Evet, Suriye’de yaşanılan süreç belirsizliğini hala koruyor.
Bölgenin istikrarsızlaştırılması ve ülkelerin vesayet savaşını yürüttüğü Suriye’de ABD ve Rus hegemonyası kırılmış vaziyette.
Ülkelerin “terör örgütü” listesinde yer alan HTŞ artık Suriye’nin resmi iktidarı ve AB ülkeleri “terörist” olarak görülen bu örgütle resmi temaslar kurma peşine düştü.
Kimilerine göre bir terör oluşumunun ülkeye istikrarı getirmesi bir yana dursun, HTŞ ile birlikte Türkiye’nin sınırları da tehlike altına girecek ve Büyük İsrail kurulacaktı sözde.
Fakat, Colani’nin ve HTŞ’nin açıklamalarına bakarsak Türkiye’ye çok ciddi bir değer atfediliyor.
Türkiye’nin özellikle Suriyeli sığınmacılara açtığı kapı ve bölgenin refahı için verdiği mücadeleyi HTŞ unutmayacağını ifade ediyor.
Diğer yandan da Türkiye’nin bölgenin kalkınmasında en önemli paya sahip olacağı da ifade ediliyor.
Nitekim, tüm AB ülkeleri Suriye’de HTŞ ile görüşmek için sıraya girmişken, Türkiye çok rahat ve çok profesyonel davrandı.
Hatta baksanıza, HTŞ ile birlikte İsrail’e alan açılacağını yazan camia, Esad’ın kaçarken İsrail ile iş birliği yaptığı gerçeğini nereye konumlandıracaklar bilmiyorum.
Rus Haber Ajansı TASS’tan yapılan habere göre Esad kaçarken İsrail tarafından uçağının vurulmaması için Suriye’deki silah depolarının koordinatlarını İsrail’e vermiş.
Ne tesadüftür ki Esad kaçar kaçmaz İsrail nokta atışı saldırılarla Suriye’nin neredeyse tüm askeri altyapısını yok etti.
Kısacası, bölgede muhaliflerin hareketleri ile Büyük İsrail tedirginliği yaşayanlar, Halep Kalesi’ne Türk Bayrağı asılırken, “çok da gaza gelmeyin tuzağa düşüyorsunuz” derken, temas kurmak istedikleri Esad’ın İsrail ile nasıl içli dışı olduğu apaçık ortada.
Bölgede istikrar, refah ve huzur mücadelesinin verileceğini vadeden HTŞ, Suriye’yi peşkeş çekmek yerine, bütüncül bir yapının inşa edilmesini istiyor.
Bölgedeki silahlı grupların tamamen dağılması ve dünyaya yayılmış Suriyeli sığınmacıların geri dönüp, inşa sürecine katılmalarını istiyor.
Şayet eğer Suriye’de bir istikrar ve huzur oluşursa, birlik ve beraberlik duygusu tam anlamıyla devletin bürokrasisine de yansırsa…
Bu hiç ama hiç İsrail’in ve ABD’nin işine yaramayacaktır.
Bir diğer taraftan da tüm dünya Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dış politikadaki aklını takdir ederken bizimkilerin hala “sarık, sakal, cübbe” edebiyatıyla analiz yapıp bölgeyi değerlendiriyor olması da ayrı bir skandal tabii.