Gün, bugündür. Dün, geçti. Olan olmuş, biten bitmiştir. Dünü geri getirmek ne mümkün! Yarın ne olup olmayacağını kim bilebilir ki? İnsan içinde bulunduğu günü hakkı, hukukunca yaşadıkça başarı elde eder. Varlıklar âleminin en üstünü insandır. İnsan şerefle, izzetle, iffetle ve onurla yaşadıkça üstün insan olur. Aksi kayıptır. O nedenle iş, eş ve devlet insanın olmazsa olmazıdır. İşi, eşi ve devleti olmayan güvende olmaz! Hayat, hayaller ve gerçeklerle doludur. İnsan hayallerini hayata geçirdiği nispette başarılıdır. Gayrısı kuruntu... İnsan yaşadıkça hayatın sevinçli ya da hüzünlü gerçekleriyle yüzleşir, durur.
Hayatın gerçeklerini umursamayan başarılı olamaz. Hayaller, hayatın fizibilite raporlarıdır. Hayallerin gerçekleşmesi kafada olgunlaştığı kadardır. Gerisi boştur, boş... Boş hayallerden kurtulmak cehalet, gaflet, bağnazlık, önyargı ve şarlatanlığı yenmekle olur. İnsan, gelişen her şartta kendini yenilemek zorunda... Hayat, insan için bir bayrak yarışı. Kim istemez, bu bayrak yarışını kazanmayı... Gaye huzurlu, varlıklı ve güvende bahtiyar olmak değil mi? Bahtiyar insan iyi bir işi, iyi bir bineği, ihtiyaca yetecek evi ve iyi de bir eşi olandır. İnsan bu kazanım ya da kayıplarıyla sevinç veya hüzün yaşar. Legal, her iş iyidir. İşin iyisi, kötüsü olmaz. İşin iyisi ya da kötüsü olunur. O da insanın kendi becerisine bağlıdır.
Çocukluğumuzda şehre uzak kırsaldaki çocukların istikbal hayalleri şehirli çocuklara göre daha kısır, daha kısıtlı idi. Mukayese kıt olunca düşünceler de kısır ve kısıtlı oluyor… İlkokula gittiğim yıllarda hayallerim iki farklı meslek üzerine canlanırdı. Hayvancılık yapacaksam iyi köpeklerim, rençberlik yapacaksam da iyi atlarım olmalı. Onların namı yedi düvelde anılmalı, derdim. Öğrenmemek, insan için büyük handikap. Bağnazlık ve şarlatanlık ise insanın kendisine ihanetidir. Annem, babam okuryazar değillerdi ama arif, akil ve izan sahibi özgüvenli, iyi niyetli, yardım sever, cesur, hakkaniyetli insanlardı.
İlkokul yılları geleceğe matuf bizleri yönlendiren olmadı. İlkokulu bitireceğim 1965 yılı Eylül’ünde rahmetli babamla yakacak meşe odunu satmak için at arabamızla Afyonkarahisar’a gittiğimde hayata bakışım, geleceğe yönelik düşüncelerim değişti. Hayatımı şehir merkezinde idameye karar verdim. Dönüşte aileme, ben şehre gidip esnaf olacağım dediğimde annem ve babamda oluşan sukut hâli iki yılı aşkın sürdü. 1967’nin Kasım’ında babam Kur’an Kursunda okutmak üzere beni ilçemiz Seyitgazi’ye götürüp Müftülüğe teslim etti. Seyitgazi’de okurken ülkemizde ortaokul, lise gibi muhtelif okulların olduğunu öğrendim. Ama yaş itibariyle parasız yatılı okullara müracaat hakkını yitirmem benim için büyük kayıptı. Bir de erken yaşta sigaraya başlamak pek çok zararıyla hayatıma ivme kazandırmakta takoz oldu.
1969-70 Eğitim, öğretim yılında Eskişehir İmam Hatip Okuluna kayıt oldum. Bazen çay ocağında çalışıyor, bazen de ballı, ballı satıyordum. Çalışan bulur ballar balını... Çalışmayan da başkasının malını sayar, durur. Babam, ortaokuldan sonra okutamayacağını söyledi. Ortaokul üçüncü sınıfta itibaren inşaatlarda amelelikle okul hayatımı sürdürmeye çalıştım. Ne hazin ki, tahsil hiç bir zaman birincil önceliğim olmadı. Memuriyet öncesi birkaç işte çalıştım. O yıllarda işin, eşin ve devletin önemini anladım. Hem okudum, hem memurluk yaptım. Memuriyete başladığımda sistemli ve ilkeli çalışmayı öğrendim.
Her işte, herkesin rakibi olabilir. Rekabet koşullarını haksız rekabete dönüştürmeden verilen çaba muteberdir. “El elden üstündür. El mi yaman, bey mi yaman” atasözlerini kulak ardı etmeden verilen mücadele erdemli insan hüneridir. Marifet, rakiplere husumet beslemek değil hakkaniyet ölçüsünde mücadele etmektir. Eden her ne ederse kendine eder, derler ya! İnsanın kendisine yazık etmekten daha vahim durumu ne olabilir? Eskiler: “Çalış, çalış senin de olur. Yeter ki, haset etme!” derlerdi. Hasetlik başta haset edenin kendisine züldür. Haset insan kıskandığı kişiye haset eder. İş ahlakına münhasır söylenen şu söz: “İnsanın kendi harmanını tırmalaması, el yüzü tırmalamaktan iyidir.” aklı erenlere iyi bir derstir. İşine, eşine, devletine sahip çıkan herkese selam olsun!
Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!