Trafik kazalarının başlıca nedenleri arasında yer alan aşırı hız, her yıl binlerce insanın hayatını kaybetmesine ya da kalıcı şekilde yaralanmasına neden oluyor. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, Türkiye’de meydana gelen ölümlü ve yaralanmalı trafik kazalarının önemli bir bölümü, hız sınırlarının ihlal edildiği durumlarda gerçekleşiyor.
Uzmanlar, hız arttıkça sürücünün tepki süresinin kısaldığını ve aracın durma mesafesinin uzadığını vurguluyor. Bu da olası bir tehlike anında kazayı önlemeyi neredeyse imkânsız hale getiriyor. Özellikle şehir içi yollarda hız limitlerinin aşılması, hem yayaları hem de diğer sürücüleri büyük riske sokuyor.
Trafik psikologları, birçok sürücünün hız yapmayı heyecan verici ya da zaman kazandırıcı bir davranış olarak gördüğünü; ancak bu tutumun geri dönülmez sonuçlara yol açabileceğini belirtiyor. Birçok kazada sadece kural ihlali yapan sürücüler değil, kurallara uyan masum insanlar da zarar görüyor.
Yapılan kampanyalara rağmen hız ihlalleriyle mücadele yeterli düzeye ulaşabilmiş değil. Bu nedenle denetimlerin arttırılması, radar kontrollerinin yaygınlaştırılması ve sürücü eğitimlerinde hızın yaratabileceği tehlikelerin daha somut örneklerle anlatılması gerektiği ifade ediliyor.
Emniyet yetkilileri ise özellikle bayram öncesi ve tatil dönemlerinde sürücüleri hız konusunda uyararak, “hız felakettir, yavaş git hayatı yaşa” mesajını yineliyor. Trafikte birkaç dakika erken varmanın, hayatları riske atmaya değmeyeceği her fırsatta hatırlatılıyor.
Trafikte güvenliğin sağlanması sadece devletin değil, her bireyin sorumluluğunda. Bilinçli bir sürücülük anlayışı, toplumsal huzurun temel taşlarından biri olmaya devam ediyor.