ESKİŞEHİR

Dolu dolu siyasetle geçen uzun bir ömür 2

Eskişehir’in deneyimli siyasetçilerinden Ahmet Vural ile yaptığımız söyleşinin 2. Bölümüyle sizlerleyiz. Bu bölümde Vural’ın daha çok siyasi hayatını bulacaksınız.

İYİ Kİ MİLLETVEKİLİ OLMAMIŞIM

Ben il başkanı olunca milletvekilleriyle il başkanları zaman içinde insanlar onların birbirine laf götürüyorlar, laf taşıyorlar, Süleyman beyle aramız açıldı bizim. Sonraki seçimde Süleyman bey kendisi aday olmadı Namık Kemal Zeybek beyi aday olarak teklif etti. Namık Kemal Zeybek Eskişehir’de birinci sıra adayı oldu. Ama Parti barajı aşamadı, Zeybek de zaten düşük bir oy aldı. 
Sonrasında gelişen olaylar nedeniyle benim milletvekili olma şansım azaldı. Düğmeyi Süleyman Sazak ile yanlış iliklemişiz. Sonradan düşündüğümde iyi ki de milletvekili olmamış diyorum. Hayırlısı belki de böyle oldu. 

ESKİŞEHİR SİYASETİ

Ben  siyasi hayatımda, rakip partilerle hep iyi ilişkiler içinde oldum. Hep saygı gördüm, il başkanları bir araya geldiğimizde bana özellikle sanki çok büyük parti başkanıymışım gibi muamele ederlerdi. Çünkü bin siyasette de, özel hayatımda da hep olumlu yaklaşmışım. Çözüm odaklı yaklaşırım olaylara, sorun çıkartmayan, sorun çözmeye çalışan bir yapım ve karakterim vardır. O nedenle ben hep uyumlu, yapıcı bir siyaset yaptım. Yılmaz Büyükerşen Belediye Başkanı oldu, onunla da yakın ilişkilerimiz oldu, dost oldum. Bana çok güvendi, bundan önceki Belediye seçimlerinde zorla beni Belediye Meclis Üyesi yaptı. 

TREN YOLUNUN YER ALTINA ALINMASI FİKRİ

Hiç unutmuyorum, ben il başkanıyken Oktay Vural Ulaştırma Bakanıydı. Eskişehir’de bir lokomotif teslimi töreni için Eskişehir’e geldi, onun geldiğinde (çok önemli bu anlatacağım) programa Belediyeyi ziyareti yazmamışız, unutulmuş. Vilayet, il başkanlığı demişiz. Hoca (Yılmaz Büyükerşen) telefon etti, “Belediyeye gelmesini istiyorum, ona bir sunum yapacağım” dedi. Bunun üzerine ben programı değiştirdim, Oktay bey ile Belediyeye gittik. Zamanımız kısa dedim, hemen bizi toplantı salonuna aldı, sinema perdesi gibi bir şey yapmış, hemen sunuma geçti. Eskişehir’in tren yolunun Sakarya, Bağlar Muttalıp caddelerindeki geçitlerinde büyük tıkanıklık olurdu, trenlerin geçişinde ya da manevra yaptıklarında 15-20 dakika yol tıkalı kalırdı, trafik uzardı, halk beklerdi. Trafik keşmekeşini gösterdi. Tren yolunun yer altına alınmış halini de gösterdi. Oraya ağaçlar, büfeler, çimenler yapmış. )Şimdiki halini Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü yaptı, eğer hocanın yaptığı gibi olsaydı çok daha güzel olurdu. Orası şu anda layıkıyla değerlendirilmiyor.)
Devlet Demiryolları Genel Müdürü Vedat Bilgin de yanındaydı. Talimat verdi, döner dönmez Bakanlıkta bu konuyu araştıralım, gerçekleştirelim diye. Projeyi çok beğendi ve talimat verdi. Ben bunu duyunca İl Başkanıyım da. Ankara’ya her gidişimde, Ulaştırma Bakanlığına gidiyorum, konuyu takip ediyorum. Bizim projemiz ne oldu diye, proje yapıldı, tam gerçekleşme safhasına geldi, hatta proje için olmaz bu çok pahalı dediler, Oktay Vural kızdı, “Bu bürokratlar iş çıkacak diye uzatırlar” dedi, ısrar etti, projeyi bitirtti. Ama kısa süre sonra hükümet düştü.
Bülent Ecevit Başbakandı. Devlet bey erken seçim istedi düştü. Ama o proje Bakanlıkta kaldı. 
Sonradan Kemal Unakıtan bakan olunca o projeyi aldı ve uyguladı. Tren yolunun yer altına alınması olayının fikir babası Yılmaz Büyükerşen’dir.
Bu garibanın da (kendisini kast ediyor) çorbada tuzu vardır.
Eskişehir’de siyaset başka vilayetlere baktığınız zaman daha olumlu, daha verimli geçiyor. Ancak bir şehirden bakan olmadığı zaman mesela Eskişehir’den bir bakan çıkarılmadığı zaman Eskişehir’e hizmet, belediyenin de muhalefette olması nedeniyle aksıyor. Eskişehir’de siyasiler olgun arkadaşlardır, aklı başında arkadaşlardır. Eskişehir’de siyasetin demokrasinin kurallarına göre işlediğini söyleyebilirim.

MHP’LİLER KAMU YÖNETİMİNDE ETKİLİ OLDU

Bunun sebebi Alparslan Türkeş’in attığı temeldir. Türkeş, üniversitelerde okumuş kesimlerin aklına hitap etti. Kominizmin karşısına fikirle çıktı. 9 Işık.
Onlar işçi sınıfı dedi. Türkeş, sosyal bilim dedi. Onlar, sosyal adalet dedi o, ulusal yönetmeli dedi. Her konuda Türkiye’nin gelişmesi, kalkınmasıyla ilgi bir fikri oldu. Okumuş kesim ile yakından ilgilendi ve okumuş kesimin güvenini kazandı. Dolayısıyla sağ partiler iktidara geldiği zaman kadro kurmak için ülkücülere ihtiyaç hissetti. O nedenle onların zamanında ağırlıkları hissedildi. Ak Parti zamanında ise Meclis’te çoğunluğu kaybettikten sonra Erdoğan, Devlet Bahçeli ile bir yakınlık kurdu. Kemal Kılıçdaroğlu, Devlet Bahçeli’ye Başbakanlık teklif etti, “Gel Başbakan sen ol, senin etrafında birleşelim” dedi. Kabul etmedi. MHP’ye devlet yönetiminde etkili olması dışında, fiilen bu işi teslim edelim teklifi yapıldı. 

OLAĞANÜSTÜ GENEL KURUL SÜRECİ

Gelişen süreçte 650 üst kurul delege gittik noterde beyan verdik ve olağanüstü genel kurul toplanmasını sağladık. Ankara’da Büyük Anadolu Otel’de toplandı genel kurul. MHP’nin tüzüğünde olağanüstü genel kurulda Genel Başkan seçilmez maddesi var. O toplantı olağanüstü genel kurul olduğu için orada ben de bulumdum tüzükteki o maddeyi değiştirdik. Tüzük değişikliği olunca ilan edilmesi lazım. Genel Kurul 1 ay sonraya ertelendi, tüzük ilan edilecek ikinci genel kurulda Genel Başkan seçilecek. Fakat,  o arada Devlet bey, Erdoğan’ın desteğiyle bir çok mahkemeden ihtiyati tedbir kararı aldılar. Genel kurula tedbiren yapılamaz diye karar çıktı duruşmaları da iki sene sonraya koydular. Böyle olunca genel kurulu yapamadık, yapamayınca ne kadar parti içinde sağduyu insanlar varsa istifa ettiler ve adayların arasında Meral Akşener’in genel başkan olması istendi, Genel Başkan oldu İYİ Parti kuruldu. Ben de İYİ Partideydim, üst kurul delegesiydim.
Mahkeme kararıyla Devlet beyin MHP’de genel başkan olması garanti altına alındıktan sonra Devlet bey Erdoğan ile işbirliğine başladı. O günden bu yana en büyük destekçisi oldu.
Ben İYİ Parti üyesiydim ama Yılmaz Büyükerşen’ın ısrarıyla  2018’deki Belediye seçimlerinde Belediye Meclis üyesi adayı oldum. Zaten o dönemde İYİ Parti ile ittifak yapılmıştı. Hocanın teklifinden sonra o zamanın İYİ Parti il başkanı ve milletvekiliyle görüştüm, biz zaten beraberiz destekleyeceğiz ol dediler. Odunpazarı dışında Eskişehir’de iş birliği yapıldı. Ben Tepebaşı’ndan aday oldum. Aday olunca İYİ Parti’den ayrılıp, CHP’ye geçmek durumunda kaldım. Hocanın ısrarıyla aday olunca Meclis Üyesi de seçildikten sonra ayrılmadım.

SELAMİ VARDAR İLE DOSTLUK

Tanımaktan gurur duyduğum iki insanı size söylemiştim. Bunlardan biri Gün Sazak, diğeri Selami Vardar’dır.
Selami Vardar ben lise öğrencisiyken Eskişehir’de hesap uzmanıydı. Lisede develimdi. Vatansever, iyi yetişmiş bir aydındı. Gün Sazak da Selami Vardar da kendini çok iyi yetirtirmiş insanlar.
Selami Vardar babalarımız arasındaki dostluk nedeniyle, babama da hürmet eden bir insandı. Mihalıççık’a geldiği zaman babamın yanına uğrardı. Babam da onun ofisine giderdi, ziyaret ederdi. Babam onları akrabası gibi görürde, biz de öyle gördük. Yalnız Selami abiyle aramızda bir dönem bir soğukluk oldu. Benim Mihalıççık’ta MHP İlçe başkanı olduğumu duyunca çok sinirlenmiş. Hangi akılla gitmiş de olmuş diye kızmış. Bana bir şey demedi. Bir gün geldi “otur bakalım” dedi. “Sen hangi akılla gittin MHP’ye girdin” dedi. Anlattım, başladı bana MHP ile ilgili, 9 Işık ile ilgili sorular sordu. 
Sonra bana dönerek “Ahmet, ben onun bunun lafıyla girdin zannettim, inanarak girmişsin, benim böyle adamlara saygım vardır” dedi. Ondan sonra eskisi gibi abi-kerdeş muhabbetimiz devam etti.
Selami abi, hep bu MHP’yi merak ederdi, neyin nesi diye sorardı, benden bilgiler alırdı. MHP’li olmama rağmen Selami abinin arkasında durduğum da oldu, oy da verdim. Selami abinin Eskişehir’e çok büyük hizmetleri olduğunu biliyorum, gözümle de gördüm. Selami abinin bir yurt dışına, Londra’ya, Paris’e gitmesini, dünyanın büyük şehirlerini görmesini isterdim. Ama gitmedi, onda uçak korkusu vardı bu nedenle gitmedi oralarda. İkinci Belediye Başkanı olarak seçildiğinde Mihalıççıklılar olarak bir heyet halinde hayırlı olsuna geldik. Ben parmak kaldırdım.
Sayın Başkanım dedim “Eskişehirli bir vatandaş olarak, size oy veren bir seçmeniniz olarak sizden bir dileğim var” dedim.
Nedir diye sordu.
“İlk fırsatta dünyanın büyük şehirlerine, yanınıza bir ekip alarak gitmenizi ve Belediyecilik ile ilgili konularda araştırmalar yapmanızı istiyorum, eğer bunu yaparsanız, Eskişehir’e daha büyük hizmetler yapacağınıza inanıyorum” deyince bir kahkaha attı ve hemen lafı değiştirdi.
Uçak korkusu nedeniyle büyük şehirlere gitmedi ama karayoluyla gidilebilecek bazı ülkelere gitti. 

ESKİŞEHİR DEYİNCE

Eskişehir deyince aklıma gelen biri-iki şeyi söyleyeyim.
Eskişehir’de bir grup var. Ahbaplar Grubu diye.
Ahbaplar Grubu son derece faal, Eskişehir’in ve Türkiye’nin sorunlarıyla çok yakından ilgilenen çok aktif, enerjik bir grup. O grup Eskişehir’in sorunlarıyla ilgili, Türkiye’nin sorunlarıyla ilgili yemekli toplantılar yapıyor. Konusunda uzman olanları çağırıyor, oralarda çok verimli toplantılar yapıyor. Ahbaplar Grubunun Eskişehir’e faydalı bir grup olduğunu görüyorum.
Eskişehir’in CHP’li belediyeleri iyi çalışıyor. Eskişehir benim çocukluğumda, lise yıllarımda Eskişehir’de avukatlığa başladığımda, 1980’li, hatta 1990’lı yıllarda iki-üç oteli vardı. Başka otel yoktu. Hiç kimsenin otel yatırımını düşünmediği, yerli turistin asla uğramadığı bir şehirdi.
Doğruya doğru Eskişehir’e Yılmaz Büyükerşen’in sihirli eli dokunduktan sonra Eskişehir’de hiç 5 yıldızlı otel yokken şimdi çok sayıda 5 yıldızlı oteli var ve hepsi de dolu. Eskişehir çok canlı bir şehir oldu. Üniversitelerin kuruluşu çok etkili oldu ama asıl etkiyi Yılmaz Büyükerşen’in Belediye Başkanlığı yaptığı dönem olarak görüyorum. 
Eskişehir bugün nereye gidersek gidelim çok beğenilen, bir şehir. Bir çok insan Eskişehir’de yaşayanlara gıpta ediyor. Eskişehirli olmaktan, burada yaşamaktan büyük mutluluk duyuyorum.
Eskişehir’de diğer şehirlerde yaşanan olumsuz gelişmeler yok, mesela bir grup arkadaşım geziye gittiler, doğuda bir akşam yemeğinde bir bira içecek yer bulamamışlar. Sosyal yapı, özellikle kadınların hayatı hızla değişiyor, doğuda ilkokula giden kız çocukların sayısında yüzde 5, ortaokula gidenlerin sayısında yüzde 15’e yakın bir azalma olduğunu çok ciddi araştırmacıların yazılarında okuyorum, Ama Eskişehir’de kız çocukları okuyor. Dolayısıyla Eskişehir çağdaş yaşamı benimsemiş, aklın yolunda ilerleyen, modern eğitimde taviz vermeyen, aklı başında milletini seven, milliyetçi insanların mutlu olduğu bir şehir. Türkiye’ye 10 milyon Arap getirildi, hızla Araplaştırılmaya çalışılıyor, ama biz Eskişehir’de başka şehirlere göre daha modern, çağdaş bir şehir olma hüvviyetini devam ettiriyor.
 

  

{ "vars": { "account": "UA-99020016-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }