Devlet son vesayet kalıntılarını süpürüyor…

Geçen yüzyılın başında vahşi sömürgeci batılı güçler Türk Devletini de parçalayıp bölüşmek üzerinde ittifak etmişlerdi…

Bugün daeş, pkk, ypg gibi terör örgütlerini vekil( proxy) olarak kullandıkları gibi o zaman Yunanlıları, Ermenileri bu işe memur etmişlerdi…

Kadim Türk Devketi bu büyük yokedilme planlarını altüst edip varolma mücadelesini kazandı…

Sevr’den Lozan’a çevirdik…

O gün için ancak bu kadarı mümkün idi…

Ancak batı Türk Devletine içerdeki yandaşlarının da büyük gayreti ile bir takım vesayet prangaları taktı…

Bürokrasi…

Ordu…

Akademi…

Sermaye…

Yargı…

Beş büyük vesayet odağı idi…

İlk önce darbecileri yargılayıp mahkum ederek askeri vesayeti tırpanladı devlet…

15 Temmuz kalkışması sonrası yargı ve bürokrasinin vesayeti epeyce hırpalandı…

Akademik vesayetin son kalıntıları boğazda rüzgara karşı kazık gibi dikilerek soyunu devam ettirme çabasında…

Son olarak TÜSİAD Başkanı ve YIK Başkanı’nın yaptığı hadsiz ve densiz açıklamalar ve sonrasında Devletin onlara dokunması…

Ve en sonunda sermaye ve elitokrasi vesayeti adına yine kibirden burnunun ucunu görmeyen bir büyük holding CEO’su hakkında gözaltı ve soruşturma…

Kendilerini ayrıcalıklı ve dokunulmaz zanneden…

Devlete ayar verebileceğini zanneden herkese Devlet gerekeni öğretti ve hadlerini bildirdi…

Mesajı alan holdingin sahibi aynı gün malum kibir abidesinin istifasını alarak Devlete mesajı aldığını bildirdi…

Ve aşağıdaki açıklamayı yayınlayarak bu ülkede Devletin ve Milletin karşısında durarak var olamayacağını itiraf etti…

Açıklamada "Zorlu Holding CEO'su Cem Köksal ve Grup şirketlerimizden Vestel CEO'su Ergün Güler arasındaki yönetim ilkelerine ilişkin şirket içi bir tartışmanın kamuoyuna yansıması sonucunda oluşan hassasiyeti paylaşıyor; kamuoyunu doğru bilgilendirmek ve grubumuzun konuya ilişkin duruşunu açıklamak amacıyla aşağıdaki bilgileri iletmek istiyoruz. Gerçekleşen bu durum sonrası Zorlu Holding CEO'su Cem Köksal'ın 1 Mart 2025 tarihi itibarıyla görevinden istifa ettiğini bildiririz. Zorlu Holding'in 1953 yılından bu yana aile değerleri ve iş ahlakına sahip, ülkemizin milli ve manevi değerleriyle bütünleşen bir kurum olduğu kamuoyunun da malumudur. Grubumuzun, hissedarlarımızın ve tüm yönetim kadrolarımızın her zaman toplumsal konularla ne denli iç içe ve sorumluluk sahibi bir davranış içerisinde olduğu bilinmektedir. Zorlu Grubu olarak yaşanan bu gelişmelerden dolayı tüm paydaşlarımıza ve kamuoyuna üzüntülerimizi bildiririz" ifadelerine yer verildi…

Devlet uyumaz…

Devlet her daim dinç, çelik, çevik ve 18 yaşındadır…

Bazen yarına bıraksa da asla yanına bırakmaz…

Bilmeyenler de sırayla öğreniyor…

AZ DA SAĞLIK…

WHO, FDA, CDC ve benzeri sağlık zararlısı kurumların da PKK gibi artık kendini lağvetmesinin vakti zamanı gelmiştir.

Bilim yeniden tanımlanmalı, finans kaynakları sıkı denetim altına alınmalıdır…

ESKİLERDEN…

Refik Halit Karay‘ ın Üç Nesil, Üç Hayat isimli kitabında Abdülhamit, Abdülaziz ve Cumhuriyet dönemlerinde sosyal hayatı farklı yönleriyle anlatıyor.

Aşağıda okuyacağınız kısım Cumhuriyet Dönemi’nin ilk senelerinde Tedavi’ yi anlatıyor; günümüzden 100 sene öncesini.

*

“Birader, hastalığımın ne olduğu hâlâ keşfedilemedi. Kaçıncı idrar ve kan tahlili, kaçıncı röntgen muayenesi, kaçıncı tansiyon ölçüsü, kaçıncı masaj, kaçıncı Yalova seferi!

Doktorun biri “İlle ameliyat… Safra kesemde taş var!” diyor; bir başkası “Karaciğerde iltihap”, öbürü “Hiçbiri değil, kalın bağırsakta bir çıban!…

Bazıları da gülümsüyorlar: “Miden gaz yapıyor, işte o kadar!”

Hekime, ilâca, tahlile, hastahaneye, kaplıcaya, hulasa tedaviye verdiğim para ile Taksim’ de apartıman, Suadiye’ de villâ kurardım.

Bari derdim, illetim anlaşılsa!

Bakalım, yeni bir enjeksiyon iğneleri çıkmış; ilk tecrübeyi bende yapacaklar.

Şimdiye kadar vücudümde iğne girmemiş bir can damarım kalmamıştı; belki de bunlardan birini oraya sokarlar, “gık” demeden mortayı çeker kurtulurum!”

{ "vars": { "account": "UA-99020016-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }