Muhalefet şimdi de 'barış'a karşı!

Yirmili yaşlarımda duymuştum ilk olarak ve duyar duymaz, "İmkânsız, olur mu öyle şey" diye itiraz etmiştim. Sonra biraz araştırınca söylenenlerin doğru olduğunu anlamış ve açık söyleyeyim utanmıştım! O yaşlarda kendimi 'sosyal demokrat' olarak tanımlıyordum ve sosyal demokratların, 1970'lerin başında İstanbul Boğazı'na yapılacak bir köprüye karşı olduklarını öğrenmem bende şok etkisi oluşturmuştu...

Evet evet, sosyal demokratlar, Süleyman Demirel'in, İstanbul Boğazı'na yapacağı 'Boğaz Köprüsü'ne karşı çıkmıştı. Köprünün ayaklarının üstünde duracağı betonu fareler kemirir ile başlayan bir dizi gerekçe, 'İstanbul'un iki yakasının rahatça karşı tarafa geçmesinin, şehrin sosyolojik yapısını değiştireceğine' kadar uzanmış ve 'insanlar, istediği zaman istediği yere gidebilirse bunun trafiği artırmaktan başka bir işe yaramayacağı' sözleriyle son bulmuştu...

'Sosyal demokrat' oluşumu ilk kez sorgulamam, bu bilgileri öğrenmemle başlar...

1980'den öncesi, hatta Turgut Özal'ın başbakan oluşundan önce diyelim; Türk vatandaşlarının döviz satın alması ve bulundurması yasaktı. Yine hatırlıyorum, Turgut Özal'ın döviz alabilmeyi serbest bırakmasına da sosyal demokratlar karşı çıkmıştı...

Hatta çok sonraları Turgut Özal'ın, "Bir şey yapacağım zaman önce kamuoyunda tartışmaya açarım. Sosyal demokratlar o işe karşı çıkıyorsa hemen hayata geçiririm. Sosyal demokratlar yapacağım işe temkinli yaklaşırlarsa ben de biraz beklerim. Sosyal demokratlar yapmayı düşündüğüm yeniliği destekliyorsa hemen vazgeçerim" sözünü öğrendim ve hayatın karşıma çıkardıkları benim de Turgut Özal gibi düşünmeme sebep oldu...

***

Türkiye'de Kürtlerin, Kürtçe konuşması yasaktı. Çünkü birileri buna karşıydı...

Türkiye'de kadınların, başörtüsü ile liseye, üniversiteye gitmesi yasaktı. Böyle olunca, başörtülü bir doktor, öğretmen, avukat göremiyorduk...

Bugün çok şükür başörtülü valimiz, generalimiz var. Başörtülü doktor, öğretmen ya da avukat, vaka-ı adiyeden oldu...

Sosyal demokratlar, özgürlüklerden, insan haklarından, barıştan yanadır diye bellettiler bizlere, yıllar içinde bunun böyle olmadığını; kendisini sosyal demokrat olarak niteleyenlerin, kendine özgürlüklerden, kendine insan haklarından, kendine barıştan yana olduğunu gördüm, yaşadım...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan olduğu günden bu yana birçok özgürlük problemini sonlandırdı, sosyal demokratların, hepsine sistemli bir şekilde karşı çıktığına şahit oldum...

Başkan Erdoğan, Türkiye'nin dört bir yanını duble yollarla, otobanlarla doldurdu, Türkiye'de birileri hepsine karşı çıktı. "Yol bizim karnımızı mı doyuracak" cümlesi, en insaflılarının sözleriydi...

Türkiye'nin dört bir yanına baraj yapıldı, karşı çıktılar...

Türkiye'nin dört bir yanından kömür, altın, gümüş çıkarıldı, karşı çıktılar...

Türkiye'nin dört bir yanına yenilenebilir enerji diye tanımlanan rüzgar ve güneş enerjisi santralleri kuruldu, inanır mısınız, şimdi bu santrallere karşı çıkıyorlar...

Türkiye'nin dört bir yanı çağdaş hastanelerle donatıldı, bir zamanlar hastane kapısında saat 4'te sıraya girip iki gün ilaç kuyruğunda bekleyen sosyal demokratlar bu hastanelere karşı çıktı...

Başkan Erdoğan, "Uzaya bir Türkü yollayacağız. Artık Türkler de uzaya gitmiş olacak" dedi, ona da karşı çıktılar...

Yıllarca, "Nazım Hikmet Ran neden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değil" diye isyan ettim, Erdoğan, Nazım Hikmet'i vatandaşımız yaptı, ailesi, Nazım Hikmet'in mezarının Türkiye'ye getirilmesine karşı çıktı...

***

Yıllarca PKK'nın Türkiye'ye verdiği zararları konuştuk. Türk-Kürt, katlettiği insanları konuştuk. Şehitlerimizin ardından gözyaşı döktük...

2016'daki darbe girişiminden sonra öğrendik ki ordumuzun bir bölümü CIA tarafından ele geçirilmiş ve ordumuzun o bölümü, terör bitsin diye değil tam tersi, terör sürekli hayatımızda olsun diye davranmış.

Darbe girişiminden hemen sonra SİHA teknolojisindeki yaşadığımız gelişme, Erdoğan'ın iradesiyle Hakan Fidan'ın sergilediği kararlılık ve Türk Ordusu'nun artık hainlerinden arındırılmış yapısıyla terör örgütü karşısında büyük başarı elde ettik...

Muhalefet, SİHA'lara karşı çıktı. Kimisi 'maket' dedi, kimisi 'yargısız infaz yapıyor' diye çemkirdi...

Türk Ordusu'nun kararlı duruşundan sonra 'Ordumuzu Katarlılara sattılar' diyeni mi ararsınız, Hakan Fidan'ın tutuklanması gerektiğini söyleyenini mi!..

Bu topraklarda gelişmeye yönelik ne yapıldıysa karşı çıktılar...

Aslında medeniyete, gelişmeye, özgürlüklere karşı çıktıklarını kimsenin fark etmediğini düşünüyorlardı, ancak gerçek tam da buydu!..

Şimdilerde öğreniyoruz ki, Başkan Erdoğan, Türkiye sınırları içinde PKK bitince, yeni bir süreç başlatmış ve bu sürece MHP Lideri Devlet Bahçeli, önce Meclis'te DEM Partililerin elini sıkarak sonra da o meşhur grup toplantısındaki konuşmasıyla destek verdi.

Önce Bahçeli'nin el sıkmasına, sonra da 'süreci rahatça yürütün ve ülkemiz terörsüz günlere kavuşsun' tavrına karşı çıktılar...

Son olarak Selahattin Demirtaş hapishaneden seslendi: "Silahı olanların, silah bırakmak istemesine neden karşı çıkıyorsunuz..."

Yav gerçekten...

Bu ülkenin barışa kavuşmasına, barış istemesine, barış ortamında yaşamasına neden karşısınız?

{ "vars": { "account": "UA-99020016-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }