Programda Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayı da dahil üçü yeni yedi aday tanıtan Ali Babacan, konuşmasına Erzincan’da yaşanan maden faciasına değinerek başladı. Babacan, “Bir hukuk devleti bunlara göz açtırmaz. Kaynağı, sebebi kim olursa olsun, arkasındaki kişiler kim olursa olsun, kanun karşısında suç işleyen kimse hak ettiği cezayı görür. Hukuk devleti böyle sağlanır. Bir ülkede asayiş güvenlik böyle sağlanır. Ve arkadaşlar, özellikle Sayın Erdoğan’ın yanına kattığı bazı ortaklar, biliyorsunuz, tamamen bu tür yapılarla iç içe. Farkları da yok. Bunların bir ayağı siyasette, öbür ayakları çete, mafya, suç örgütlerinin içinde. Onun için olmuyor. Gerçekten çok yazık ya. Bu güzel ve büyük ülkemize çok yazık. Şiddet her yeri sarmış durumda, sokak ortasındaki çatışmalara bir bakın ya. Her gün haberlerde bir başka çatışma. Şehirlerin ortasında oluyor bu, İstanbul’un ortasında, göbeğinde oluyor. Bırakın tabancayı, artık uzun namlulu tüfeklerle, hatta el bombaları kullanılıyor ya. Böylesi, neredeyse işgal altındaki ülkelerde bile görülmez. Bu ülkeyi yönetenler çeteyle, mafyayla iş tutarsa; bu ülkeyi yönetenler organize suç örgütleriyle böyle içli dışlı olurlarsa, ülkenin geleceği nokta işte bu. Çünkü değerli arkadaşlar, bu uzun namlulu tüfek kullananlar var ya, şehrin ortasında el bombası atıp kaçanlar var ya, bunlar bir şeylere güveniyor, bir şeylere. Bilseler ki yakalandıkları anda canlarına okunacak, bilseler ki yakalandıkları anda çok ağır cezalarla karşı karşıya kalacaklar, buna cesaret edemezler” ifadelerini kullandı.

‘GÖZÜMÜZ KALBİMİZ İLİÇ’TE’

Babacan, “İliç halkının uzun zamandır isyan ettiği, uyardığı, dikkat çekmeye çalıştığı maden, ailelerin evine ateş düşürdü. 9 işçi arkadaşım göçük altında kaldı. Arama kurtarma çalışmaları hâlâ devam ediyor.Gözümüz, kalbimiz İliç’teki kurtarma faaliyetlerinde. Allah, bu faaliyetlerde, bu arama kurtarma faaliyetlerinde görev alan herkese güç kuvvet versin diyorum. Ve bir kez daha buradan geçmiş olsun diliyor, göçük altındaki madencilerimize bir an evvel sağ salim ulaşılabilmesini temenni ediyorum” dedi.

‘GAZZE’DE SOYKIRIMA VARAN BÜYÜK BİR FELAKET YAŞANIYOR’

Babacan, “Gazze’de soykırıma varan büyük bir felaket yaşanıyor. 130 günü geride bıraktık. 28 binin üzerinde can kaybı var. Bunlar ulaşılabilenler, tespit edilebilenler. Enkazların altında, girilemeyen sokaklarda, bombalanan bölgelerde alınmayı bekleyen yüzlerce cenaze var. Yaralı sayısı 70 bin civarına ulaştı. Gazze’den gelen sayıların her birinin bir hikâyeye, bir yüze, bir hatıraya sahip olduğunu unutmamamız, hep hatırlamamız lazım. Söz konusu insan yaşamı olduğunda, rakamlardan fazlasını konuşmak gerekiyor. İşte tam da bu yüzden, bugün size Hind Recep’ten bahsetmek istiyorum. Hind altı yaşında, küçük bir kız çocuğu.Gazze’de akrabalarıyla beraber bindiği arabaya İsrail askerleri tarafından ateş açılıyor. Hind’in akrabaları ölüyor ve kendisi o ölen akrabalarının ortasında, araçta tek başına kalıyor. Bir arabada, akrabalarının cenazelerinin ortasında mahsur kalan, 6 yaşında bir çocuk. Filistin Kızılayı’ndan iki görevli; Yusuf Zeyno ve Ahmed Medhun, Hind’in yardım çığlığına kulak veriyorlar. Ambulansa biniyorlar ve akrabalarının cenazesinin ortasında yaşam mücadelesi veren Hind için yola çıkıyorlar. Fakat yola çıkmalarından bir süre sonra, onlardan da, o ambulanstan da haber kesiliyor. On iki gün arkadaşlar. Tam on iki gün… On iki gün sonra öğreniyoruz ki, yardım için yola çıkan ambulans da vurulmuş. Hind arabada yalnız başına günlerce beklemiş. Bekleye bekleye hayatını kaybetmiş. Bu suçların failleri er ya da geç uluslararası yargı önünde hesap verecekler. Nasıl Bosna zalimleri çıktılar, gün geldi uluslararası mahkeme önünde hesap verdilerse, bugünkü İsrail hükûmeti de gün gelecek bunun hesabını verecek. Biz, yapılan bu katliamı, DEVA Partisi olarak, unutturmayacağız. Hind’in yardım isteyen sesini de, ona yardıma koşanları da unutmayacağız” diye konuştu.

‘100 BİN GENÇ KAYIT YAPTIRMADI’

Gençler hakkında da konuşan Babacan, “Geçim zor falan diyoruz ya, zorluğu bırakın imkânsızlaşıyor pek çok vatandaşımız için. Eğer bir üniversite öğrencimiz, kendi oturduğu şehirde değil de bir başka şehirde üniversiteyi kazandıysa, yurt da çıkmadıysa, vay onun haline. Mümkün değil. Bakın geçen sene 100 binin üzerinde üniversite öğrencisi üniversiteyi kazandığı halde kayıt yaptırmadı; kayıt yaptıramadı” ifadelerini kullandı.

‘EV BULMAK İMKANSIZ’

Emeklilerin halinin de perişan olduğunu aktaran Babacan, ‘‘En temel insan hakkı olan, ‘barınma hakkından’ bile mahrum oluyorlar. Evlerde şöyle bir insanca yaşamak, başını sokacak bir ev bulmak artık emeklilerimizin bir kısmı için tamamen imkânsız hale geldi. 10 bin lira maaşla ve bu kira seviyeleriyle hayatta kalmak çoğu emeklimiz için imkânsız hale geliyor” dedi.

‘GÜVENLİ BİR ŞEHİR HEDEFLİYORUZ’

Babacan, “Eskişehirli vatandaşlarımızın uzun yıllardır süren yol talepleri, merkezî hükûmet tarafından adeta yok sayılıyor. Bizim hayalimizdeki Eskişehir bu değil. Biz, sokakların her yaştan insan için güvenli olduğu bir şehir hedefliyoruz. Sokak hayvanlarının okula giden öğrencileri, çalışanları rahatsız etmediği bir Eskişehir hedefliyoruz. Toplu taşıma araçlarının durağa zamanında geldiği, gideceği yere zamanında ulaştığı bir Eskişehir hedefliyoruz” diyerek sözlerini noktaladı.