Yazılarımda eleştiri ya da övgü yaparken kişilerin partilerine dikkat etmem. Bir CHP'li genel başkan yardımcısı, "Siz dünyanın en iyi işini yapsanız da alkışlayacak halimiz yok" demişti, ben böyle düşünmüyorum.
Çünkü hem siyasetçi değilim ki, mensubu olduğum partinin ve/veya o partideki siyasetçinin her yaptığını övmek zorunda olayım hem de mesleğim gereği zaten 'önkabul' ile yaklaşacağım hiçbir konu olmamalı...
Yalnız, benim için çok değerli, iyi de gazeteci Ali Baş öyle değilmiş demek ki!
Oy vermediği partilerden olan siyasetçileri över ya da yererken bir strateji dahilinde yapıyormuş bu işleri ve amacı yapılanları ve fikirleri övmek/eleştirmek değil de bu siyasetçileri birbirine düşürmekmiş!
Sevgili Ali Baş geçenlerde, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt'un 'hesap verdiği' basın toplantısı hakkında kendisine sorulan sorular hakkında yazdıktan sonra, "Ancak başka mecralarda sürekli olarak CHP'li belediye başkanlarını birbirleriyle karşılaştırma, kıyaslama ve karşı karşıya getirme çabaları var.
Bunu da daha çok Kazım Kurt üzerinden yapmaya çalışıyorlar. Bir dönem Ahmet Ataç-Kazım Kurt, bir başka dönem Kazım Kurt-Yılmaz Büyükerşen ve şimdi de Kazım Kurt-Ayşe Ünlüce 'kıyası' yapılmaya çalışılıyor.
Bu karşılaştırmalarda birisi övülürken diğeri yerilir. Genel kural bu şekilde işler. Yerilenden ziyade övülenin dikkatli olması gerekiyor" diyor yazısında...
Ben hayatım boyunca "her siyasetçinin bir yoğurt yiyişi" vardır diye düşündüğüm için belediye başkanı ya da siyasetçileri karşılaştırmayı tercih etmem, ancak bir fikri tartışırken, 'şu başkan böyle düşünürken, diğeri öyle düşünüyor' diye örnek veririm ki, tartıştığım fikri daha net ortaya çıkarabileyim...
Buna rağmen, Ali Baş, isim vermese de, beni eleştirirken 'kıyas yapmanın' sakıncalarına değinseydi sadece, "eyvallah" der, cevap vermezdim...
Ancak kazın ayağı öyle değil...
***
Ali Baş yazısında beni eleştirmekten çok, Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce'yi ikaz ediyor ve aslında "AK Partililer seni övüyorsa bu bir tuzaktır, aman dikkat et" diyor...
Benzer yazılar geçmişte Ahmet Ataç'a seslenerek de yazılmıştı, ancak hiçbir zaman Yılmaz Büyükerşen bu konuda uyarılmamıştı. İlginç!..
Neyse...
Diyeceğim şudur ki, ben Ayşe Ünlüce ve Kazım Kurt'un farklı birer birey ve başkan olduklarının bilincindeyim. Bu konuda tek bir örnek vereyim ki, konuyu dağıtmayalım...
Başkan Ünlüce, AK Parti İl Başkanı Gürhan Albayrak ile birlikte Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'u ziyaret etti ve Eskişehir'in sorunlarının çözümü konusunda bir işbirliği başlattı.
Başkan Kurt ise Ünlüce'yi, "Bir partinin il başkanı ile Bakan'a gidilmez" diye eleştirdi ve aslında niyetinin "AK Partili bir bakandan hiçbir şey istenmez" olduğunu da açık etti...
Tam 20 yıldır kutuplaşma-kutuplaştırma hakkında yazılar yazan, kutuplaştırma hangi taraftan gelirse gelsin lanetleyen bir gazeteci olarak tabii ki, Ayşe Ünlüce'nin tavrını övdüm, ziyadesiyle memnun olduğumu dile getirip bunun bir 'zihniyet devrimi' olduğunu yazdım, anlattım...
Ve bu konuyu yazarken daha çok Ayşe Ünlüce ile selefi Yılmaz Büyükerşen'i karşılaştırdım, konuyu daha net anlatabilmek adına...
Ve tabii ki Eskişehir'deki insanları sürekli kutuplaştırmak isteyen, kavga çıksın diye avucunu ovuşturan Kazım Kurt'u da eleştirdim...
Ben bir fikrin arkasından koşturuyorum...
Hayatımın sonuna kadar da inandığım fikirlerimin arkasından gitmeye devam edeceğim...
Bence Ayşe Ünlüce doğruyu yapıyor ve böyle davrandığı sürece kendisini övmeyi sürdüreceğim...
Ve bence Kazım Kurt yanlış yapıyor ve böyle davrandığı sürece kendisini eleştirmeye devam edeceğim...
Ali Baş'a soruyorum: "Bu konuda Ayşe Ünlüce'nin dikkat etmesi gereken mevzu nedir?"
Başkan Ünlüce'nin dikkat etmesi gereken tek bir konu olmadığını düşünüyorum, ancak sevgili Ali Baş'ın dikkat etmesi gereken bir yer var!
Ali Baş, siyasetçilerin kendisinden rica ettiği konuları yazarken iki kez düşünmeli!..
"Ben şimdi bunları yazıyorum ancak, geçmişte eleştirdiğim bu işleri aslında ben yapmış olmayayım" diye düşünüp, sahip olduğu fikre ters gelen yazılar yazmamalı...
Kazım Kurt da insanları CHP'li-AK Parti'li diye ayırmayı bırakmalı ve insanların aynı partiden olan herkesi aynı kefeye koymasını beklememeli!
Bir AK Partili, bir CHP'linin fikrini, hizmetini, zihniyetini beğenebilir; kimsenin Ünlüce'yi, Ataç'ı beğeniyor diye Kazım Kurt'u da beğenme zorunluluğu yok!..