SEFA İLE VEFA YOKSA CEFA OLUR

Dostlar! Bir dostun WhatsApp’ta bütün zamanlara şamil şöyle soruları oldu. Özetle: “Hanımla birlikte yaptığımız hayır her ikimiz için geçerli mi, bu hayırdan yakınlarımıza sevap yansır mı? Aile fertlerinden birinin yaptığı hayırdan kimlere sevap yazılır? Anne veya babasından miras kalmayan kadına kocasının kazancından yaptığı hayırdan anasına, babasına ve başkalarına hayır yansır mı?” şeklinde idi. Sorulara Kur’an mesnetli, sosyoekonomik içerikli ve fıkıh esaslı açıklık getirmeyi yeğlerim.                              

Sorulara cevaptan önce bazı ayet meallerine dikkat lazım... İsra suresi 9, 19 ve 26’ıncı ayetlerde Allah: “Haberiniz olsun ki bu Kur’an, insanları en doğruya iletir. Güzel ve yararlı işler mü’minlere büyük mükâfatlar müjdeler… Herkim ahireti ister de oraya layık mü’min olarak gayretle çalışırsa gayretleri kabule şayan olur… Akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver…” Yüce Rab, hak sahibine haklarının teslimi için bu ayetlerle kullarına uyarılar yapıyor.  

Dünya ahvalini Allah şu ayetlerde tanıtıyor. Hadid suresi ayet 20 ve 23’de, Allah: “Biliniz ki, dünya hayatı bir oyun, bir eğlence, bir süs, aranızda bir övünme, mal ve evlatla çokluk yarışından ibarettir… Dünya hayatı çıkar ilişkisinden başka bir şey değildir… Kaybettiğinize üzülmeyesiniz ve verdiğimize de güvenmeyesiniz. Allah çok övünenleri, böbürlenenleri sevmez.” varlığa ve yokluğa akıl gözüyle bakan hakikati görecektir.

Malın ve neslin insan için neyi ifade ettiğini Allah, Kehf suresi ayet 46, 54 ile Teğabun suresi 15 ’de: “Mal ve evlatlar dünya hayatının süsüdür. Baki kalacak iyi işler Rabbin katında mükâfat bakımından daha hayırlıdır… Biz, Kur’an’da insanlara ibret olacak misalleri fazlasıyla açıkladık. İnsan ise her şeyden fazla münakaşacı olmuştur… Mallarınız ve evlatlarınız (sizin için) birer imtihandır.” buyuruyor. Allah’ın bu buyruklarına akıl kulağını açıp kavramınca, anlamınca ve hakkınca kulak veren kullukta nitelik kazanır. Dinlemeyen de çıkmaz sokaklarda dolaşır durur.

İnsanın yaratılış gerekçesini Allah, Zariyat suresi ayet 56’da: “Ben, cinleri ve insanları bana kulluk etsinler diye yarattım.” beyan ediyor. Bu nedenle insanın dünyadaki yaşam gayesini bilmesi gerekiyor. Aksi, Müslüman için felaket olur.  Münafıkun suresi ayet 9 ve 10’da Allah: “Ey iman edenler! Sizleri mallarınız, evlatlarınız Allah’ı anmaktan alı koymasın. Böyle yapanlar hüsrana uğrayanlardır… Ölüm gelip de “Ey Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar ertelesen de, sadaka verip iyilerden olsam.” demeden önce rızık olarak verdiklerimizden (Allah) yolunda harcayın.” emri ile son pişmanlığın fayda vermeyeceğini bildiriyor.

Kişinin bakmakla mükellef olduğu kimseler İslam’da usul ve füruğ şeklinde adlandırılır. Bu tabirin açılımı ecdattan evlada, evlattan ecdada seyridir. “Talak suresi ayet 7 ve Tahrim suresi 6’da: “Eli geniş olan genişliğinden nafakasını versin. Rızkı dar olan da Allah’ın ona verdiğinden sarf etsin. Allah, kişiyi verdiğinden fazlasıyla sorumlu tutmaz… Allah zorluğun arkasından kolaylık sağlayacaktır…   Ey iman edenler! Yakacağı insanlar ve taşlar olan ateşten kendinizi ve ailelerinizi koruyun…” kişi için en önemli hayır bakmakla mükellef olduğu kişilerin ibate ve iaşe gibi normal ihtiyaçlarını karşılamaktır.

Aile birlikteliğinde sefa varsa vefa da olmalı. Sefa ile vefanın olmadığı yerde cefa olur. Sefanın bedeli vefadır. Sosyolojik olarak aile toplumun ana nüvesidir. Ailede haklar ve sorumluluklar evlattan ataya, atadan evlada işler.  Hak ihlali yapan Allah katında sorumlu olur. Kısır düşünce, kıt idrak Müslümanın kemalâtına ket vurur. Her sanatkâr, sanatının icrasında gerekli bilgi ve beceriyi elde etmedikçe sanatını zayıf düşürür. Müslüman, kulluğunu hakkaniyetli icrada bilgili ve becerili olmaya mecburdur.

Kavram ve anlamları hakkınca bilmemek zafiyet doğurur. Yetki ve sorumluluğu yerine getirmemek sıkıntıya yol açar. Ailede kadın, yuvayı derler toparlar. Kocasına kadınlık, çocuklarına analık yapar. Ailenin gelişimi için mesai mefhumu gözetmeksizin hizmette bulunur. Ailenin iffet ve izzetini ayakta tutar. Durum bu iken kadının hakkı hangi meta ile ödenebilir? Kadının, kocası malında hakkı vardır. O, köle değildir. Kölelik döneminde bile köleye bedel biçilirmiş. Koca tarafından hanımının emek ve hizmetlerini karşılıksız bırakmak vebale yol açar. Kadın, kocasının servet, evlat ve şerefinin en güvenilir muhafızıdır. Kadının çocuklar üzerinde oluşan hakları kadar emek verdiği servet üzerinde hissedarlık kazanır.

Servet sahibi kadın, emek sahibi de koca olabilir. Eşinin hayrına destek vermeyen koca veya kadında hayır olur mu?  Allah’ın nimetleri tükenmez. Kişi, değerlerini hayra sarf ettikçe Allah o değerlere bereket verir. Müslüman koca veya kadın eşinin dini ve dünyevi değerini artırmakla mükelleftir. İslam’da sömürü yasaktır. Kim olursa olsun hayır işine teşvik yapan veya destek veren sevaptan pay alır. Her kim hayra köstek olursa o da günahtan nasibini alır.  Evladın işlediği her hayırdan atalarına sevap yazılır. Şer işlerde de herkese etkisi ya da etkisizliği nispetinde vebal yansır. İslam merhamet, adalet ve faydalar üzerine sistem edilmiş dindir.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!

Yunus Emre GÜLLÜ - 24 Eylül 2022 / Milli irade

{ "vars": { "account": "UA-99020016-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }