ÇALINAN ÇENE

“Biz bir defa şuna karar vermiş bulunuyoruz. Eğer yine Hükümet Türk İşleri Komisyonu’nun dolayısıyla bu raporu tasvip eden bütün Kıbrıs Türklüğünün istek ve arzularını ayaklar altına aldı. Başımıza kendi eli ile bir Müftü getirmekte ısrar edecek olursa biz böyle bir adamı hiçbir zaman dinî lider diye tanımayacak hiçbir emrine itaat göstermeyecek ve onunla son nefesimize kadar mücadeleye devam edeceğiz. O zaman hükümet bulacağı ‘adam’ ile karşı karşıya yan yana oturarak dert yansın, çene çalsın.” 1951

Dr. Fazıl KÜÇÜK

            BMGK’nin 04 Mart 1964 tarihinde aldığı 186 sayılı kararla yaşanmakta olan çatışmaları sona erdirmek amacı ile Barış Gücü’nün kurulması kabul ediliyordu.  3 ay süre ile görevlendirilen gücün aradan geçen süreye karşın uyuşmazlığın çözümü konusunda başarılı olduğunu söylemek olası değildir. Anılan gücün uyuşmazlığın çözümsüzlüğünün birincil derecede sorumlusu olduğu biliniyor. İki toplum arasındaki uygulamaları ile de tartışmaların odağındaki yerini koruyor.

            Göreve geldiği günlerden sonra aradan geçen sürede Kıbrıs Türklerine karşı ön yargılı davranış içinde olduğuna tanıklık ediliyor. Anılan bu gücün görev süresi 28Temmuz 2022 tarih ve 2646 sayılı BMGK kararı ile altı ay süreli olarak uzatıldı. Uygulamanın başladığı tarihten bu yana geçen sürede konuya ilişkin olarak Kıbrıs Türk Yönetiminin muhatap alınmamış olması başarısızlığının onaylanması oluyor.

BMGK, Kıbrıs Türklerine Annan’ın belgesinin oylandığı tarih öncesinde yalnızca sempati duyduğunu belirtmiştir. Bu tanımlama belleklerdeki tazeliğini koruyor. Adı geçen kurul asker gönderilmesinin yanı sıra siyasi çözüm bulması için de Finli diplomat Tuomija’yı görevlendiriyordu. Bu kişiden adada federal bir yapının kurulması çalışmalarını yapması isteniyordu.

Kıbrıs Cumhuriyeti kurulurken yeterli süre ile tartışılmadığı için çalışmalar oylamaya sunulmadan kabul ediliyordu. Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasının devlet yapısı bir anlamda federal bir yapı idi. İdari Federasyon diye tanımlayacağımız yapının birbirleri ile çatışmalar yaşamış toplumlar için sıkıntı yaratacağının hesap edildiğini söylemek olanaksızdır.

Şu anda içinde bulunduğumuz yapıyı Bölgesel Federasyon olarak tanım-lamak gerekiyor. Finli diplomat çalışmalarına başlarken federal yapının kurulması için kollarını sıvıyordu. Hazırladığı taslağın federal Cumhuriyet anayasasının 1. Maddesi, “Federal Cumhuriyet iki ayrı Türk ve Rum bölgelerinde oturan Türk ve Rum toplumlarından kurulmuştur”. 2. Maddede ise bölgelerin kurulmasında halkların karşılıklı olarak mübadele edilmesi ilkesi öneriliyordu. 30 maddeden oluşan taslak metnin Birleşik Amerika, Kanada ve İsviçre Anayasaları ilham alınarak hazırlandığı belirtiliyor.

Son günlerde karşımızdaki unsur eski defterleri karıştırmaya başladı. Crans Montana’da yapılan bazı görüşme tutanaklarının kayıp olduğu tartışması yaşanıyor. Önümüzdeki yıl yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimine katılacak olan adayların bütün müzakere süreçlerine katıldıkları biliniyor.

Crans Montana olayının ortalıklara atılması veya bazı belgelerin kayıp olduğunun duyurulmasını ön alma çabası olarak değerlendirmek olasıdır. Bu konu ile hangi fırına giderlerse gitsinler kendilerine ekmek çıkmayacaktır. Fırıncılar bu bayları başka kapıya diye kovalarsa şaşırtıcı olmayacaktır.

Kurulmak istenen tuzakların birlikte hareket edilerek etkisiz hale getirileceğinin bilinmesi gerekiyor mu ne…

SEVGİ ile kalınız…

Ahmet GÖKSAN
ahmetgoksan45@gmail.com

                       

{ "vars": { "account": "UA-99020016-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }