2 yıl önce Haziran ayında Eskişehir Emek Mahallesi Ertaş Caddesi'nde bulunan 2’nci kattaki evinin penceresinden düşerek hayatını kaybeden 36 yaşındaki Zerin Kılınç’ın sevgilisi Yılmaz S. olaydan 7 ay sonra tutuklanarak cezaevine gönderilmiş, Eskişehir 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada tutuklu sanık Yılmaz S., ‘Müebbet hapis cezası’ istemiyle yargılanmıştı. Geçtiğimiz yıl görülen duruşmada Yılmaz S. hakkında, Zerin Kılınç’ı pencereden iterek öldürdüğüne dair somut delil olmadığı belirtilerek beraat kararı verilmişti. Kararda, ‘Şüpheden sanık yararlanır’ ilkesinin gözetildiği belirtilirken Yılmaz S. hakkında ‘Kadına karşı tehdit’ suçundan 7 ay 15 gün hapis cezası verildi. Ertelenen hapis cezasıyla tutuklu sanığın tahliyesine karar verildi.
Dava İstinaf Mahkemesine taşındı
Zerin Kılınç’ın ailesi ve avukatı Ahmet Seyhan karara itiraz ederek davayı İstinaf Mahkemesine taşıdı. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinde görülen davada karar açıklandı. “Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan takdire, gerekçe ve uygulamaya göre mahkemenin kararında usule ve esasa ilişkin her hangi bir hukuka aykırılık olmadığı” ifadeleri ile mahkeme tarafından istinaf başvuruları reddedildi. Kararda şu ifadeler yer aldı;
“Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan takdire, gerekçe ve uygulamaya göre mahkemenin kararında usule ve esasa ilişkin her hangi bir hukuka aykırılık olmadığı anlaşılmakla, Cumhuriyet savcısının, katılanlar Aysun, Dede, Telli ve Zeynep vekilinin, katılan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı adına Eskişehir İl Müdürlüğü vekilinin istinaf talepleri yerinde görülmediğinden CMK'nin 280/1-a maddesinin ilk cümlesi uyarınca istinaf başvurularının esastan reddine."
“Şu an dosyayı Yargıtay'a göndererek temyiz başvurumuzu yapacağız”
Avukat Ahmet Seyhan konuyla ilgili şöyle konuştu;
“Dosyamızda önce ilk derece mahkemesi tarafından öncelikle soruşturma aşaması geçti. Soruşturma aşamasında belli başlı şaibeler vardı. Biz bunları sürekli olarak dile getirdik. Dile getirdikten sonra 6 ay sonra hatta 7 ay sonra şüphelinin tutuklanması gerçekleşti. Aile tarafından daha önce söylediğimiz gibi tek cinayet şüphelisi vardı ve o cinayet şüphelisi olay günü gözaltına alınmadı. Ertesi gün ifadeye çağrıldı. Olaydan sonra yine şüpheli eve giriş çıkış yaptı ve çantasıyla beraber evden çıkış yaptı. Kamera görüntülerini savcılığa sunduk. Buna rağmen usulsüzlükler devam etti ama sonrası tutuklandı ve davası açıldı. Hızlı bir yargılamayla üç ay içerisinde, tek sanık bir cinayet olduğu ortada olmasına rağmen tek sanık beraat etti. Ve öldürme tehditleri yüzünden de ceza aldı ama cezası da 5 sene ertelendi. Böyle bir dosyaydı aslında konu. Biz buna istinaf ettik. Hem Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı hem aile vekili olarak biz hem de Aile Bakanlığı, dosyayı istinaf mahkemesine itirazda bulundu. Gerekçesini anayasal hakkımızı aslında istiyoruz. Anayasa gereği kadar bir haktır. Gerekçe sunmak zorunda. Neden reddetti? Dosyada şüpheli lehine bir rapor mu vardı da reddetti? Şüpheli aleyhine olan uzman görüş o raporun neden dikkate alınmadı? Neden yokmuş gibi bu davranıldı. O raporda doğrudan maktulün eve yönelik olarak arkası arkaya düşük şekilde ve kameraya ayakları gelecek şekilde olduğu, bu düşme olmadığı, bunun bir itilme olduğu belirtilmesine rağmen bunun niye dikkate almadınız, neresini yerinde görmediğiniz kısımları biz hukuken merak ediyoruz. Şimdi İstinaf Mahkemesi esastan reddiyle şu an dosyayı temyiz aşamasına götürüyoruz. Yani dosyayı Yargıtay'a taşıyacağız. Eskişehir'deki yerel mahkeme sanık lehine bir beraat kararı vermiştir. Biz bunu istinaf ettik. İstinaf başvurumuz reddedilerek bu beraat kararı onanmış oldu şu an İstinaf Mahkemesi tarafından. Biz de hukuk mücadele bırakmayacağız, devam edeceğiz. Şu an dosyada Yargıtay'a göndererek temyiz başvurumuzu yapacağız.”
“Hüsrana uğradık, 2 yıldır ağlıyorum”
Zerin Kılınç’ın annesi Telli Özokçu ise karar hakkında, “Benim yavrum öyle biri değildi. En ufak bir ümidimiz vardı, istinada, karara tepkiliyiz. Hüsrana uğradık, 2 yıldır ağlıyorum. Benim yavrum bunu yapacak birisi değildi, bir de yavrusu vardı. Bütün yetkililere sesleniyorum, sesimi duysunlar. Ben bir anneyim, 2 yıldır ağlıyorum. Dosyamıza el atılsın, araştırılsın, katiller dışarıda gezmesin. Başka anneler ağlamasın. Öyle bir şeyi kesinlikle yapmazdı yavrusuna çok düşkündü. O şahıs, benim yavrumu hayattan kopardı. Benim anne hislerim kuvvetli, o yaptı. Mücadelemiz devam edecek inşallah, biz sonuna kadar arkasındayız. Benim yavrumun kanı yerde kalmasın” dedi.
“Biz 2 yıldır hukuk mücadelesi veriyoruz”
Zerin Kılınç’ın kardeşi Aysun Kılınç ise “Biz 2 yıldır hukuk mücadelesi veriyoruz ve bir umut olarak istinaf mahkemesinin sonucunu bekledik ama gördük ki karar yine aynı şekilde işledi. Neye göre reddedildi bunu bilmiyoruz. Adalete güvenmek istiyoruz çünkü benim ablam intihar edebilecek bir insan değildi, ablamın evladı var. Ayrıca, intihar edecek bir insan olay günü işyerinden izin alıp tatile gitmek istemez. Psikolojisi bozuk ya da meyilli bir insan değildi. Biz hukuk mücadelemizi devam ettireceğiz, yılmadık. Hukuka aykırı bir karar çıktı, tüm yetkililer bunu görsün ve duysun. Tekrar incelensin, biz her şekilde elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Adalete güvenmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.