ESKİŞEHİR

Özel Röportaj: ‘Önyargıları yıkmak için sahnedeyim’

Kentimizin sevilen gruplarından Atari Kulübü’nün solisti Sıla Çuhadaroğlu ile keyifli bir söyleşi yaptık. Sıla hem kendi hikayesini anlattı hem de Eskişehir’in gece hayatını değerlendirdi.

Kentimizin sevilen gruplarından Atari Kulübü’nün solisti Sıla Çuhadaroğlu ile keyifli bir söyleşi yaptık. Sıla hem kendi hikayesini anlattı hem de Eskişehir’in gece hayatını değerlendirdi.

Sanatçıların pandemi döneminde yaşadığı sıkıntıları da anlatan Çuhadaroğlu, sektörde kadın olmanın getirdiği zorlukları da siz değerli okuyucularımızla paylaştı.

Sıla Çuhadaroğlu kimdir? Seni tanıyabilir miyiz?

23 yaşındayım. 5 yıldır Eskişehir’deyim. Eskişehir’de müzisyenlik yaparak geçimimi sağlıyorum. Atari Kulübü isminde bir müzik grubumuz var. 2 buçuk senedir beraber faaliyet gösteriyoruz. Öğrenciyim. Osmangazi Üniversitesi’nde Turizm İşletmeciliği okuyorum. Son senemdeyim. Umarım bitecek bu sene.

‘DUYMA ENGELLİ DOĞDUM’

Müzikle nasıl tanıştın?

Müzikle tanışma hikayem aslında biraz trajik başlıyor ama iyi bir yere yöneliyor. Ben duyma engelli olarak doğdum, uzunca bir süre duyma engelim devam etti. Daha sonra bir ameliyat geçirdim ve kulaklarım büyük oranda düzeldi. O dönemde seslere, müziğe büyük bir ilgim başlamaya başladı. Yavaş yavaş kendi sesimi duydukça, müzik enstrümanlarını tanıdıkça bu mesleğe yönelmem gerektiğine inandım.

Şu an net duyuyor musun?

Şu an hala net duymuyorum. Eşit duymuyorum her şeyden önce. Biraz hala dudak okumalarım var ama tabii ki günlük hayatımı etkileyecek düzeyde büyük bir kaybım yok şu anda.

‘ANKARA’DA ŞAN EĞİTİMİ ALDIM’

Herhangi bir şan eğitimi aldın mı?

Evet aldım. Bundan 3-4 sene önce Ankara Devlet Konservatuarında kendime bir burs imkanı sağlamıştım. Haftanın bir günü Eskişehir’den trenle Ankara’ya gidip şan eğitimi alıp geri gidiyordum. Öyle 2 buçuk 3 ay bu serüven sürdü ama sonra okulumun yoğunluğundan ve hava şartlarında tren bulunmamasından dolayı yarıda kaldı maalesef.

‘80’LER 90’LAR TÜRKÇE YABANCI POP ÇALIYORUZ’

Atari Kulübü diye bir grubun olduğunu söyledin. Ne tür müzik yapıyorsunuz?

Genelde 80’ler 90’lar Türkçe ve yabancı karışık, pop müzik tarzında bir repertuvarımız var. Tabii ki etkinliklere günlere göre repertuvarımızda kendi içinde değişiklikler yapabiliyoruz. Genel olarak ben Sertap Erener ve Sezen Aksu’nun şarkılarını seslendirmeyi daha çok seviyorum. Ama sonuçta biz bir müzik grubuyuz, hepimizin farklı fikirleri var. Bu farklı fikirler doğrultusunda ortaya çıkan işin de çok keyifli olduğunu düşünüyorum.

‘MADDİ KAYGILAR BİRÇOK ŞEYİN ÖNÜNE GEÇİYOR’

Diyelim işin ucunda para kazanmak yok. Yine 80’ler 90’lar pop müzik mi çalardınız yoksa başka bir müzik tarzına döner miydin?

Tabii işin ucunda maddi kaygılar olmasaydı daha çok yabancı şarkılardan ilerlemeyi tercih ederdik grup olarak hepimiz. Atari Kulübü ilk kurulduğunda tamamen 80’ler 90’lar yabancı çalan bir gruptu. Ancak maddi kaygılar birçok şeyin önüne geçebiliyor. Bizim de piyasada var olmak adına yapmamız gereken repertuvar değişiklikleri sonucunda günümüzdeki repertuvara geldik. Memnunum. Çalarken ve söylerken çok keyif alıyorum. Tabii ki gönül ister yabancı parçalara daha çok yer verelim.

‘İLK GRUBUMU ORTAOKULDA KURDUM’

Atari Kulübü ilk grubun mu yoksa daha önce farklı gruplarla çalıştın mı?

İlk başta ben ortaokuldayken biz kendi kendimize bir müzik grubu kurmuştuk. Tamamen rock çalıyorduk. Hiç tarzımız olmayan bir şekilde. Daha sonra asıl sahne yapmaya başladığımız grubumuzu 16 yaşındayken kurduk. O zaman sahne almaya başladım. O grup aslında benim sahne deneyimimin temellerini attığım gruptu. Çok sevdiğim 4 arkadaşımlaydık. Şimdi de Atari Kulübü ile devam ediyorum.

‘KARAOKE YARIŞMASINDAN SONRA TEKLİF GELDİ’

Atari Kulübü ile tanışma hikayen nasıl oldu?

Atari Kulübü zaten Eskişehir’de sahne alan bir gruptu. Son dönemde bir vokal değişikliğine gidiyorlar ve o dönem vokal bulamıyorlar kendilerine. Ben de daha önce Eskişehir’de hiç sahne almıyordum. Malum öğrenci hayatının zorlukları ile mücadele ediyordum. Bir gün bir karaoke yarışmasına katıldım. O yarışmadan görüntümü de Instagram hesabıma koymuştum. Daha sonra grubumuzun şu anki bateristi görüntüyü görüp bana ‘Düşünür müsün solistlik yapmayı’ diyerek. mesaj attı. O ana kadar Eskişehir’de solistlik yapmak hiç aklımda yoktu. Olabilir dedim ve sonra direkt sahnelere çıkmaya başladık.

‘KENDİ ŞARKILARIMI ÇIKARMAK İSTİYORUM’

Bundan sonrası için kariyerini müzikle mi devam ettirmek istiyorsun?

Genel olarak kariyerime müzik kısmından devam etmek istiyorum. Kendi şarkılarımı çıkarmayı istiyorum. Umarım o noktada da işler istediğim gibi giderse, kariyerimin tamamını müzik üzerinden inşa edebilirim.

‘BİRKAÇ SİNGLE ÇIKARMAK İSTİYORUZ’

Atari Kulübü ile bir single çalışmanız var mı?

Evet var. Son zamanlarda iyice üzerine yoğunlaştığımız bir konu. Atari Kulübü ile birkaç single çıkarmak gibi bir planımız var. Ayrıca benim de çalıştığım farklı projeler var. Hem kendi ismimle Sıla olarak hem de farklı yurt dışından DJ’ler ile farklı tarzlarda projelerim var. Kendi yapacağım müzik tarzı muhtemelen R&B tarzı olacak planladığım şekilde giderse ama onun dışında da çok farklı projelerde yer almak istiyorum.

‘PANDEMİ BİZİM İÇİN ÇOK ZOR GEÇTİ’

Bir pandemi dönemi atlattınız müzisyenler olarak. Müzikte baya bir kısıtlamalar yapıldı. O dönemdeki sıkıntılar sürüyor mu?

Öncelikle tüm sektörler gibi eğlence sektörü de büyük oranda zarar gördü. Ama bana kalırsa eğlence sektöründe müzik olsun, tiyatro olsun bu tarz sahne sanatları işleri hala sekteye uğramış durumda. O dönem gerçekten hepimiz için çok zordu çünkü işlerimiz planlarımızın tamamen dışında bir anda kesildi. Hangi süre zarfında çalışıp, çalışmayacağımızın bir garantisi yoktu. Ekstra ödenek alabileceğimiz yardımlar ya da bu tarz sosyal sorumluluk projelerine o dönemde geç kalındığına inanıyorum çünkü çevremdeki birçok müzisyen bu süreçte büyük borçlara, sıkıntılara girdi. Kendi enstrümanlarını sattılar. Bu dönemde intihar eden birçok müzisyen de oldu. Gerçekten zor bir süreçti. Biz bunu bir şekilde atlattık ama hala ö dönemde yaşanan sorunları aşmaya çalışan müzisyen arkadaşlarım var. En azından sahnemiz bir şekilde devam ediyor, değişik etkinliklerde yer alıyoruz.

Gece 12’den sonra müzik yasağı olması sizi nasıl etkiliyor?

Saat 12 yasağı devam ettiği sürece bu bizim işimize büyük oranda engel oluyor. After mekanları dediğimiz gece saat 00.00’dan sonra iş yapmaya başlayan mekanlarda yer alabileceğimiz birçok iş imkanı elimizden alınmış durumda. Herkes saat 00.00’da eğlencesini bitirmek zorunda olduğu için yarı yarıya çalışma saatimiz, alanımız ister istemez düşüyor.

‘ÇOK GÜZEL BİR DESTEK ŞEKLİYDİ’

Bu dönemde size destek olanlar oldu mu?

En büyük desteği, aslında işe yarar desteği diyebilirim Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nden gördük. Bence çok da güzel bir destek şekliydi. Belirli şartları karşılayan ve bu dönemde gerçekten zarara uğradığını kanıtlayan müzisyenler olarak şehrin çeşitli yerlerinde sahne aldık. Formaliteden de olsa 5-6 parça çaldık. İnsanlar için de çok keyifliydi. Sokaktan geçen insanlar gelip dinledi. Belki de bizi hiç tanımayan insanların tanımasına vesile oldu. Bu performansımız karşılığında bize maddi destek sağlandı. Bence çok güzel düşünülmüş bir projeydi. Bunun dışında e-devlet üzerinden başvuru yapıp ödenek alabileceğimiz durumlar vardı ancak herkese verilmemesinden dolayı çok büyük dengesizlikler oldu. Herkes alamadı.

‘GECE HAYATI ÇOK GÜZEL VE RENKLİ’

Eskişehir’de müzik sektörünü nasıl görüyoruz? Kitle nasıl? Yeterli sayıda amatör grup var mı?

Eskişehir’in bence gece hayatı çok güzel ve çok renkli. Her kesime hitap eden mekanlar var ve bu diğer şehirlerde gördüğüm kadarıyla büyük bir eksiklik. Eskişehir’e gelen insanlar ‘Acaba orada eğlenebilir miyim?’ diye düşünmüyordur bile. Kafalarında hiçbir soru işareti yoktur. Bu dönemde pandeminin de araya girmesiyle, üniversiteye yeni gelen öğrenciler arasından yeni gruplar kurulamadı. Zaten müzik bir tık böyle ilerliyor. Yeni gelen gruplar sayesinde iş renkleniyor, çeşitleniyor. Son zamanlarda bu yönden eksiği varsa vardır. Onun dışında mekanlar da müziğe elinden geldiğince destek gösteriyor. Genelleme yapamam tabii ki gösteren var göstermeyenler de var. Gece hayatı olarak baktığımızda çok renkli, çok çeşitli ve keyifli buluyorum.

‘ESKİŞEHİR EĞLENMEYİ BİLİYOR’

Atari Kulübü ile birçok farklı şehirde sahne alıyorsunuz. Diğer şehirlerle Eskişehir’i kıyaslar mısın?

Birçok şehirde sahne yapıyoruz ama Eskişehir gerçekten dinleyici yönünde en çok verim aldığımız şehirlerden. Herkes yapılan işe gerekli özveriyi veriyor diyebilirim. Dinleyicilerimiz çok eğleniyorlar, bazen bizden bile çok eğleniyorlar. Yeri geliyor bizim insanlara artık eğlenmeyin biraz dinlenin dediğimiz noktalar oluyor. O yüzden kesinlikle Eskişehir’in hakkını yiyemem eğlenmeyi çok iyi biliyorlar.

‘SAHNEDE KARAKTERİMİ YANSITIYORUM’

Sektörde kadın bir sanatçı olarak yaşadığın zorluklar var mı?

Tabii ki var. Sektörde kadın olmak her şeyden önce çok zor. Çok farklı ithamlarla, yargılarla karşılaşabiliyorsunuz. Bir erkek sahnede olduğunda karışılmayacak birçok nokta, biz çıktığımızda göze batabiliyor. Yani şeyle bile karşılaştım. Geliyorlar tebrik ediyorlar. ‘Sesiniz ne kadar güzel, çok güzel bir sahneydi’ diyorlar, teşekkür ediyorsun. Karşı taraf sonra diyor ki ‘Ama biraz kilo verseniz daha iyi olur.’ Yani böyle sahneden çok alakasız yorumlarla karşılaştığımız çok oluyor. Galiba o biraz samimi duruşla da alakalı olabiliyor. İnsanlar sizi kendine yakın gördüğünde, eleştirilerini kendilerini daha az tutmaya başlıyorlar. Bunun dışında daha farklı zorluklar da oluyor tabii ki. İnsanların sahne alan bir kadına bakış açılarında birazcık farklı yerlere değinebiliyorlar. Ama bu böyle değil. Bunun değiştirilmesi adına biz de bu işe devam ediyoruz. Evimizde durmuyoruz. Sahnede kendimizi, karakterimizi en iyi yansıtabileceğimiz şekilde ilerliyoruz.

‘BABAMIN EN BÜYÜK HAYALİYDİ’

Biraz da O Ses Türkiye maceranı konuşalım. Nasıl katıldın O Ses Türkiye’ye katılmaya?

Ben O Ses Türkiye’ye bir başvuru yapmıştım. O dönem benim için hiç iyi geçmemişti ilk elemeler. O zaman bir daha katılmayacağım diye kendime söz vermiştim ama O Ses Türkiye babamın en büyük hayali. Babam bu konuya müthiş takıntılı. Her reklamı çıktığında bile ‘Kızım hadi bu sefer gidip katılalım’ diyordu. Çok hevesliydi. Artık ben de tamam bu sene katılayım baba dedim. Çok çağıracaklarına inanmıyordum. Şu noktada inanmıyordum çok fazla katılımcı var. O şekilde gittim katıldım babamın isteği doğrultusunda, şu an baya da ilerledik.

Oradaki ortam nasıldı? Sahneye çıkınca heyecanlandın mı?

Orada sahneye çıkana kadar çok heyecanlıydım. Sahneye çıkıp ilk cümlemi söyledikten sonra çok rahatladım. Hatta orada kendime içimden şunu söylüyordum. Sen hep sahne yapıyorsun, oradaymışsın gibi düşün diye. O kadar dalmışım ki bu duruma bir ara seyircilere bakıp eğleniyordum. Sonra dedim ki beni çekiyorlar şu an ve jürilerin dönmesi lazım. Unutmuşum bir ara platformun tüm olayı aklımdan çıkmış. Eğlendiğim bir platform oldu hala da öyle.

Beyazıt Öztürk’ü neden seçtin, Eskişehir için mi?

Tüm jürilere karşı nötrdüm aslında. Ama o an orada bana en sıcak gelen Beyazıt Öztürk oldu. Eskişehirli olması da bir noktada insanın bir bağ kurmasını sağlıyor. O şekilde Beyazıt Öztürk’ün takımıyla başladım. Şu an beni Murat Boz’un takımına transfer ettiler.

Röportaj: Onur Şentürk

{ "vars": { "account": "UA-99020016-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }