Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ü vefatının 85. yılında özlem ve minnetle anıyoruz.
Şu anda Türkiye nüfusunun neredeyse bir elin parmakları kadar azının fiziken gördüğü Atatürk, milyonlarca Türk’ün günlünde yaşıyor.
Böyle bir sevgi de zaten bir tek O’na gösterilir.
Milyonlarca insanın hiç görmediği, sesini duymadığı, yüzünü görmediği bir kişiyi bu kadar sevmesi başka bir insana nasip olamaz.
Sevmeyenler yok mu?
Elbette var, görüyoruz onları.
Ama biz de onları sevmiyoruz.
***
Eskiden sosyal medya yoktu.
Televizyon bile tekti.
Gazeteler 10 Kasım günleri siyah başlıklarla çıkardı.
“Ağlayarak” anardık Ata’mızı.
Ama şimdi “Anlayarak” anmaya çalışıyoruz.
Birbirinden güzel paylaşımlar, bir birinden güzel sözler yine sosyal medyayı süslüyor.
Milyonlar yine Anıtkabir’e Ata’sına koşuyor.
***
Atamız’ın Türk milletini en güzel şekilde anlattığı bir anıyı paylaşmak istiyorum.
İngiltere Kralı 8. Edward'ın Dolmabahçe sarayında ağırlandığı akşam yemeğinden;
"Sofraya hep Türk garsonlar hizmet etmekte idi. Bunlardan bir tanesi heyecanlanarak, elindeki büyük bir tabakla birdenbire yere yuvarlandı. Yemekler de halılara dağıldı.
Misafirler utançlarından kıpkırmızı kesildiler. Fakat Atatürk Kral'a eğilerek 'Bu millete her şeyi öğrettim, fakat uşaklığı öğretemedim!'
dedi. O an bütün sofradakiler Atatürk'ün zekasına hayran oldular."