TÜRKİYE

“Tufana Yürümek: 110. Yılında Çanakkale Savaşları” Paneli Düzenledi

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından “Tufana Yürümek: 110. Yılında Çanakkale Savaşları” konulu panel düzenlendi.

Erdal Akar Konferans Salonunda düzenlenen panelde; Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gürsoy Şahin moderatör olarak yer alırken Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ahmet Altıntaş, “Kara Muharebeleri ve Çanakkale Savaşlarının Sonuçları”nı, Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Feyza Kurnaz Şahin ise Koz Kavuran ile Yarışmak: Çanakkale Deniz Muharebeleri”ni anlattı.

Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gürsoy Şahin, Çanakkale Cephesi’nin 1. Dünya Savaşı başladığında İtilaf Devletlerinin İstanbul’u ele geçirmek ve Osmanlı İmparatorluğunu ortadan kaldırmak üzere planlanan bir cephe olduğunu belirtti. Şahin, “Destansı bir zafer kazanılarak Osmanlı Devleti, İtilaf Devletlerine karşı bağımsızlık savaşı yapıyor. Bir anlamda İstiklal Harbi de Çanakkale Cephesi ile başlatılabilir” dedi.

“Çanakkale Savaşı iki safhada gerçekleşti”

Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Feyza Kurnaz Şahin, Çanakkale Savaşı’nın, deniz ve kara muharebeleri olmak üzere iki safhaya ayrıldığını ifade etti. İtilaf Devletlerinin 1915 Temmuz ayından Şubat ayına kadar gelinen süreçte ittifaklar üzerinde bir üstünlüğünün olmadığını kaydeden Şahin, “Bu süreçte bir yenişme olmadığı için İtilaf Devletleri, Almanya’yı savaş dışı bırakarak üstünlüğü ele geçirmek için en zayıf halka olan Osmanlı Devleti üzerinden bir çıkarma yapmak istediler” dedi. Şahin, Osmanlı Devleti’nin Trablusgarp’ta, Balkanlarda, Sarıkamış’ta ve Kanal Cephesinde aldığı yenilgilerden dolayı zayıf halka olarak görüldüğünü belirterek, “İngiltere, Çanakkale Boğazı’ndan yarma harekâtı yaparak Osmanlı üzerinden düşük maliyetli bir zafer elde etmek istiyor. Osmanlı Devleti’ni savaş dışı bırakmak, Almanya’yı güneyden çevrelemek, Rusya’ya yardım götürebilmek, Balkan Devletleri’ni savaşa dâhil edebilmek ve Basra’dan Hindistan’a kadar olan Doğu Akdeniz Bölgesini güvenlikleri altına almak adına bu operasyon gerçekleştiriliyor” diye konuştu.

“Çanakkale Zaferi bir donanmaya karşı kara topçusunun zaferidir”

Çanakkale’deki tahkimatın zaferin en önemli nedenlerinden biri olduğuna dikkat çeken Şahin, “Osmanlı Devletinin başarmış olmasının bir nedeni de 8 Mart 1915’te Tophaneli Hamdi Beyin döşemiş olduğu Nusret Mayınlarıdır. Marmara Bölgesinde ise Goeben ve Breslau vardı. Dolayısıyla Çanakkale geçilseydi bile İtilaf Devletleri, Marmara’da ciddi bir savaş verecekti” dedi.

Çanakkale’de elde edilen zaferin Avrupa’da da yenilgi kültürü oluşturduğunu kaydeden Şahin, savaşın sonuçları hakkında ise şu bilgileri aktardı:

“İtilaf Devletlerinin amacı İstanbul’u almaktı ama bunu gerçekleştiremeyince İngiltere için ciddi bir itibar kaybı oldu. Çanakkale muharebeleri sonrasında Balkan Devletleri’nin savaşa dâhil olmaya başladıklarını görüyoruz. Osmanlı açısından deniz muharebelerinin en önemli sonuçlarından bir tanesi olan Çanakkale Zaferi, bir donanmaya karşı kara topçusunun zaferidir.  İtilaf Devletleri, hava harekâtının yanında kara harekâtı ile de çıkartma yapmış olsaydı bizim Çanakkale’de şansımız olmayabilirdi. Bu noktada donanmayı güçlü tutmak gerektiği de anlaşılmıştır.”

“Çanakkale Savaşı, modern manada uygulanan ilk amfibi savaş”

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ahmet Altıntaş, Çanakkale Savaşı’nın modern manada uygulanan ilk amfibi harekât olduğunu kaydetti. Altıntaş, Çanakkale’de denizaltı, deniz üstü ve uçak gemilerinin kullanıldığını vurgulayarak, “Deniz harekâtından sonra Avustralya’dan, Kanada’dan ve İngiltere’den takviye kuvvetler getiriliyor. 25 Nisan 1915’te bir harekât yapılması planlanıyor. Bu harekât, 3 aşamalı olarak gerçekleştirilecek” dedi. Askeri stratejinin en önemli kuralının baskın taarruz ve şaşırtma harekâtı olduğunu belirten Altıntaş, “Bu savaş taktikleri olmadığı takdirde bizim başarılı olma şansımız çok düşüktür. Bu savaş taktiğine göre Fransız askerlerini Ertuğrul Koyuna, Morto Koyuna İngiliz ve Fransız kuvvetlerini, Tekke Koyuna ise İngilizleri çıkartmayı planlıyoruz. Arıburnu’na da Anzak kuvvetlerini çıkartıyoruz. Dolayısıyla Osmanlı düşman kuvvetlerini nereye çıkartacağı konusunda çok güzel plan yapıyor” diye konuştu.

“Mehmetçik ifadesini ilk kez Mustafa Kemal Çanakkale’de kullanıyor”

Altıntaş, Balkan Savaşları’ndan sonra İngiliz ve Fransızların Osmanlı kuvvetlerini zayıf gördüklerini ve Türk askerini savaştan korkup kaçan Abdul tiplemesiyle nitelendirdiklerini ifade etti. Altıntaş, “25 Nisan 1915’te, Arıburnu’ndan, Tekke’den, Ertuğrul Koyu’ndan, Seddülbahir ve Morto Koyu’ndan çıkartma yapılıyor. Öte yandan Osmanlı tarafında ilk etapta 13 tümenlik bir savunma tertibatı yer alıyor. Çıkarma yapılırken araziden çok iyi yararlanılıyor. Conkbayırı ve Kocaçimen tepeleri de rakımlarının yüksek olması nedeniyle Saroz Körfezi’ne, Arıburnu’na ve Çanakkale Boğazı’na hâkimdir. Dolayısıyla Mustafa Kemal’in Kocaçimen ve Conkbayırı’na yaptığı keşif harekâtı savaşın seyrini önemli oranda değiştirecektir” dedi.

Altıntaş, Çanakkale Savaşları’nın sonuçlarını ise şu sözlerle anlattı:

“Çanakkale’nin en önemli sonuçlarından biri Balkan Savaşları’ndan alınan yenilgi Çanakkale Savaşlarında alınan zaferle tekrar örülmüştür. ‘Abdul’ tiplemesi giderek yerine ‘Mehmetçik’ gelmiştir. Türk askerine ilk Mehmetçik ifadesini Mustafa Kemal kullanıyor. Çanakkale’de askerler lise düzeyinde öğrencilerden oluştuğu için yedek subaylar savaşı olarak adlandırılıyor. Yetişmiş insan gücünün burada kaybedilmesi bizim Milli Mücadele Döneminde zorlanmamamıza neden olacaktır. Sömürgeler artık uyanmaya başlamıştır. Çanakkale’nin geçilememiş 1’inci Dünya Savaşının 2 sene daha uzamasına sebep olacaktır.”

Panel, soru cevap bölümünün ardından sona erdi.

{ "vars": { "account": "UA-99020016-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }