“YEMEK YERİNE DAYAK YESİN”

İnsan fıkhi bilgiyle muamelat, ibadet ve itikatta hurafeden, batıl saplantıdan kurtulur. İbadet, itikat ve ahlakı birbirinden ayrı düşünmek ne denli akıl işi? Bazılarının dini gayreti toplumsal uyum içindir. Sözüm ilmiyle amil olana.  Dini, toplumun ahengi için yaşayıp yaşatan, yeri doldurulamayan namı İmam-ı Azam, adı Numan bin Sabit,  künyesi Ebu Hanife olan müçtehit. Hanefi Mezhebinin mimarı… Başka müçtehitler yetişmiş ama İmam-ı Azam gibi yetkin talebe yetiştirmedikleri malum.

Büyük dâhi akıl, ahlak, ilim, vecd, aşk ve takva ile gönüllere taht kurmuş. İmiyle amil önder... İnsan ilmiyle amil olduktan sonra daha ne olsun! Hicri Birinci Asrın sonlarına doğru din uğruna batıl görüş, hurafe bilgi fesat tohumları ekenler çıkmış. İçtihatla kirli bilgileri arındıran İmam-ı Azam Hicri 80’de doğmuş. Yetmiş yıl yaşamış. Gençlik çağı, Emevi halifelerin zalimlerinden Abdülmelik ve oğlu Velid zamanında geçmiş.

İmam-ı Azam son nefesine kadar fıkıh ve itikat üzerine Kur’an ve sünnet ölçüsünde uğraşmış. “Fıkıh” ilminin mimarı olmuş... Talebelerinden İmam-ı Yusuf, İmam-ı Muhammet ve İmam-ı Züfer gibi müçtehitlerin bu ışık etrafındaki birlikteliği “Hanefi Mezhebi” ünüyle anılıyor. Farklı coğrafya şartlarında dini anlayış, aile hayatı ve sosyoekonomik yapıda değişik görüşler ortaya çıkabilir. Kirli bilgiler fitne ve tefrika nedenidir. İslam’da Kur’an, hadis, icma-ı ümmet ve kıyas ölçüdür.

İmam-ı Azam ile İmam-ı Muhammed Bâkır’ın şu tartışması içtihatta örnektir. İmam-ı Azam Basra’dan Hz. Hüseyin’in torunu, on iki imamın beşincisi İmam-ı Muhammed Bâkır’ı Medine’ye ziyarete gitmiş. Muhammed Bâkır: “Dedemin dinini ve hadislerini kıyasla değiştiren sen misin?” demiş. Ebû Hanife: “Size, üç sorum var. Birincisi kadın mı, erkek mi daha zayıftır?” Muhammed Bâkır: “Kadın, zayıftır.” Ebû Hanife: “Mirasta, kadının hissesi erkeğe oranla kaçtır?” Muhammed Bâkır: “Erkeğin hissesi iki, kadının birdir.” Ebû Hanife: “Dedenizin sözü işte budur. Onun dinini değiştirmiş olsaydım erkeğe bir, kadına iki hisse verilmesini söylerdim. Kadın, erkeğe göre daha zayıftır. İkinci sorum, namaz mı yoksa oruç mu daha efdâldir?” İmam Muhammed Bâkır: “Namaz daha efdâldir.” Ebû Hanife: “Bu da dedenizin sözüdür. Onun dinini değiştirseydim gereği kadının ay hâlinden temizlendikten sonra namazı kaza etmesini ve orucu da kaza etmemesini emrederdim.” Ebû Hanife üçüncü sorusunu sormuş: “İdrar mı, meni mi daha pistir?”  Muhammed Bâkır: “İdrar daha pistir.” Ebû Hanife: “Dedenizin dinini değiştirseydim idrardan sonra gusül, meni çıktıktan sonra abdest alınmasını söylerdim. Kıyasla dedenizin dinini değiştirmekten Allah’a sığınırım.” demiş. Bunun üzerine Muhammed Bâkır, Ebû Hanife’yi alnından öpmüş.

N. F. Kısakürek’in “Tarih Boyunca Büyük Mazlumlar” adlı kitapta: İlim ve hakikat adamına zulüm olur mu, olmuş. Öfke ve kini fazilet sayan zalimler bahanelerle pençe vurmuş. Çıkar ilişkili hükümler vermeyen ilim adamına öldürücü darbe vurulmuş. İmam-ı Azam, yetiştiği dönemin Emevi ve Abbasî hükümdarları zulmüne kurban olmuş. Dönemin Irak Valisi İbn-i Hubeyre’nin Kûfe kadılığı teklifini kabul etmedikçe ona falakada sopa vurulmuş. Kan revan içerisinde pek çok yeri kırık hâlde evine bırakılmış.

Din adına Harici ve Mutezile yanlısı elleri kılıçlı çıkar güruhu, İmam-ı Azam’a: “Şarap içerken boğazına şarap düğümlenip ölenle, zinadan peydahladığı çocuğu doğururken ölen kadın Müslüman mıdır, değil midir?” cevapla demişler. O, vakar ve dirayetle: “Kılıçlarınızı kınlarına koyun. Cevabı söyleyeyim.” demiş. “Kılıçlar cevaba göre kınına girecek.” demişler. Büyük İmam: “O halde bu insanlar putperest mi, Mecusi mi, Nasranî mi, Yahudi mi, Müslüman mı?” demiş. “Diyelim ki, Müslüman!” dediklerinde, “Cevabı kendiniz verdiniz.” bu cevap karşısında zulüm güruhu şaşıp kalmış. İman ve ibadet iç, içe iki ayrı keyfiyet, biri diğerinin olmazsa olmazı… İmanı yok sayan hamle olmadıkça Müslüman, Müslümanlıktan çıkmaz.

Abbasi halifelerinden biri de, İmam-ı Azam’a kancayı takmış. “Kadılar kadılığı sana layık.” demiş. “Ben, o makama layık değilim.” dedikçe, “Teklifimi kabul edinceye kadar dövün bu adamı, yemek yerine dayak yesin.” demiş. Atılan dayağa dayanamayıp hak uğruna can verdi, denilmiş. Allah, Nur suresinde: “Müminler, hüküm verirken Allah’ın kitabı Kur’an’a ve Resul’ünün sünnetine davet edildiklerinde ancak onların sözü: “İşittik ve itaat ettik” sözünü söylemeleridir. Zafer bulacak olanlardır…” buyuruyor.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!






Yunus Emre GÜLLÜ-24 HAZİRAN 2023 / Milli irade

{ "vars": { "account": "UA-99020016-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }