SPOR

Oytun Çalışlar: 'Yarışta içimden savaşçı çıkıyor'

Yelken sporuna ilginin özellikle pandemi döneminde büyük bir hızla yükseldiğini söyleyen Çalışlar, genç sporculara da  tavsiyelerde bulundu.

Bu haftaki röportaj konuğumuz, Europen Yelken Takımı Kaptanı Oytun Çalışlar oldu. Oytun, yelkene başlama serüvenini ve anılarını bizlerle paylaştı.

Yelken sporuna ilginin özellikle pandemi döneminde büyük bir hızla yükseldiğini söyleyen Çalışlar, genç sporculara da  tavsiyelerde bulundu.

Kendinden bahsedermisin?

8 Nisan 1986 İzmir doğdum. Yelken sporuna 1997 yılında Eski Foça’da Foça Yelken İhtisas Kulübünde başladım. Sırasıyla Optimist, 420, Laser, Yat sınıflarında yarıştım. 1999 yılında optimist milli takımında yarıştım ve 2001 yılından itibaren yat sınıfında yarışmaya başladım. 2016 yılında Atlas Okyanusu geçiş yarışı olan Atlantic Rally for Cruisers’ da yarışarak Türkiye’yi temsil ettim.

Yelkene kaç yaşında başladın?

O dönemde eski Foça’da yaşıyordum ve Foça yelken kulübü henüz 1 yıldır eğitim veriyordu. Ailem de benim bir sporla ilgilenmemi istiyordu. Böylece aile desteğim ile yelken sporuna 1997 de başlamış oldum.

Yelkene ilk nasıl merak sardın? Nasıl ve ne zaman başladın? İlk yarışın nasıl geçti?

İlk yarışımın üzerinden neredeyse 25 sene geçti. Çok heyecanlı olduğuma eminim. O dönemde bilgisayarın bile daha yaygın olmadığını düşünürsek işimiz gücümüz yelken yapmak ve yarışmaktı. Nasıl ki şuan gençlerin ellerinde teknolojik oyuncaklar var bizde de sadece teknemiz ekipmanlarımız ve spora olan aşkımız vardı.

İlk denize çıktığında ne hissetmiştin? Bizimle paylaşabilir misin? Daha sonra bu yolda devam etme kararını nasıl aldın?

Yelkende ilk denize çıktığımız zamanı hatırlıyorum. Optimist sınıfında ilk tekneyi kullandığım gün tekne 1 kişilik olmasına rağmen daha deneyimli bir arkadaşım ile binmiştik. Hiç unutmam o da eğitmenimize çok yetenekli olduğumdan bahsetmişti. Böylece olumlu yönde motive oldum ve o yaşta bir araç kullanabilme becerisini edinebilmiş olmakta bu spora daha çok bağlanmamı sağladı.

Seni kim destekledi ailen nasıl karşıladı?

Yelkene gitmeyi ben istedim. 96 yazında yelken yapan arkadaşlarımı görünce anneme söyledim. Babam da eğitmen balıkadam olduğu için denizin zorluklarını biliyordu ve benim onun gibi bir denizci olmamı pek istemedi ama annem destekledi ve onun sayesinde yelken sporuyla tanıştım. Tabi annem öncü olunca babamda bu karara katılarak desteklerini eksik etmediler.

Başarıların nelerdir?

Sayısız başarım var. Daha fazla da başarısızlığım. Beni başarıya teşvik eden kavram başarısızlıklarım olmuştur. Evde onlarca kupam var hepsi birbirinden özel.

Eğitim ve iş hayatından bahsederimsin?

Celal Bayar Üniversitesi Spor Akademisi Antrenörlük Eğitimi Bölümü mezunuyum. Ardından bir dış ticaret eğitimi alarak bitirme projesi olan AB hibe projemi Mersin Yelken Akademisi’ni kurarak gerçekleştirdim. Şuan Doğu Akdeniz’i in ilk ve tek akredite yetişkinler yelken okuluyuz. Birçok kursiyer yetiştirerek yetişkinleri deniz hayallerine kavuşturuyor bazılarını tekne alma hayallerine de kavuşturuyoruz.

Bu işte sponsorluğun önemi nedir?

Sponsorluk aslında bir güç ortaklığıdır. Bir nevi stratejik ortaklık. Birçok branşta olduğu gibi yelken sporunda da maddi kaynak olmazsa olmaz. Başarıya götüren en değerli şey ekipmanlar. Bu ekipmanların sağlanmasında ekibin motivasyonunda ve başarıya ulaşmada sponsor olmazsa olmaz. Aslında bu güç birliğinde iki tarafta kazanıyor.

Antrenman ve yarışlarından bahsedebilir misin biraz? Bu iş ne kadar zamanını alıyor? Yelkende olduğun günlerin nasıl geçiyor?

Her profesyonel gibi bende zamanımın nerdeyse tamamını tekne üzerinde antrenmanlarda eğitimlerde geçiriyorum. Deniz çok fazla kombinasyonun olduğu bir alan. Rüzgar etkeni var.10 kişilik bir ekip var ve onların uyumu var. Dalga faktörü ekipman faktörü bölge yapısı dağların dizilimi kıyıdaki bir bina veya doğal engelin bile önemli olduğu ciddi stratejiler geliştirilmesi gereken bir spor. Bu yüzden haftanın 7 günü denizdeyim.

Başından geçen ve hiç unutamadığın bir anından bahseder misin?

Tabi birçok anı var. Çok ürkütücü anılar keyifli anılar okyanus geçişi anılarım çocukluk anılarım. Ama yakın zamanda bir yarışta yaşadığım videosu da sosyal medya hesabımda olan komik bir olay anlatayım. Yarışlarda yarış teknemiz rüzgarın şiddeti ile rüzgarın geldiği yönün aksine doğru yatar. Bizde ekip olarak ona karşı diren uygularız ve rüzgarın geldiği yönden aşağı doğru sarkarız. Buna trapez e çıkmak denir. Yaklaşık 8 kişi trapeze çıkmışken taşıyıcı tel yani vardavela teli bir anda koptu ve 4 kişi denize düştü. Hepimiz şok olmuştuk yarışta hiç böyle bir şey yaşamamıştık. Ben olabildiğince soğukkanlı şekilde bir şey yok diyerek döndüm ve motor dahi çalıştırmadan 4 kişiyi denizden aldım. Normal bir adam kurtarma manevrası 1 dakika da gerçekleşir ve çok çok iyi bir süredir. Ben o heyecanla 4 kişiyi 1 dakikadan kısa sürede tekneye alarak devam ettim ve yarışı 3. Sırada tamamladık. Bu anıyı uzun süre unutamam.

Yelken sporunda hedeflerin neler?

Hemen hemen tüm hedeflerime vardım sayılır. Şampiyonluklar yaşadım ve hala yaşıyorum. Profesyonel takımlar kurdum. Atlas okyanusunda yarıştım ve okyanus geçtim. Çok değerli bir sponsorum var ve Europen logosunu taşımak bana onur veriyor. Dünya turu gibi bir hayalim olur mu şuan için yok ama aklımda Malta’dan başlayıp Sicilya’yı dönerek tekrar Malta da son bulan bir Rolex Middle sea race hayalide yok değil. Şuan yapabilecek pozisyondayız teknemiz ve yeterli donanımımız var fakat 600 deniz mili süren bu yarış için ekip çok önemli. Onu da oluşturursak neden olmasın.

Türkiye'de yelkene olan ilgiyi yeterli buluyor musun?

Türkiye de yelkencilik hızla gelişiyordu pandemi sonrası bu hız resmen ışık hızına dönüştü ve tekne sayıları 3 4 katına katladı. Marmaris İstanbul bodrum gibi bölgelerde marinalarda tekne bağlama yeri kalmadı. Bazı marinalar 110% kapasiteyle çalıştıklarını bile belirtti. Youtube ta da birçok video paylaşan amatör denizciler denize ve yelkene olan ilgiyi ciddi şekilde pompalayarak ülkedeki yelkenciliği 1 yılda 20 yıl ileri attılar bile diyebilirim. Yarışçılık anlamında ise yepyeni tekneler filolara katılarak yarış kalitesini de arttırdı. Birçok markanın ve sponsorun da ilgisini çeken bir sektör olması rekabeti de arttırırken rekabet olan yerde bilgilerde güncellendi ve gelecekteki yarışlar şimdiden bizi heyecanlandırmaya başladı.

Yelken sporunun bir yaşı var mı kaç yaşına kadar yapılabilir?

Kulübümüzde yelken sporu için 9 yaşından itibaren öğrencileri alıyoruz. Daha erken yaşta alan kulüplerde var tabi çocuğun fiziki yapısı da göz önünde bulundurulursa. Fakat yelken sporunun bir üst limiti yok. 68 yaşında benden eğitim alarak 70 yaşında teknesini alan ve şuan 74 yaşında tek başına yelken yapan kursiyerim de var.

Türkiye'de en iyi yelken yapılan yerler sizce nereleri?

Yelkenin tek istediği şey rüzgar ve deniz. Bu iki bileşen olduğu sürece cennet ülkemizde her yer yelken yapmak için müsait. Koylar ve gezmek açısından bakacak olursak tüm kıyıları avucumun içi gibi bilirim fakat en keyif aldığım ve son 5 yıldır tatillerimi planladığım tek lokasyon Marmaris.

Hobileriniz nelerdir?

Birçok insanın hayali olan yelken sporu birçok insanın da hobisi. Maalesef benim işim. Bu yüzden de benim de bir hobiye ihtiyacım oluyor. Haftanın minimum 2 günü basketbol oynuyorum. Haftanın 4 günü de motosiklete binerek kendimle baş başa kalıyor dağlarda yaylalarda doğanın içinde kayboluyorum. O 2 -3 saat bile zihnimi boşaltmak için yetiyor.

Tekne üstündeki Oytun’la karadaki Oytun arasında nasıl bir fark var?

Eğer yarışçılık için konuşuyorsak iki zıt karakter diyebilirim. Yarışta kesinlikle ben ben değilim. İçimden bir savaşçı çıkıyor. Kazanmaya odaklanıyorum ve ekibimi o yönde motive ediyorum. Normal hayatta ise mutlu ve eğlenceliyimdir.

Takım kaptanısın Yelkende takım olmanın önemi nelerdir?

Biz yelken sporunun Formula 1 i olan IRC1 sınıfında yarışıyoruz. Bizim için saniyeler bile çok önemli birçok takım sporunun aksine teknede ekipteki herkes adeta bir makinanın dişlileri gibidir. Bir kişi aksarsa tekne yürümez saniyeler kaybederiz ve yarışı da kaybederiz. Bu sebeple takım olma olgusu teknede olmazsa olmazlardandır. Herkes işini egosunu sorunlarını mutluluklarını dışarıda bırakarak biner tekneye. Bu işin güzelliği de budur. Her sporcu görevine odaklanır ve ekipçe tekneyi hatasız şekilde kullanmayı hedeflerler.

Örnek aldığın yelkenci veya sporcular var mı?

Eskiden vardı. Şimdi hepsiyle rakibim. Bazen ben kazanıyorum bazen de onlar. Günün sonunda yarış sonrası ödül törenlerinde veya organizasyonlarda yaptığımız etkileşimlerde dostluk kazanıyor.

Bu spora başlamak isteyenlere önerilerin nelerdir?

Hayat her şeyi ertelemek için çok müsaittir, yelken sporu da başlamayı düşünüp henüz başlayamamış insanlar için ertelemesi en kolay şeydir. Eğer böyle bir hayaliniz varsa bir an önce başlanmasını tavsiye ederim. Çünkü yelken sporu bir hobiden çok bir yaşam tarzıdır. Bu spor kendini yenileme sporudur.

Son olarak eklemek istediklerin?

Bu keyifli röportaj için Milli İrade gazetesine ve okurlarına saygı ve sevgilerimi iletiyorum. Europen Yönetim Kurulu Başkanı Nebi Hatipoğlu’na ve Europen ailesine destekleri için ayrıca teşekkür ederim.

Röportaj: Ahmet Birgen

{ "vars": { "account": "UA-99020016-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }