Biraz gülümsemeye
ihtiyacımız var.
Hayat pahalılığının alabildiğine arttığı günümüzde insanların büyük bir çoğunluğu neredeyse gülmeyi unuttu.
İnsanların yüzlerine bakıyorsunuz, hem bir hüzün hep bir umutsuzluk var.
Senarist-oyuncu Gülse Birsel adına da uygun olarak insanları biraz olsun güldürmeyi amaçlarken düşündüren sorular da soruyor.
***
Neden öğrenciler ilkokul 5. sınıfa kadar öğretmene ‘öğretmenim’ diye seslenirken 6. sınıfta bir anda ‘hocam’ diye seslenmeye başlar?
***
Neden bozulan otobüsün yolcuları bizim otobüsümüze aktarıldığında onlara mültecilermiş gibi bakarız?
***
Neden birbirimize sarılınca sağa sola sallanırız?
***
Neden sınavlarda ‘3 yanlış bir doğruyu götürür’ şeklinde bir uygulama ile cezalandırılır da; ‘3 doğruyu bil, bir doğru da bizden’ gibi bir kampanya başlatılıp zekaya ve riske girme cesaretine ödül verilmez?
***
Neden insanlar kapalı bir alandan yağmur yağan alana çıktığında kafalarını eğerler? Yağmura duyulan saygıdan mıdır, yoksa ondan tırstığımız için midir?
***
Neden dükkanı kapatıp giden esnaf, kapıya ’10 dakika sonra dönücem’ yazar? Esnafın ne zaman gittiğini nasıl anlarız?
***
Televizyona çıkan insanlar neden kendilerini Türkiye`deki herkesin izlediğini zanneder? Örneğin; 70 milyon bizi izliyor( 5 milyon eksik anketimize göre )
***
Düğünlerde neden ‘Dom dom kurşunu’ ile göbek atılmaktadır? ‘Bir avcı vurdu beni, bin avcı yedi beni’ gibi sözlerle kendinden geçen başka bir millet var mıdır?
***
Cumartesi ve Pazartesinin neden kendi isimleri yoktur? (Cuma-ertesi, Pazar-ertesi)
***
Dolmuşlardaki fiyat tarifesinde en kısa mesafe neden ‘indi-bindi’ olarak tabir edilmektedir? Önce inilip, sonra mı binilir? Bir terslik yok mudur?
***
Bulmacalarda neden boru sesinin karşılığı hep ‘ti’ dir? Bulmacaları hazırlayan arkadaşlar hiç ‘ti’ diye ses çıkaran boru görmüşler midir?
***
Neden ilanlarda ‘doktordan temiz araba’ şeklinde yazılır? Hipokrat yemininde ‘arabamı temiz kullanacağım’ diye bir madde mi vardır?