Sakar algı

Sakarya Gazetesi “çaresizliğin fotoğrafı” başlığıyla bir habere imza attı.

Fotoğrafta, yağmurlu havada Halk Lokantasında yemek yemek için sıra bekleyen insanlar var.

Sakarya da bu haberi, “dün yaşanan sağanak yağışa rağmen, vatandaşlar 65 TL olan uygun fiyatlı Halk Lokantasından bir öğün yemek yemek için sıra oluşturdu. Yağmur altında bekleyen vatandaşların görüntüsü işte ‘çaresizliğin fotoğrafı’ dedirtti” şeklinde işlemiş.

Bekleyen insanların çaresiz olduğu izlenimini çıkartmanın mümkün olmadığı gibi orada fotoğrafa alınan insanların da bir gazete tarafından çaresiz olarak “nitelendirilmesini” ne kadar kabul edip etmeyeceğini sorguladınız mı?

Şöyle mi düşünüyorsunuz?..

O halde aynı düzlemde bir mantık yürüteceksek, yağmurlu havalarda tramvay, otobüs bekleyen insanlar da çaresizliklerinden mi bekliyor?

Bu sakar mantık yürütme yöntemiyle şehrin neredeyse yarısından fazlasını çaresiz ilan etmiş olmadık mı şimdi?

Ayrıca, “çaresizlikten” yağmurlu havada ucuz yemek sırası beklediği iddia edilen bu insanlar Halk Lokantası olmadan önce ne yapıyorlardı?

Çaresizlikten taş mı kemiriyorlardı.

Gerçekten çaresiz, yardıma muhtaç insanlara sahip çıkan, karınlarını doyuran kurumların mevcut olduğu şehirde gereksiz popülist algıların demagoji yapılarak işlenilmesi tirajınızı etkiliyor mu bari?

****

Yağmur Eskişehirlinin fobisidir

Eskişehir’de her sağanak sonrası mutlaka kilitlenen trafiğin, göle dönen yolların, sokakların, caddelerin filmini izliyoruz.

Bu filmin yapımcıları Hitchcock’u özeniyor olmalı ki korku türüne yeni bir heyecan katar gibi Eskişehirlilere yağmur konusunda yeni bir korku türü geliştirdi.

Tabii bu işin asli sorumlusu belediyenin kendisi olsa da yıllar içinde eksik bırakılmış bir süreçten bahsediyoruz.

Şehri Venedik’e benzetip modern ve lüks bir Avrupa kenti yapma hayali içinde olanlar yıllar içinde şehri yalnızca görüntü bakımından Avrupa’ya benzetti.

Altyapı ve üstyapı çalışmaları yıllar içinde bugünün şartlarını karşılayamayacak kadar eksik bırakıldı.

En ufak bir sağanağın bile üstesinden gelemeyen şehir pratiğinden insanların şikayetçi olması kesinlikle bir siyaset unsuru değil.

Zaten afet derecesine varacak bir durum yaşandığında eksiklikler kabul edilebilir bir perspektifte değerlendiriliyor.

Gerçi o da olmuyor…

6 Şubat’taki acı depremlere “asrın felaketi” söylemini abartı bulanlar İzmir’de oluşan selde, “asrın yağışı biz ne yapalım” diye bahane üretiyor olsa da…

Eskişehir halkının beklentisi en azından yağmur yağdığında göle dönmeyen caddeleri, sokakları görmek.

Kimsenin fazlasında gözü yok.

Yeni Başkan Ayşe Ünlüce’nin vereceği önemli sınavlardan bir tanesi de bu…

{ "vars": { "account": "UA-99020016-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }