Tepebaşı’nın Pişmiş Toprak Sempozyumu 15.Yılında

Çağını yaşayan, dünyanın hemen her şehrinde uluslararası sanat etkinlikleri düzenlenir. Amaç, dünya kültürlerini, sanatlarını şehirlerine taşımak, sanatçılarını, eserlerini görmek, tanımak ve dünya sanatını, sanatçılarını şehirlerinde buluşturmak, şehirlerini de tanıtmaktır. Tabi bu arada kendi sanatçılarımızı, eserlerini de dünya sanat ortamına taşımaktır.

     Eskişehir şiirden sinemaya, tiyatrodan resime, seramiğe, cam sanatına  kadar irili ufaklı bir çok uluslararası sanat etkinliklerinin, festivallerinin düzenlendiği ülkemizin sanatta önde gelen şehirlerinden biridir. Bu uluslararası  etkinliklerinden biri de Ahmet Ataç’ın başkanlığında,Tepebaşı Belediyemizin 2001 yılında başlattığı bu yıl 15.si düzenlenen Uluslararası Eskişehir Pişmiş Toprak Sempozyumu’dur.

     15 yıldır Eskişehir’e dünyanın değişik ülkelerinden ve ülkemizin önde gelen seramik ve heykel sanatçıları Eskişehir’de Eskişehirin toprağıyla heykeller yapıyorlar, onları pişiriyorlar ve belediyenin gösterdiği Eskişehir’in park ve meydanlarına yerleştiriyorlar. Böylece sanatçıların bıraktığı 200 kadar pişmiş topraktan yapılmış heykel Eskişehir’i süslüyor.Eskişehiri canlı şehir kılıyor. Ayrıca Eskişehir’de dünya sanatçıları buluşuyor. Sanatçılar bir eserim Türkiye’de Eskişehir’de diyerek Eskişehirimizin dünyanın sanat merkezleri şehirleri arasında yer almasını gerçekleştiriyor ve  tanıtımını yapıyor.

      Ahmet Ataç’ın başlattığı bu pişmiş toprak etkinliği  önce dünyada tek olma özelliği taşıyor. Bunu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti gibi Eskişehir’den öğrenip uygulamak isteyenler olmasına karşın sürdüremediklerini biliyoruz. Bu Pişmiş Toprak Heykel  Sempozyumunun (Bence festivali denilmesi gerekir) Eskişehir’de başarılı olmasının arkasında önce Eskişehir toprağının özelliğinin olması gelmektedir. Bunu Eskişehir’in eski bir toprak sanayisinin olması ve Anadolu Üniversitei Güzel Sanatlar Fakültesinin bulunmasıdır.

     5-17 Eylül 2022 tarihlerinde,eski Eti Fabrıkasındagerçekleştirilen 15.Uluslararası Eskişehir Pişmiş Toprak Sempozyumu’ndaki etkinliklere baktığımızda Sanatçıların  herkesin görebildiği ortamda çalışmalarının yanında başka sanatçıların eserlerinden sergiler, 15 yılın dününü ve eserlerini gösteren fotoğraf sergisini, Uşak Belediyesi’nin Seramik Çalıştayın’dan fotoğraflar sergisi ve Anadolu Üniversitesi’nde yetişmiş Afyon Dumlupınar Üniversitesil’nde öğretim üyesi de olan seramik sanatçımız  Salih Veysel Özel’in Atila Özer Karikatürlü Ev Sergi Salonunda açtığı kişisel seramik sergisini, akşamları da konserlerini gördük, yaşadık.



Şiddetin ilaçı;festivaller ve müzik

Son günlerde, müzik tartışmalarımız yön değiştirdi.Önce corona salgınında alınan, saat 24.00’den sonra  yasağı. O yasak bir türlü kaldırılamadı. Bir yanımız turizm olan ülkemiz açısından utanılacak konu olduğu kadar bu alanda çalışanların da büyük sorunu çözülemedi. Bu yasağın kalkmasını beklerken bu kez de, daha çok gençlerin katıldığı festivallerin yasaklanması başladı. Valilerin kaymakamların yasakladığı bu festivallerin sayısı televizyon haberlerinden öğrendiğimize göre 25 civarında imiş.

      Müzik, genel anlamıyla sanat yasağa gelmez…

      Çin Hanedarlığının kurucusu, Çin İmparatoru ŞiHuang (MÖ259-210) müziği yasaklamış.  Yasakla beraber ülkede kutsal, ahlaksal, inançlar sarsılmış. 100 yıl sonra bu yasaktan vaz geçilmiş. Ülke soluk almış. Çinliler 100 yıl coşmayan, yüzü gülmeyen, sevmeyi, sevilmeyi unutmuş, anlamsız bir yaşam sürmüş. Uygarlıkları gelişmemiş. O gün bu gün ŞiHuang’ın yasağı gelmiş geçmiş bütün toplumlara ders olmuş ve bir daha yaşanmamış. Hatta en korkunç diktatörler bile müziği kullanmıştır.

      Şimdi, ülkemizde festivallerin yasaklanmasıyla aynı yasağın benzerlerine adımlar atılıyor ve sanat dünyamızda bundan tedirgin…

     Sanatın, hele müziğin önemsenmediği dönemler ruhsal ve moral yönünden toplumların çöküntüsü olduğu bir gerçektir. Gelişmiş toplumla, gelişmemiş toplum da buradan belli olur. Yani İnsanı gelişmemiş toplum…

Ne diyor, büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk; “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir” Nekadar açık ve net…

İnsanlığın ilk bilim insanlarından beri hep müziğin, dansın, şiirin doğuşu ve işlevi üzerine kafa yormuşlardır. Müzik ve dansın insanları bir araya getirdiği çok eski çağlarda tesbit edilmiş. Konserler, tiyatrolar, sinema ve festivaller günümüzde de insanları bir araya getiren sosyo, kültürel alandır. İnsanlar salonları doldurup omuz omuza otururlar, bu bir araya gelmektir. Aynı duyguları, aynı beğenileri, aynı görüşleri beraber paylaşmaktır bu… Bütün dünya bunu yaratmak için festivaller düzenliyor. İnsanlığın belası; Şiddetin ilaçı budur.

{ "vars": { "account": "UA-99020016-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }