Aybüke’den İnceler köşesinde Hodri Meydan’a öncesinde iki kere daha konuk olması sebebiyle Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir İl Başkanı Talat Yalaz’ı yazmıştım. Bugün de yine onunla ilgili yazacağım çünkü hiç çekinmeden üçüncü kez konuk oldu başkan…
Fakat endişelenmeyin bu yazı tekrara düşmeyecek çünkü Yalaz, her defasında belki de farkında olmadan elimi güçlendiriyor ve bana yeni bir konu yaratıyor.
Önce şuradan başlayalım; benimle ilgili olarak iki taraf da bir fikir beyan ediyor. Programda, Yalaz’ın üstüne çok gittiğim için onun destekçileri bana kızıyormuş. İşin garip tarafıysa başka bir kitle tarafından da ‘Talat Yalaz fanatiği’ olmakla suçlanıyorum. Bu karmaşanın temel sebebinin her gün bıkmadan dile getirdiğim ‘tarafsızlığım’ olduğu aşikar. Ben, partileri yahut kişileri övmem ya da eleştirmem. Benim işim fikirlerle. Hatta şimdilerde fanatiği olmak ile eleştirildiğim Talat Yalaz’ın bizzat kendisi benim taraflı olduğumu söylemişti bir dönem… Eskişehir’de mesleğe başladığım günden beri sağdan-soldan kulağıma fısıldanan ve illallah ettiğim o cümleyi de paylaşayım sizlerle:
‘Taraf olmayan bertaraf olur, bir tarafı tutmak zorundasın’
Hayır değilim.
Elbette görüşüme yakın bulduğum bir parti var, sandıkta Aybüke İnce olarak onu konuşturuyorum zaten ama gazeteci Aybüke olarak burada beni yalnızca fikirleri eleştirirken göreceksiniz. Bir gün bu görüşüm değişirse onu da hiç çekinmem sizinle paylaşırım zaten. Ama şimdilik gündemimde yer bile almıyor.
Şimdi gelelim Yalaz’a…
Doğru, kendisini Hodri Meydan’da çok sıkıştırıyorum ama ‘cevap veremesin, hadi yok olsun, yıkılsın’ diye değil. Cevap verebileceğini çok iyi bildiğimden… Tabii ki bunu biliyor olmam beni, onun fanatiği de yapmaz. Birincisi başkan avukat, ikincisi ise ve en önemlisi geçmişinde köklü bir örgütçülük yatıyor. Eğer siyasi hayatınız sokakta başladıysa sizi yıkmak çok zordur. Çünkü savunmalarınız gerçeğe dayanır. Yalaz, göreve başladığından bu yana partisinin çalışmalarını ve düşünüş biçimini en iyi savunan isimlerden biri. Onun beklenen ve istenen muhalefet olduğundan kendisiyle ilgili yazdığım ilk yazımda da bahsetmiştim. Hep de söylüyorum. Ama…
‘Aybüke bunun da mı aması var?’ demeyin. Elbette var. Kimse dört dörtlük değil.
Ben bu köşede tekrara düşmeyeceğim fakat Yalaz tekrara çok düşüyor. Nasıl mı? Anlatalım.
Sürekli eleştirildiği konulardan biri Yalaz’ın devamlı ulusal siyaset yaptığıydı. Bir dönem ben de çok rahatsız olmuştum hatta bir ara bunu da yazdım ‘Ne zaman Eskişehir’in sesi olursunuz?’ diyerek. Şimdi de ‘Eğer ekonomi dışında bir şeyler söyleyecekseniz ulusal siyaset yapın’ diyorum. Yahu iktidar zaten kabul ediyor. Ekonomi kötü. Kendi seçmenlerinize bile hepimizin bildiği konuları dikte edip ‘e tamam mevzu bu kadarsa çözülür’ dedirtiyorsunuz. Mesela terör örgütü elebaşının ‘silah bırakma çağrısı’ ile ilgili olarak başkan sadece sıkı takipçisi olduğunu belirtti. Sonuç? Partinizin tutumu ne olur ya da ne olmalı? Süreç nasıl ilerler?
Başkan, hani ulusal konuşacaktık? Bu kadar mı?
Konuyla ilgili sorularım arttıkça şimdi düşünüyorum da bu programda Yalaz’ın üstüne çok gitmemişim…
Neyse artık bir dahaki programda telafi edeceğim.