Konu Yenidoğan çetesinden daha da derin!

Tüm Türkiye bebeklerin canını alan katil “Yenidoğan” çetesini konuşuyor. 

Bu meselenin boyutunun sadece gördüklerimizden ibaret olmadığına eminim. 

Zira “bilimin” ve “sağlık” sektörünün içerisine küresel ölçekte hiç olmadığı kadar siyaset ve ticaret hakim olmaya başladı. 

Pandemi sürecinde cevapsız kalan sorular, üstü örtülmeye çalışan meselelerden buna aşinayız zaten.

Hala pandeminin muteber kimselerinin öve öve bitiremediği Biontech aşılarıyla alakalı dava süreçleri devam ediyor. 

Sağlık sektörünün modern dünyada ateşli silahlardan daha sinsi bir silah haline geldiğini söylesem yeridir. 

Sistemsel açıkları tartışmanın günah ilan edildiği ve toplumsal refleksin değiştiği bir ortamda Martin Luther gibi cehennemi satın alma girişimi gerekiyor. 

Biraz daha açayım…

Bugün Türkiye’deki yoğun bakım yataklarının yüzde 50’sinden fazlası özel hastanelerde. 

Özel hastanelerin de yarısından fazlası bunu SGK’dan para alabilmek için kullanıyor. 

Bu hatırlatmaları pandemi sürecinde hem Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta hem de Türk Yoğun Bakım Derneği 2. Başkanı Prof. Dr. Necmettin Ünal yapıyordu zaten. 

Farkında mısınız bilmiyorum ama Türkiye’de toplum kamu hastanelerinden ziyade özel hastanelere ilgi gösteriyor. 

Üstelik Türkiye’deki devlet hastaneleri “dünyada” parmakla gösteriliyorken toplumsal teveccühün özel hastanelerden yana olması…
Böyle bir ortamda “Tıbba ticari neşter vurmak” isteyenlerin de iştahı elbette kabaracak. 

En ufak bir rahatsızlıkta bile gidilen özel hastanelerde zırt pırt testlere sokulup paranıza göz dikilmesi bunun en net örneği değil de nedir? 

Çözüm ne mi peki? 

Özel hastane açmak için standartlar haddinden fazla yükseltilmeli. 

Bu standartları karşılamayan özel hastanelerin tamamına el konulup kamulaştırılmalı. 

Bir de terörden hüküm yemiş ırz düşmanlarını “topluma geri kazandırma” gibi hiçbir anlamı olmayan yaklaşımlarla inisiyatif alınmamalı. 

Zira Yenidoğan çetesinin başındaki doktorlardan Fırat Sarı PKK örgüt üyeliğinden hüküm yemiş bir teröristti. 

Kusura bakmayın, genelleme yapacağım. 

Terörist topluma kazandırılmaz!

Bilim ve tıp artık küresel bir silah

Bilim ve tıp modern dünyada artık siyasetin ve ticaretin de içine dahil olmasıyla birlikte dünyanın en tehlikeli sektörü haline geldi.

Pandemide Dünya Sağlık Örgütü’nün öneri ve genelgelerini uygulamak istemeyen ülke liderlerinin nasıl tehdit edildiği, buna karşı gelen Brezilya’da Bolsanaro hükümetinin sistematik olarak başına neler geldiğini açık bir şekilde gördük. 

Belarus Devlet Başkanı Lukaşenko pandemi tedbirlerini uygulamayı reddettiğinde kendisine tedbirlere uyması için rüşvet teklifi yapıldığını da ima etmişti. 

Bugün dünya genelinde kabul görmüş enstitülerin ortaya koyduğu ve ispatlamaya çalıştığı argümanların tamamının arkasında kar amacı gütmediğini ifade edip bağış yapan kurumlar var.

Bu kurumların da başında hep ilaç sektöründe bulunan firmalar ve bu firmalarla bağlantılı bürokratlar geliyor. 

Bilim üreten küresel enstitülerin bu firmaların ocağına incir ağacı dikecek bir objektiflikle bilim üreteceğini sanıyor musunuz? 

Türkiye’de yeni doğmuş bebeklere gözünü diken bir çete bunu yapabiliyorsa, dünyada kılıfına uydurularak bilimi ve tıbbı kullanarak nelerin yapılabildiğini tahayyül edebiliyor musunuz? 
 

{ "vars": { "account": "UA-99020016-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }