Bugün 17 Ağustos Marmara Depremi’nin yıldönümü. Bu depremde resmi raporlara göre 17 bin 480 vatandaşımız yaşamını yitirdi, 23 bin 781 vatandaşımız yaralandı. 2010’da yayımlanan Meclis Araştırma Raporu’na göre ise 18 bin 373 kişi hayatını kaybetti, 48 bin 901 kişi yaralandı. Bu tarih deprem konusunda bir milat olarak kabul edilir. 99 sonrasında deprem yönetmeliği değişti, bu nedenle yapılan binaların kalitesi yükseldi. Gel gelelim 6 Şubat tarihli depremlerde, aradan geçen 24 yılda yapılan çalışmaların ne kadar yetersiz olduğunu gördük. 6 Şubat 2023’te meydana gelen depremlerde 50 bin 783 vatandaşımız hayatını kaybetti, 107 bin 204 vatandaşımız yaralandı. Maalesef olayları çabuk unutan bir ülkeyiz. Olayların yıldönümü geldiğinde hatırlıyoruz, aradan 3 gün geçince yine unutuyoruz. 6 Şubat Depremlerinin üzerinden de neredeyse 1 buçuk yıl geçti. Kentsel dönüşüm konusunda hala ciddi çalışmalar ortaya konulmuş değil. Deprem kuşağında olan bir ülkede yaşadığımızın farkına varıp, bu çalışmaların hızlandırılması gerekiyor. Depremin olacağını biliyoruz sadece ne zaman olacağını bilmiyoruz. Bunun farkında olmamız gerekiyor.

DÖNÜŞÜM İÇİN ÖNCELİKLİ YERLER BELLİ

Peki, Eskişehir özelinde duruma bakarsak ne yapmamız gerekiyor. Öncelik vermemiz gereken yerler belli. 1999 öncesi yapılmış olan, altında dükkan olan, alüvyon zemin üzerinde olan yüksek katlı yapıların risk olasılığı çok yüksek. Eskişehir’de yukarıda saydığım özelliklere sahip binaların birçoğu da bitişik nizamda inşa edilmiş durumda. Yunusemre Caddesi, Sivrihisar Caddesi, Atatürk Caddesi, Kızılcıklı Mahmut Pehlivan Caddesi, İsmet İnönü Caddesi, Cengiz Topel Caddesi, Şair Fuzuli Caddesi, Kırım Caddesi’nde yapılan binalar bu tanıma uyuyor. Bu caddelerin hepsi de şehir merkezinde. Olası bir depremde bu caddelerde yıkılacak binalar, geçiş yollarını kapatarak arama kurtarma faaliyetlerinin yürütülmesini de büyük sekteye uğratır. Kentsel dönüşüm bu caddeler üzerinde yoğunlaşmalı. Yukarıda yazdıklarımı yetkililer bilmiyorlar mı, elbette biliyorlar. Kentsel Dönüşüm konusunda tüm Türkiye’de sıkıntılar var. Mülk sahipleri ile anlaşılmadığı sürece dönüşüm çok zor bir hal alıyor. Mahkemeler uzun sürüyor. Bu konuda da net bir çalışma gerçekleştirilmeli ve kentsel dönüşümün önü açılmalı.

RİSKLİ KAMU BİNALARI HIZLA YENİLENMELİ

Bunlar dışında nerelere öncelik verilmeli derseniz, kamu kurum ve kuruluşlarının binaları derim. Eskişehir’de birçok kamu binasının riskli olduğu belirtiliyor. Birkaç okul binası bu nedenle yıkıldı ve dönüşüme gidiliyor. Hastane binaları incelenmeli, risk altında olanlar yenilenmeli. Buna özel hastaneler de dahil çünkü deprem sonrası aktif olması, ayakta kalması gereken en önemli binalar hastaneler. Camiler de incelenmeli ve depreme dayanıksız olanlar tespit edilerek güçlendirme ya da yenileme çalışmaları yapılmalı. Niye derseniz, depremde binası yıkılan vatandaşları nereye yerleştireceksiniz. Ya okullara ya da camilere yerleştirilecek. Dediğim gibi mülkiyet kanunu nedeniyle kentsel dönüşümde bir takım zorluklar yaşanıyor. En azından mülkiyetin sorun olmadığı, kamunun elinde olan bu binalar, hızlı bir şekilde incelenip dönüştürülebilir. Depremin felakete dönüşmemesi elimizde, yeter ki bilime uygun bir şekilde hazırlıklar yapılsın.