum, özel uçakla Ardahan’a gittim. Beni aldı götürdü. 2 yıl önce beraber üniversitede konuşma yaptık. Düşünebiliyor musunuz? Yani oradan çıkmışsın sen ama Rıfat Hisarcıklıoğlu gibi bir şahısla oraya gidiyorsun. En önemli hatıram Cemalettin Saray Bey havaalanında bütün basın mensupları da bunu gördüler. George Bush’a elbise götürürkenki heyecandı. Mesela George Bush 50 beden giyiyordu. Pantolon boyu 99’du. Gömleği 42 bedendi. Kol boyu 61’di. Etek boyu 77’ydi.

Editör: Onur Şentürk