Beyin pili ameliyatlarının Türkiye'de üç ana grupta, Parkinson, Distoni ve Esansiyel tremorda kullanıldığını belirten Prof. Dr. Vural, ‘‘Beyin pili ameliyatı çok özellikli ve ayrıntılı bir cerrahi süreç, ameliyat neticede bir beyin ameliyatı kendine özgü riskleri tabi ki var ama asıl önemli olan ameliyat öncesi hazırlık dönemi. Dışardan bakıldığında hasta gelir ameliyatı yapılır gider gibi görünse de olay o kadar basit değil.  Öncelikle isterseniz hangi hastalara beyin pili takıyoruz ondan bahsedeyim. Şu an için Parkinson hastaları başta olmak üzere, yine farklı türde hareket bozukluğu hastalıklarından vücutta istemsiz kasılmalarla ilerleyen distoni hastalarında, özellikle ellerde aşırı titremeyle kendini gösteren ve günlük hayatını idame ettiremeyecek derecede hareket yeteneğini bozan esansiyel tremor hastalarına beyin pili takıyoruz. Bölümümüz bu ameliyatlara ilk başlayan birkaç klinikten biridir. Beyin pili ameliyatlarını 15 yıla yakın bir süredir uyguluyoruz ve 500’e yakın hasta opere ettik’’ şeklinde konuştu.

‘BAĞIMLILIKLARDA BEYİN PİLİ KULLANILACAK’

Dünyada beyin pili ameliyatları konusunda çok önemli gelişmeler yaşandığını söyleyen Prof. Dr. Vural, ‘‘Şu an için Türkiye'de endikasyon yok. Bakanlık henüz endikasyon açıklamadı onunla ilgili. Mesela majör depresyon. Her türlü bağımlılık. Obsesif, kompulsif hastalık. Endikasyonu şu an ülkemizde yok. Ama mesela endikasyonu ispatlanmış hastalık gruplarından bir tanesi. Biz sabırsızlıkla bekliyoruz ne zaman açılacak diye mesela. Kronik ağrı. Ağrı için morfin kullan insanlar ama santral ağrı için özellikle bir beyin pili ile çözülebiliyor. Epilepsi pilli de takıyoruz ama vagusa değil de boyundan direk beyin pili yoluyla da halledilebiliyor. Majör depresyon, ağır psikiyatrik hastalık. Hayatı kurtulabiliyor. Ama tabi bunlarda bu hastalıkları söküp atmak diye bir şey yok. Semptomlarına yönelik, yani belli oranlarla fayda görüyor. Mesela Parkinson'da hastalığı ilk başına sarıyorsunuz. Yani bir 5-10 sene öncesine kaç yıllıksa geri ilk başlangıç seviyesine çekiyorsunuz. Ama maalesef bu hastalıklar tabi progresyon gösteren hastalıklar, zaman içerisinde tekrar ilerleyebiliyor. Ayrıca, sakın yanlış anlaşılmasın ama Alzheimer çağımızın vebası çok büyük sıkıntı. Hepimiz başımıza gelecek mi diye korkuyoruz. Ailelerimiz de var. Alzheimer için çok ciddi çalışmalar var, beyin piliyle alakalı. Çok şu an için umut vaat edici değil ama hiç belli olmaz. Çalışılan hastalık gruplarından bir tanesi belki de en önemlisi. Onda da gelecek heyecanlı haberleri ya da olumlu haberleri hepimiz bekliyoruz’’ ifadelerini kullandı.

Beyin Pili

‘KENDİLERİNİ BU İŞE ADAMALARI GEREKİYOR’

Beyin cerrahi alanında çalışmak isteyen meslektaşlarına ve tıp fakültesi öğrencilerine de çeşitli tavsiyelerde bulunan Prof. Dr. Vural, ‘‘Şimdi bizim tıp fakültesi öğrencilerimiz, buradan uzman olan öğrenciler beyin cerrahisini çok tercih ediyorlar. Bu yıllardır böyle. Türkiye'nin hemen hemen her yerinde mutlaka buradan yolu geçmiş bir beyin cerrahı var. O da bizim kliniğimizden etkilenmemiş olmalarından kaynaklanıyor. Beyinci cerrahisi çok meşakkatli bir iş. Şunu söyleyeyim. Ben şu anda tabi nöbet sistemi çok rahat. Mesela üç güne bir nöbet tutuyor asistan arkadaşlarımız. Sonra nöbet izni var. Biz başladığımız zaman böyle bir şey değildi. Biraz insanlık dışı mı? Şimdi bunları söyleyince onlar nasıl olabilir diyor. Akılları almıyor. Gün aşırı nöbet yani 36 saat biz buradaydık 12 saat eve gidiyorduk. Uyuyacak mısınız? Yemek mi yiyeceksiniz? Eşinizle ailenizle mi ilgileneceksiniz? Bu 2,5 sene civarında bu şekilde tutuyorduk. Ama bu şekilde yetişiyorsunuz. Yani bir hasta geliyor acile ameliyat oluyor, taburcu oluyor ya da işte komplikasyon oluyor neyse. Onu anca bu şekilde görebilirsiniz, kesintisiz olarak. Yani eskilerin bir bildiği varmış. Şimdi 3 güne bir nöbet. Nöbet izni bir gün yok. O arada hasta taburcu mu oldu ne oldu belli değil mesela orayı kaçırıyorlar. Tabi zorla tutturamazsınız. Herkes beyin cerrahı olmak zorunda değil. Ama beyin cerrahı olmak isteyen de inisiyatif kullanarak ‘Nöbet iznim var. Gidiyorum.’ Ben olsam demezdim. İstiyorlarsa gerçekten nöbet iznine, saatine bakmadan kendini bu işe adayacak. Başka türlü olmaz. Çok keyifli, ben bir daha tıp fakültesinde okusam  tekrar ihtisas ne düşünürsünüz desen tekrar düşünürüm beyin cerrahisini. Ve hatta o dönemki asistanlığı gene yapmak isterim’’ diyerek sözlerini noktaladı.

Editör: Onur Şentürk