Türk el sanatlarını sokaklarda yürüyen bir sanat eserine çevirmek amacıyla kot ceketlere işleme fikrini ortaya atan Gamze Hongur Altınok, bu projeyle hem unutulmaya yüz tutan kırk yama tekniğini canlandırmak hem de kadınlara istihdam sağlamak istiyor.
İstanbul’da yaşayan Gamze Hongur Altınok, 24 yıl boyunca çalıştığı işinden ayrılarak tasarım işine girişti. Pandemi döneminde müzelere gidilememesi üzerine evde gördüğü kırk yama tekniğiyle işlenmiş yatak örtüsünden esinlenen Altınok, bir fikirle Eskişehir’e geldi. Unutulmaya yüz tutan Türk el sanatı kırk yamayı kot ceketlerin arkasına işleyerek sokaklarda yürüyen bir sergi oluşturmak amacıyla yola çıkan kadın girişimci Altınok, bu projeyle meslek edindirme kurslarında el emeğiyle işler yapan kadınlara da bir iş kolu olabilmeyi hedefliyor.
“Sanat şehirde, sanat caddelerde yürüyor”
Kot ceketlerin arkasına Türk el sanatı kırk yamayı işleme fikrinin nasıl geliştiğini anlatan Gazme Hongur Altınok, “Özel sektörde 24 yıl kadar çalıştım. Çok yeni işimden ayrılarak unutulan Türk el sanatı kırk yamayı yediden yetmişe giydirmek üzere bu ürünlerimi tasarladım. Pandemi döneminde evimde yatağımın üzerinde gördüğüm yatak örtüsü, anneannelerimizin el sanatı olan kırk yamayı yolda yürürken hayal ettim ve ‘sanat şehirde, sanat caddelerde yürüyor’ olarak projemi isimlendirdim” diye konuştu.
“Cumhuriyetimizin şehri olması, eski mimari yapısıyla Eskişehir adeta beni büyüledi”
Eskişehir’e daha önce birkaç kez geldiğini ve şehrin birçok yönüyle kendisini oldukça etkilediğini aktaran Altınok, projeyi buradaki meslek edindirme kurslarına katılan kadınlarla birlikte yapmaya karar verdi. Diğer ülkelerde makine kullanılarak yapılan bu tekniğin Türkiye’de üstün bir emek örneği olarak elle işlendiğini anlatan Altınok, “Cumhuriyetimizin şehri olması, eski mimari yapısıyla Eskişehir adeta beni büyüledi. Bu sebeple bu yolculuğumda Eskişehir’de kadın el emeği üzerine neler var, nasıl birlikte yol alabilirim diye bir aramaya geçtim. Meslek edindirme kursu kursiyerlerine ulaştım. Tek tek kendileriyle yolculuğumu paylaştım, hayat hikayelerimin parçası olmalarını istedim. Kadın el emeğiyle birlikte tasarlayarak uygulamaya geçirmelerini istedim. Bu koleksiyonuma ‘Esmehan’ ismini verdim. Esmehan’ı ileride Türkiye’de tüm illerimizde duyurduktan sonra diğer ülkelerde duyurmak üzere yolculuğa çıkıyorum. Günümüzde bu kursa katılan kursiyerler, el dikişi yöntemiyle bu ürünü tasarlayabilmektedir. Diğer ülkelerde el emeği olarak tasarlanmamaktadır” dedi.
“Kadınlarımızın el emeği çok kıymetlidir”
Kırk yama tekniğinin unutulmaya başladığını ve bunun üzerine eski ve yeniyi bir araya getirerek Esmehan koleksiyonunu oluşturduğunu kaydeden kadın girişimci, “Türkiye’de kırk yama sadece yatak örtüsü, sehpa, masa örtüsü olarak anneannelerimizden bizlere çeyiz olarak kalmıştır. Bunu yapan kursiyerlerimizin emeği oldukça büyüktür. Bir ceketimin tasarımı 15 gün ve 20 gün arasında sürmüştür. Kadınlarımızın el emeği çok kıymetlidir. Bu kıymetli el sanatımızı tekrar Türkiye’de canlandırmak istiyorum. Eski ve yeniyi bir araya getirerek bu yolculuğumda yatak ve sehpa örtüsü olarak gördüğümüz anneanne ve babaannelerimizin el sanatı olan kırk yamayı, yediden yetmiş yediye giydirmek üzere kot ceketin arkasına bir tablo ölçüsünde tasarladım” sözlerini kullandı. (İHA)