SEZGİSEL YEMEK

Yemek doğal bir ödüldür ve bu nedenle koşullanmış davranışlara sebep olur. Yeme davranışı ise evrenseldir; tüm canlılar yeme davranışı gösterir, çünkü hayatta kalmak zorundadır. Ama artık bu hayatta kalma içgüdüsü, yemekten keyif almak olarak değişti. Yemekten beklentimiz değiştikçe ve lezzet arayışına girdikçe; gıda sektörü de bu arayışı memnuniyetle cevapladı. 

Stresli yaşam, hızlı yaşam, telaş, sofraya değer vermeme, besinleri tıkanarak, çiğnemeden yutarak, tatları duymadan, kokuyu algılamadan, tabak görüntüsüne bile bakmadan hızlıca yememize sebep olur. Böyle bir tüketimde hem doymayız hem de doyum almayız. Oysa farkına vararak yemek, porsiyon kontrolünüzü sağlar ve bize sağladığı bir diğer önemli yenilik de yiyeceklerin tadının değişecek olmasıdır. Nasıl ki arkadaşlarımıza karşı seçeceğiysek; midemize karşı da seçici olmalıyız, kendi midemize çöplük muamelesi yapmayı bırakmalıyız. Biz değerliyiz ve midemizi gelen bir besinin bunu hak etmesi, kaliteli besin olması gerekir.

Duygusal açlık ile fiziksel açlık farklı şeylerdir; fiziksel acıktığınızda karın guruldaması, baş dönmesi, halsizlik hissi, kan şekeri düşüşü yaşanabilir ama duygusal açlıkta daha çok beyin sürekli yemeği düşünür ve yemediğinizde de aslında bir süre sonra geçer.Bunu başarmak için tüketmek yerine sezgisel yemeliyiz. Tıpkı bir gurmeymiş de yediğimiz şey hakkında geri bildirimde bulunacakmışız gibi özenerek tüketmeliyiz
   
  Unutmayın ki değiştirmeye çalıştığınız şey bir alışkanlık; elbette kolay olmayacak ama yavaş yemek, müzik dinlemek, sohbet etmek iyi çiğnemek; sezgisel yemeğe başlamanıza yardımcı olabilir. 1 sıfırdan büyüktür.

{ "vars": { "account": "UA-99020016-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }