Plüton, Güneş Sistemi’nin en uzak noktasındaki gezegen olarak bilinirken, 1930 yılında keşfiyle büyük bir heyecan yaratmıştır. Amerikalı astronom Clyde Tombaugh, bu gezegeni keşfederek, Plüton’u Güneş Sistemi'nin dokuzuncu gezegeni olarak tanımlamıştır. Plüton, adıyla da bir efsaneye dönüşmüş ve kısa sürede halk arasında büyük ilgi görmüştür. Ancak, 2006 yılında Uluslararası Astronomi Birliği'nin (IAU) aldığı karar, Plüton'un gezegen statüsünü değiştirmiştir. Bu karar, Plüton’u “cüce gezegen” olarak sınıflandırarak, bilim dünyasında geniş bir tartışma başlatmıştır.
Plüton’un gezegenlikten cüce gezegen statüsüne geçmesi, boyutunun küçük olmasından kaynaklanmıştır. Güneş Sistemi’ndeki diğer gezegenlerle karşılaştırıldığında, Plüton oldukça küçük bir gezegendir. Çapı yalnızca 2,377 kilometre olup, Dünya’nın ayından bile daha küçüktür. Ayrıca, yörüngesi de oldukça eğrisel ve güneşten uzak bir yörünge izler. Plüton'un yörüngesi, Neptün'ün yörüngesiyle bir noktada kesişiyor, ancak bu iki gezegen arasında hiçbir çarpışma yaşanmaz çünkü Plüton'un yörüngesi ve Neptün’ün yörüngesi özel bir şekilde hizalanmıştır.
Plüton'un cüce gezegen statüsüne alınmasının ardından bilim insanları, bu gezegenin özelliği ve kompozisyonu üzerinde daha fazla araştırma yapmaya başlamıştır. NASA'nın New Horizons uzay aracı, 2015 yılında Plüton’a çok yakın bir geçiş yaparak, gezegenin yüzeyi ve atmosferi hakkında çok değerli veriler elde etmiştir. Bu görev, Plüton’un yüzeyindeki dağlar, buzullar ve büyük atmosferal bulutlar gibi daha önce hiç görülmemiş özellikleri keşfetmemize olanak tanımıştır.
Plüton, hala Güneş Sistemi'nde önemli bir yer tutmakta ve bilim insanları bu uzak gezegenin özelliklerini daha fazla incelemek için yeni görevler planlamaktadır. Ancak Plüton'un gezegen olarak tanımlanıp tanımlanmaması konusu, hala tartışma yaratmaktadır. Birçok kişi, bu eski dokuzuncu gezegenin tekrar gezegen statüsüne alınması gerektiğini savunmaktadır.