Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan bir süredir ABD’de temaslarını sürdürüyor. Karahan burada Anadolu Ajansı’na Türkiye’deki enflasyonist ortam ve dezenflasyon süreciyle ilgili açıklamalar yaptı. Fatih Karahan "Yüzde 24 olan yıl sonu enflasyon hedefimize ulaşmak için ne gerekiyorsa yapacağız" dedi. Zaman zaman çeşitli kesimlerden “Merkez Bankası’nın görevi enflasyonla mücadele etmek değil” söylemi gelse de Karahan’ın bu söylemleri önemli. Hükümetin Para politikalarıyla paralel hareket eden bir Merkez Bankası var. Geçmişte bunun tersi örnekleri de görmüştük. Şimdi en çok merak edilen konu, elbette bankanın politika faiz kararı. Fatih Karahan burada bir “auto pilot” şeklinde gitmeyeceklerini daha önce de söylemişti. Açıklamalardan Merkez Bankası’nın tamamen enflasyonu düşürmeye odaklandığını görüyoruz. Türkiye’de enflasyon yüzde 40’ın altında seyrediyor. Bu da aslında talebin hala yüksek seyrettiğinin bir göstergesi. Fatih Karahan ABD’de yaptığı açıklamada, yüksek talebin enflasyonla mücadeleyi etkilememesi için ne gerekiyorsa yapacaklarının altını çiziyor. Karahan’ın "Talep koşullarının dezenflasyon sürecini bozmasına izin vermeyeceğiz." açıklaması da buna dayanıyor. Gelecek günlerde talep kısmak için yeni adımlar atılacak şimdiden belli olmuş oldu. Bunlar neler olabilir? Reel sektörün, üreticinin, esnafın beklentileri var. Kredi kartı taksit sayıların artırılması, tüketici ve ticari kredi faizlerinin düşürülmesi, krediye erişimin kolaylaştırılması gibi. Son kredi kullanım rakamlarına baktığımızda talibi körükleyecek şekilde hala yüksek olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla yüksek talep kaynaklı enflasyon artışına da izin verilmeyeceğine göre, reel piyasa biraz daha beklemeye devam edecek. Ancak son gelen sanayi üretim rakamları, İSO imalat PMI verileri çarkların yavaşladığını gösteriyor. Bunun da işsizlik rakamlarına olumsuz bir etkisi olabilir. Gerek kamu, gerekse özel sektörün verdiği ücretlerde de önemli bir artış olmaması, gelecek dönemde dezenflasyon sürecinin istenilen seviyede devam edeceğine işaret ediyor.
2021 yılının aralık ayının son günlerinde Türkiye bir kur şoku yaşamıştı. Hiç beklenmedik bir şekilde dolar kuru 18 liraya kadar yükseldi. Doların 22 lira seviyelerine kadar yükselmesi beklenirken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 20 Aralık’taki kabine toplantısının ardından bir dizi ekonomik tedbir açıklamıştı. Bunlardan birisi de KKM dediğimiz kur korumalı mevduat sistemiydi. Cumhurbaşkanı yatırımcıların dolara yönelmesini önlemek için, TL mevduat hesaplarının getirisinin döviz getirisi altında kalması durumunda aradaki farkın yurttaşlara ödeneceğini söylemişti. Böylece KKM sitemi gündemimize girmiş oldu. Bu açıklamanın hemen ardından aynı gece kur 12 lira seviyelerine kadar çekildi. KKM hesapları da ilerleyen zaman içinde 3 trilyon 410 milyar TL’ye yükseldi. Bu da ekonomide ciddi bir yük haline geldi. 2023 yılının ikinci çeyreğinde KKM hesapları TCMB’ye devredildi. Bu devirden sonra Merkez yeni düzenlemeleriyle KKM hesapları en son 825 milyar liraya kadar geriledi. 2025 yılı sonunda KKM tamamen hayatımızdan çıkacak. Fatih Karahan, bireysel KKM hesaplarından Türk lirasına geçişin, dövize geçişe göre daha yüksek olduğunu açıkladı. Bireysellerin KKM hesaplarından çıkıp döviz yerine TL mevduata yönelmesi döviz kuruna etkisi gözlenmiyor. Peki tüzel KKM hesapları? Bu konuda da önümüzdeki günlerde yeni önlemler gelecek kanımca.