Galip her zaman haklıdır.
Tarih kazananları yazar.
Kaybedenlerin nasıl kaybettiği asla tartışılmaz. Hatta haklı olsalar bile.!!!
14 ve 28 Mayıs seçimleri bizlere ezber bozdurdu. Bildiğimiz bütün doğruları unuttuk.
Ne demiştik.?
“Boş tencere seçim kaybettirir…”
Son seçimlerde gördük ki , tencerenin boş olması Adana tabiri ile kocaman bir FISSS imiş…!
Meğer halk günlerdir TV’lerde , sokaklarda , pazarlarda , et ve ekmek kuyruklarında , enflasyonun altında inim inim inlemeleri mevcut durumdan memnun olmadıklarını göstermiyormuş…
O zaman geçim derdini hallettiysek , şimdi hedef 2024 yerel seçimleri.
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan , seçim sonuçlarının belli olduğu ve kazandığının anlaşılmasını takip eden saatlerde yaptığı ilk halka seslenişte , yerel seçimler ile ilgili hazırlıklara başlama komutunu vererek , “şimdi sıra İstanbul’u geri almaya geldi” dedi…
Bana soracak olursanız , SayınErdoğan’ın işi artık nispeten daha kolay.
Niye diye soracak olursanız.?
CHP lideri Sayın Kılıçdaroğlu, zaten kendisi için ciddi bir rakip değildi. Çünkü Sayın Kılıçdaroğlu’nakarşı her girdiği seçimi kazandı.
2019 yerel seçimleri hariç…
Ekrem İmamoğlu’nun zaferi ile sonuçlanan ve İstanbul’u CHP’ye kaptıran Sayın Erdoğan , çok da alışık olmadığı bu hezimet sonrasında bir keskin bıçak gibi bilendi de bilendi…
İşte o yüzden şimdi sıra İstanbul’da.
Öyle ya , İstanbul’u alan Türkiye’yi de alır…
Sayın Erdoğan çok usta bir siyasetçi. Adeta bir satranç oyuncusu gibi hamlelerini çok önceden tasarlayıp birbir hayata geçiriyor.
Önce Kürt oyları üzerinde önemli bir etkisi olan Selahattin Demirtaş’ı , kobaniolaylarında 51 vatandaşımızın hayatlarını kaybetmelerinden sorumlu tutulması sağlanarak , halen Edirne cezaevinde tutuklu olarak , siyasetin dışında kalması sağlandı.
Oysa dava sürecini inceleyenler bilir , hayatını kaybeden 51 vatandaşımızın hayatlarını kaybetmesinin , direkt Demirtaş’ın söylemlerinden dolayı olduğunu ispatlayan herhangi bir kanıt halen netleşmemiştir.
Hatta olaylarda dahli bulunan hemen hemen bir çok suçlu tespit edilerek cezalarını çekmeleri üzere cezaevini boylamışlardır.
Özellikle 2019 yerel seçimlerinde , İstanbul’un kazanılmasında önemli bir payı olan CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Yargıtay tarafından "Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret", Türkiye Cumhuriyeti Devletini alenen aşağılamak" ve "Cumhurbaşkanı'na hakaret" suçlarından verilen 4 yıl 11 ay 20 günlük hapis cezasını onayarak ve aynı zamanda siyasi yasak getirilerek , önemli bir siyasi figür sistemin dışında bırakılmıştı…
Hedefe ulaşmak için şimdi sıra , adı geleceğin CHP lideri olarak anılan Ekrem İmamoğlu’nda.
Yüksek Seçim Kurulu’nun , İstanbul seçimlerini iptal etmesi sonrasında YSK üyelerine hakaret ettiği iddiası ile İmamoğlu hakkında 2 yıl 7 ay 15 gün ceza verilerek aynı zamanda siyasi yasak da getirilmesi hedeflenmektedir.
Şimdi bu ceza İSTİNAF mahkemesinde görüşülüyor…
Ve bu ceza , adetaDEMOKLES’in kılıcı gibi yapacağı her siyasi hamle öncesinde Sayın İmamoğlu’nun tepesinde sallanıp duruyor.
Geçtiğimiz hafta iktidara yakınlığı ile bilinen ilkeli..!!! gazeteci Abdülkadir Selvi, Sayınİmamoğlu’nun cezasının , İstinaf Mahkemesi tarafından onandığını yazdı.
Ardından açıklamalarına devam ederek , sanki İmamoğlu’nun , mahkeme kararı açıklanmadan önce , CHP’yi kurultaya götürecek kararı aldırıp , İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığından istifa edip, ardından CHP’ye başkan seçilmek istediğini ve akabinde , eğer parti başkanı olursa İstinaf Mahkemesinin bir parti başkanına ceza veremeyeceğini düşündüğünden bahsetmiş…
Şimdi gelelim gazeteci Selvi’nin bu açıklaması ne anlama geliyor.?
Hani demiştik ya , Sayın Erdoğan usta bir satranç oyuncusu…
Abdülkadir Selvi’de iktidara yakın ya…
Değerli okurlar , Türkiye’de algı yönetimini en iyi yapan parti , bila istisnasız AKP. Bu konuda çok iyiler. Çok iyi oldukların zaten son seçimlerde , yapmış oldukları montaj videolar eşliğinde MİLLET ittifakını sanki terör odağı gibi gösterip bu algı üzerinden bir seçimi daha kazanmalarından bir kez daha görmüş olduk.
Aklımın erdiğince , Türk siyasetini takip etmeye çalışan bir vatandaş olarak benim, Abdülkadir SELVİ’nin bu yazdığı yazısından anladığım ;
“Eyy İMAMOĞLU , sen gel şu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını bırak. CHP Başkanlığına adaylığını koy ve partiyi güzel bir şekilde karıştır. CHP zaten karışmaya hazır. Nasıl olsa meclis çoğunluğu AKP’de. Yerel seçimlere kadar AKP kendi içinden bir başkan seçer , böylelikle sen bunları yaparsan belli mi olur cezan onaylanmayabilir…”
Yani ;
“Tavşana kaç , tazıya tut…!”