ESKİŞEHİR

Türk sanayicisinin yapamayacağı iş yok

Eskişehir’in deneyimli sanayicilerinden Yakaboyu Kabin sahibi Hüseyin Sürücü ile kendi iş kolunu ve Eskişehir sanayiini söyleştik.

HÜSEYİN SÜRÜCÜ KİMDİR?

Yakaboyu köylerinden Kızılcaörende doğdum, ilkokulu orada bitirdim, bir-iki sene sonra da şehire geldik. Şehirde bir çıraklık hayatımız oldu askere gidinceye kadar sanayide çırak, kalfa, usta olarak çalıştık, askerden geldikten sonra evlendik. Eskişehir’in içinde eskiden Ankara garajı diye bir han vardı o hanın içinde radyatörcü atölyesi açtım, o atölye 1970 senelerinin Eylül’üne kadar faaliyet gösterdi. Daha önce bizim Almanya’ya müracaatımız vardı, o çıkınca Almanya’ya işçi olarak gittim. Bir tersanede işçi olarak çalıştık, değişik sektörlerde, otomobil sanayisinde çalıştım, en son yine bir tersanede, gemi inşaatlarında çalıştık, 14 sene Almanya’da işçilik yaptım, kaynakçılık yaptım.
Almanya’ya giderken atölyem vardı, imkanlar azdı o zaman Türkiye’de, niyetim biraz sermaye toplayıp geniş çaplı bit atölye yapmaktı. Almanya’dan Türkiye’ye 1984’ün sonunda döndüm. 

NASIL BAŞLADINIZ?

Bir şeyler yapacağız ama ne yapacağımızı henüz bilmiyorum. Sanayiyi gezerken orada atölyenin birinde iki arkadaş sobanın başında ısınıyorlar. Kapıyı çaldım girdim içeriye, sohbete katıldım, fikrimi açıkladım Almanya’dan döndüm, bir iş yapmak istiyorum ama ne iş yapacağımı da bilmiyorum dedim.  Arkadaşın biri de Almanya’dan gelmiş atölye de kendisininmiş. Ben de Almanya’dan geldim dedi eğer istersen beraber çalışalım bu atölye benim dedi.
Ne yapacağız diye sordum demir doğrama yapıyorum dedi. Biraz takım getirmiş Almanya’dan ben de takım alayım tezgahı tamamlayalım dedim.
Bursa’dan takım ve edevat aldık, demir doğrama kapı, pencere yapmaya başladık.
Daha sonra başka bir arkadaş bize kabincilik yapmayı önerdi. Kabincilik o zamanlar altın çağını yaşıyor, bütün traktörler kabinsiz. Ortağımla yapmaya karar verdik ama ortağım ailevi nedenlerle ayrılınca kendim yapmaya karar verdim. Sanayide 300 metrekarelik bir yer bularak 1985’in Mayıs ayında traktör kabini yapmaya başladık. Muttalıp’tan başlayarak köyleri gezdik, Seyitgazi’ye gittik, benim korkum bir işi yapıyoruz ama bütün sermayeyi de bağladık acaba tutacak mı, tutmayacak mı?
Köylü kabul edecek mi benim mamulümü, Bozan’da millet bizim yanımıza üşüştü, güzel olduğunu söylediler.
Reklam amaçlı kağıtlar bastırmıştık, siparişleri reklam kağıtlarının arkasına yazmaya başladık. Siparişleri alıyoruz ama insanlardan kaparo almaya çekiniyoruz, cayarlar diye. Kabin işimiz tutunca, yerler yeterli olmamaya başladı. Yerleri genişletmek gerekiyor.  
Dedik ki Organize Sanayi Bölgesi’nden arsa alıp fabrika kuralım dedik Organizeye müracaat yapıp iki kişi 13 bin metre kare yer aldık. Fabrikanın imar durumunu yaptık, başlayacağız ama para yok.   Kredi aldık, takımlarımızı takviye ettik.  Halkbank’a müracaat ettik fabrika yeri aldık ama para yok yapamıyoruz dedik. Türlü çabalarımıza rağmen gerçekleştiremedik.

ORGANİZE SANAYİ GÜNLERİ

Organize bir arsa verdiğinde 3 yıl sonra geri alıyordu, şimdi bu süre 30 ay.
Üç yılda yapamazsan arsayı iade olarak geri alıyordu. Süre içinde yapamayınca  arsayı verdik. Bu arada kabin yapmaya devam ediyoruz. Tarım Kredi Kooperatiflerine girdik, kabini veriyoruz 1-1,5 ay sonra paranı ödüyor. Cebimiz para gördü, fakat fabrikayı yapamadık.
Fabrikayı yapmayı kafama koymuştum, Organizeye arsayı geri aldığı için kırgındım, başka yerlerden arsa baktım ama olmadı, sonunda kırgınlığı bitirip
Organize’den yer bakmaya başladık. 2000’li yılların başında bir ilan gördük 9. Caddede bir yer satılık diye gittik anlaştık ve aldık. O arada 2001 krizi patladı, işler bozuldu, yavaşladı. Kriz olduğunda ayda 150 kabin yapıyorduk 3-4 kabine düştü. Bir sene sonra ortalık düzelmeye başladık, İzmir Bornova Belediyesi’nden 23 tane kamyonet kasası aldık, işler açılmaya başladı. Bizim takım taklavatımız tam teşekküllü yok. Biraz takviye yaptık ama yeterli değil. Takım alırsak işleri halledeceğiz, Bu arada Tülomsaş’ta da yoğun bir iş var ama biz giremiyoruz. İSO Belgemiz olmadığı için giremiyoruz. O arada KOSGEB’ten bir arkadaş geldi ne yapıyorsunuz diye sordu. Kabin yapıyoruz dedik. Sizin İSO Belgeniz yok dedi, biz alırız dedi.
Nasıl alacağız diye sorduğumuzda size bir mühendis vereceğiz dedi. Mühendisin parasını nasıl vereceğiz diye sorduğumuzda mühendisin hem maaşını hem sigortasını biz ödeyeceğiz dedi.
2 sene ödeyeceğiz İSO Belgesi aldıktan sonra mühendisin maaşını siz ödeyerek çalıştırırsınız dediler. Mühendis geldi İSO belgesini 1 senede aldırdı, Tülomsaş ihalelerine girmeye başladık. Lokomotiflerin kaportalarını değiştirmeye başladık diğer işleri de alıyoruz. Durumumuz iyi. Organize 9. Caddedeki yerimiz yeterli gelmemeye başladı. Bunun üzerine şu anda bulunduğumuz yere gelmeye karar verdik. Neticede aldık paramız yetinceye kadar işe devam etti. Allah bize yürü kulum dedi bugünlere geldik. 

BAŞARIDAKİ EN ÖNEMLİ FAKTÖR NEYDİ?

Benim bir azmim ve amacım vardı. Amacımızla Almanya’ya gittik, para kazandık geldik atölye kurduk. Prensiplerimden biri işi dört dörtlük yapmaktır. Hile yanlış yapmayı düşünmedim, en iyisini yapmayı düşündüm.
Para da kazanmak değildi amacım. Karşımda bir rakibim varsa rakibimin kazandığı para beni hiç ilgilendirmez. Hali hazırda yapılan bütün işlere bakarım ben, hatalı mı hatasız mı diye bakarım. Malımızda bir problem olursa işçiye derdik atla git problemi çöz derdik. Yani işimizin arkasındayız.

ESKİŞEHİR SANAYİSİNİN DURUMU

Eskişehir sanayisi biz buraya organizeye geldiğimiz zaman 100’ü geçmeyen bir fabrika vardı, yarısı da kiralıktı, depo niyetine kullanırdı. Şimdi 1000’e yakın fabrika var, dışarıdan gelenler de var. Yurt dışından gelenler de var, şimdi güzel bir konumda. Sanayicilik eskiden zordu, niye zordu? Teknoloji yoktu, bakıyorum ben şimdi saç kesme CNC makineleri var, o makinelere hayretle bakarım. Sanki peynir keser gibi kesen makineler var, sanayide çalışırken öyle değildi, oksijenle keserdik, taşlardık, ince saçlar deforme olurdu, çekiçler düzeltirdik, dalgalı olduğu için macun çeker ve bir sürü işçilik yapardık.
Şimdi teknoloji sayesinde kolaylaştı, hem daha temiz hem kaliteli işler çıkmaya başladı.
Bizim Kanada’dan tutun da Amerika, Avustralya, Hollanda, Almanya 10-15 ülkeye ihracatımız var. Türk sanayicisinin yapamayacağı iş yoktur, yeter ki gerekli destekler sağlansın.
Genç sanayicilere tavsiyem yaptıkları işin arkasında dursunlar, kaliteyi benimsesinler, işe hakim olsunlar, verilen sözü yerine getirsinler, unutmasınlar. Sabır etsinler.
 

{ "vars": { "account": "UA-99020016-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }