Sert kayaya denk geldiniz benden söylemesi

Rektörler, direkt Cumhurbaşkanı tarafından atanmaya başladığından beridir, Anadolu Üniversitesi'ne kim atansa Eskişehir medyasının bir bölümü ve Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerinin bazıları, "Biz bu rektörü hemen yıpratalım, iş yapamaz, karar alamaz hale getirelim" tavrına büründü...

Ben aslında bu tavrın ve algı çalışmasının temelinin neresi olduğunu çok iyi biliyorum ve hatta sizler de biliyorsunuz, ama işi niyet okumaya vardırmayalım şimdi...

Bugüne kadar bu algı çalışmasında da nispeten başarılı oldular diyebiliriz...

Atanan rektörler bir süre serin kanlı bir şekilde çalışırken daha sonra ister istemez şehirdeki bu algı çalışmalarının etkisiyle hareket etmeye, "Ne derler şimdi" diye düşünerek hareket etmeye ve Anadolu Üniversitesi'nin iç işlerinde yaşanan sıkıntıları göz ardı etmeye başladı...

Korktular mı, çekindiler mi bilinmez, ancak yapılmayacak işleri yapmaya; yanlış işlerin devam etmesini sağlamaya başladılar. Bazıları, kendisini garantiye almak için Eskişehir siyasetinin diğer kanadına sırtını dayamaya çalıştı ve yine hatalı işlere imza attı...

Ve iç rahatlığıyla söylüyorum ki, bu dönem artık bitti!..

Rektör Hoca Prof.Dr. Yusuf Adıgüzel, daha önce yazmıştım, benim üniversiteden dönem arkadaşım. Göreve geldiğinden beridir konuşuyoruz, ancak yoğunluğundan dolayı ancak birkaç gün önce buluşabildik. 10 Ocak'ta meslektaşlarımızla birlikteydik tabii ki, ancak bu kez, Yusuf Hoca'nın danışmanı Prof.Dr. Barış Kılınç hoca ile beraber, uzun ve faydalı bir sohbet gerçekleştirme fırsatı bulduk...

Yediğimiz içtiğimiz bizim olsun, size, bende oluşturdukları fikirleri anlatayım!..

Anadolu Üniversitesi rektörlerine yönelik algı çalışması yürüten kişi, kişilere, kötü bir haberim var: Bu kez sert bir kayaya denk geldiniz. Amacınıza ulaşamayacaksınız ne mutlu ki...

***

Prof.Dr. Yusuf Adıgüzel, geldiği günden bu yana bazıları küçük, bazıları büyük (bence) birçok devrime imza attı. Cesaretle ve yaptığı her şeyin farkında olarak. İşin ilginç yanı, göreve gelir gelmez, kendisine yönelik bir algı çalışması yürütüleceğinin de farkındaymış sanki...

Aldığı her karardan sonra 'karşı taraftan' nasıl tepkiler alacağını, karşı tarafın neler söyleyebileceğini bilerek davranmış, anlattıklarından çıkarımlarım bunlar. Ve fakat uyguladığı kararların hepsinin altının dolu olması nedeniyle, adeta "veremeyeceğim hesabım yok elhamdülillah" mantığıyla hareket etmiş...

Mesela, Atatürk resmi konusunda konuşanlar hemen ardından dut yemiş bülbüle döndü!

Yılmaz Büyükerşen, Açıköğretim Fakültesi'ni kurduğunda, "Her hoca kendi fakültesindeki işleri yapsın, derslerine girsin, ancak bazıları da Açıköğretim derslerini de versin, kitapları yazsın" mantığıyla davranıyordu, sonra yıllar içinde bu fakülte (Yusuf hoca bu tabirimi beğenmese de) bir nevi 'arpalığa' döndü maalesef. Bazı hocalar hiçbir şey yapmadan, bu fakültede 'çalışıyormuş gibi' davranmaya başlamıştı...

Prof.Dr. Yusuf Adıgüzel hoca, göreve gelince derhal bir karar alıyor ve hiç ders vermeyen birçok hoca, başka başka fakültelerde derslere girmeye başlıyor. Yusuf hoca bu durumu, "Çok değerli hocalarımdan, daha fazla öğrencimizin feyz almasını sağladık" diye anlatıyor...

Eeee ne güzel değil mi?

Olur mu!..

Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir Milletvekili Dr. Jale Nur Süllü konuyu hemen Meclis'e taşıdı ve bir soru önergesi verdi biliyorsunuz...

Neden?

Eminim Jale Nur Süllü'nün kendisi de bu işin neresine, neden itiraz ettiği konusunda tam bir bilgiye sahip değil!..

Muhtemelen birisi ya da birileri kendisini aradı ve hemen "Ay ay Atatürkçü hocalar sürülüyor" diye düşünmeye başladı. Oysa çok basit bir şekilde, Prof.Dr. Yusuf Adıgüzel'i arayıp, "Neden böyle bir karar aldınız hocam" diye sorsa telefonu kapatır kapatmaz hemen kendisini arayanı arayıp "Çok güzel bir iş yapıyorlar, ben neden böyle bir soru önergesi vereyim ki şimdi" derdi, eminim...

Daha fazla uzatmayayım...

Rektör Hoca, ekibiyle birlikte neler yapmak istediklerini de anlattı tabii ki ve "Kesinleşmeden yazmayalım ancak..." demeyi de unutmadı. Haklı, alınacak kararların birçoğunun YÖK onayı gerekiyor...

Diyeceğim şu ki, Anadolu Üniversitesi'ne, Eskişehir'e, üniversitedeki hocaların ve Eskişehirlilerin hassasiyetlerine sonuna kadar hakim bir Rektör var artık. Karşılarında algı oluşturmak isteyenler, bir kez daha söyleyeyim, sert kayaya denk geldiler. Taktiklerini aynen uygulamayı sürdürürlerse bu kayaya 'çarptıklarını' da görecekler...

Ya taktik değiştirsinler ya da Anadolu Üniversitesi'nde yapılacak doğru düzgün işlere destek versinler. Hayatlarında bir tek kez, kendilerini değil Eskişehir'i düşünsünler!..

{ "vars": { "account": "UA-99020016-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }