Eskişehir Kent Konseyi’nin yeni Başkanı Ahmet Kapanoğlu ile yürütme kurulu üyeleri Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce’den sonra hafta başında Tepebaşı ve Odunpazarı Belediye Başkanlarını ziyaret etti.
Benim de Yürütme Kurulu’nda bulunduğum Eskişehir Kent Konseyi, yaptığı genel kurulundan sonra hem yeni yürütme kurulunu başkanlara tanıtmak hem de 31 Mart seçimlerinde Büyükşehir’de göreve yeni seçilen, Odunpazarı ve Tepebaşı’nda görevlerine yeniden seçilen başkanlara hayırlı olsun amaçlı ziyaret programı gerçekleştirdi.
***
Eskişehir Kent Konseyi’nin başkanı değişirken, yürütme kurulunun da büyük bir bölümü yenilendi.
Kent Konseylerinin kentler için önemi biliniyor.
Eskişehir Kent Konseyi de bu bilinçle çalışmalarını sürdürürken, kentin çıkarları doğrultusunda ne yapılması gerekiyorsa yapıyor.
Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ı ziyaretimizde Ataç, Kent Konseylerinin önemine vurgu yaptı.
Belediyeler ile birlikte çok başarılı işler yapılabileceğine işaret etti.
***
Sohbet sırasında Ataç bir başka önemli konuyu da hatırlattı.
Bilindiği gibi seçimlerden sonra ortaya bir Türkiye Haritası çıkar.
Bu haritada turuncu, kırmızı, mavi, mor gibi renkler olur.
Ama ağırlıkta turuncu ve kırmızıdır.
31 Mart seçimlerinde sonra harita ağırlıklı olarak kırmızıya boyandı.
Daha önceki seçimlerde Eskişehir haritanın ortalarında tek kırmızı oluruk dururdu.
Son seçimde komşularımız da dahil olmak üzere büyük kısmı kırmızı oldu.
***
Ataç’ın vurgusu şöyleydi.
“Biz 1999 yılında Belediyeleri kazandığımızda “çoban ateşi”ni yakmışız. Türkiye’nin kırmızıya boyanmasında Eskişehir’in büyük etkisi ve katkısı oldu. Eskişehir yaşayan bir kent, 25 yılda nereden nereye geldi.”
Öyle ya daha önceleri Eskişehir’in çevresinde pek kırmızı renkli il yoktu.
Süreç içinde Ankara, Bursa, Afyonkarahisar, Kütahya, Bilecik katıldı bu renklere.
***
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, Kent Konseylerini gayet iyi bilir.
Başkanlığını da yaptı. Kuruluşlarında bulundu.
Bu konuda değişik bakış açısı da var.
Bilindiği üzere Kent konseyleri bir anlamda bulundukları ilin, ilçenin ve büyükşehirin belediyelerine bir anlamda bağlı.
Kendilerine ait bir bütçeleri yok.
Bu da Konseyleri Belediyelere bağımlı hale getiriyor.
Kazım Kurt diyor ki; Kent Konseyi gerektiğinde belediyeleri de eleştirebilmeli.
Ama nasıl olacak?
Kent Konseylerinin yapısının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini, bağımsız hale getirilmesini, yaptırım gücü olmasını öneriyor.
Bu konuda Kazım Kurt haklı.