Eskişehir Büyükşehir Belediyesinin hizmete sunduğu “Halk Lokantası” girişimi beraberinde tepkileri de getirdi. 
Bu tepkilerden biri yapılan girişimin şehir esnafının ekonomisini olumsuz etkileyebileceği yönündeydi. 
Haklı bir eleştiri olduğu inkâr edilmese de dışarıdaki yemek ücretlerinin pahalı olduğu gerçeği de yadsınamaz.  
Halk Lokantasında 4 kap yemeğin fiyatı 65 lirayken lokantalarda yalnızca bir çorbanın fiyatı neredeyse bu fiyata ulaşabiliyor. 
Esnafın da fiyatları bu seviyelerde tutuyor olmasının makul sebepleri de var elbet. 
Kiralar, personel gideri, ürünlerin maliyeti gibi pek çok konu fiyatların artışında önemli bir etken. 
Şimdilik yalnızca bir halk lokantasıyla şehir esnafının ekonomisine büyük büyük zararların verileceği düşüncesi biraz abartı kaçsa da Halk Lokantalarının artması şehir esnafının ekonomisini de elbet olumsuz etkileyecektir. 
Nihayetinde işletmeler kendi aralarında rekabet etmeyi başarabilse de kamu ile rekabeti neredeyse hiçbir özel işletme sürdüremez.
Bu noktada Ayşe Ünlüce seçim vaadi olarak sunduğu bir projeyi hayata geçirerek verdiği sözün ne kadar arkasında olduğunu gösterdi. 
Halktan da yoğun bir şekilde olumlu geri dönüşlerin olduğu ortada. 
Fakat Ayşe Ünlüce halktan dönen bu memnuniyetin heyecanına kapılıp Halk Lokantalarının sayısını artırmaya karar verirse mutlaka günün sonunda şehir esnafı ile karşı karşıya gelmek zorunda kalacak hatta “bırakılacak”. 
Evet, İstanbul’da da Halk Lokantası gibi kamu desteği altında hizmet veren alanlar var.
Hatta İstanbul’da Üsküdar’da AK Parti dönemindeyken Hilmi Türkmen’in yoğun çaba verdiği Nevmekanlar’da da fiyatlar oldukça uygun.
Fakat İstanbul’da bu işin uygulanabiliyor ve sürdürülebilir kılınıyor olması Eskişehir’de de aynı şekilde işleyeceği anlamına gelmiyor maalesef. 
İstanbul’daki piyasa rekabeti, sosyolojisi ve psikolojisini Eskişehir’dekiyle kıyaslamak mümkün değil. 
Eskişehir’de halka hizmet noktasında samimiyetini şu an için sergilediği ve takındığı tutumlardan dolayı sorgulamadığımız Ayşe Ünlüce, gelen eleştirilerdeki önerileri dinleyip, heyecana kapılmayıp, bundan sonra yeni bir Halk Lokantası açmak yerine esnaf ile entegre olup bu hizmeti sürdürebilir. 
Influencer’a takılanları takmayın
Halk Lokantası girişiminin şehirdeki bütünün hakkından taviz verdiği, bunun olmaması gerektiği yönünde gelen eleştiriler nasıl ki aklıselim bir perspektifle değerlendiriliyorsa…
Bu konuda kendisini konuşmak “zorunda” hissedip Büyükşehir Belediyesi’nin Halk Lokantasının tanıtımı için sosyal medya fenomenleriyle anlaşmasını eleştirenler de var.
Belediyenin bir sosyal medya fenomeni ile anlaşmasında ne gibi bir sakınca olabilir ki?..
Nihayetinde seçim döneminde sosyal medya fenomenleri ile çalışmayan kaldı mı? 
Kimler kimler hangi sosyal medya fenomenleriyle çalıştı…
Tek tek yazıp, çizip, onları mı konuşalım? 
Ya da bunu konuşmak hangi soruna parmak basmak, hangi kaygıyı dile getirme noktasında öncü bir argüman oluyor?