HAFTANIN SORUSU: Dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemisi ile son dönemde Türkiye’de yaşanan ekonomik gelişmeler belediyelerin bütçelerini nasıl etkiledi?
İBRAHİM ARSLAN-Eskişehir Büyükşehir Belediyesi CHP Meclis Üyesi
Belediyelerin Merkez İdare Gelirleri Azaldı
Ülkemizde ilk Covid-19 vakasının saptandığı 11 Mart 2020 tarihinden 2021 yılı Temmuz ayına kadar süren zaman diliminde salgınla mücadele kapsamında farklı zaman dilimlerinde farklı önlemler yaşama geçirilmiştir.
Uygulamaya konulan önlemler; toplum sağlığı açısından salgının yayılımını azaltmak, durdurmak ve/veya ortadan kaldırmayı hedeflerken hiç kuşku yok ki bu mücadelenin tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz açısından da sosyo-ekonomik sonuçları oluşmuş, bu sonuçlar merkezi idarenin yanı sıra yerel yönetimleri de olumsuz etkilemiştir.
Bu olumsuz etkiler bir yandan gelirlerde azalmaya, diğer yandan ise salgınla mücadele kapsamında harcamaların artmasına yol açarak asimetrik bir gelişmeye meydan vermiştir.
Salgınla mücadele kapsamında toplu ulaşım, turizm, eğlence, eğitim-öğretim, kültür-sanat, değişik hizmet sektörleri vb. alanlarda alınan faaliyet yasakları, sokağa çıkma yasakları, çalışma hayatında uzaktan ve/veya dönüşümlü çalışma gibi uygulamalar ile bu uygulamaların geniş bir zaman dilimine yayılımı elbette ülkemizde yaşayan tüm yurttaşlarımızı ve doğal olarak tüzel kişilikler üzerinde çok derin etkiler yaratmıştır.
Örneğin Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin toplu ulaşım, kültürel ve sanatsal etkinlikler, müzeler, hayvanat bahçesi ve akvaryum, Sazova ve Kentpark ziyaret ve etkinlik gelirlerinde çok ciddi gelir kaybının olduğu görülmüştür. Yanı sıra Büyükşehir Belediyesinin kiracısı konumunda olan işletmelerin önemli bir kısmından aylarca kira alınmamış, izleyen yıl için kira artışı yapılmayarak bir kısmı içinde kira bedelleri ötelenmiştir. Bunun sonucunda yaklaşık 180 milyon TL civarında bir gelir kaybının olduğu hesaplanmıştır. Gerek kendi çalışanlarımız ile hizmet bina ve araçlarımız, gerekse ihtiyaç sahiplerine ulaştırılan maske, dezenfektan, kolonya, temizlik malzemesi, ilaçlama vb. sarf malzemeleri için de ayrıca 5 milyon TL civarında harcama yapılmıştır.
Diğer yandan başta yaşlılar, kadınlar, çocuklar, engelliler olmak üzere ekonomik yoksunluk içindeki hemşerilerimize farklı sosyal yardım ve hizmetler sağlanmaya çalışılmış, merkezi idarenin belediyelerin bağış ve yardım toplayamayacağı kararı sonrası bu yardımların tamamı belediye kaynaklarından karşılanmaya çalışılmıştır. Aşevi hesaplarına el konulmasına karşın gerek yardımsever hemşerilerimizin ayni yardımları ve gerekse yine belediye kaynaklarıyla on binlerce porsiyon sıcak yemek ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmıştır.
Sonuç olarak salgın nedeniyle gerek gelir kaybı ve gerekse salgınla mücadele kapsamında yapılan harcamaların Büyükşehir Belediyesi bütçesine olumsuz etkisi yaklaşık 200 milyon TL üzerinde bir tutar olarak gerçekleşmiştir.
Ülkemiz henüz salgının sosyo-ekonomik olumsuz sonuçlarını üzerinden atamamışken buna bir de ekonomik krizin eklenmesi, tedavisi yıllarca sürecek çok derin yaraların açılmasına meydan vermiştir.
Başta akaryakıt, elektrik, doğalgaz olmak üzere, personel maliyetlerinden, mal ve hizmet alımları ile yapım işlerindeki maliyetlere, kimyasal malzemeden, bakım-onarım ve yedek parça maliyetlerine kadar her şeyin 2-3 ve hatta 4 kat arttığı bir süreçte yerel yönetimler çok büyük bir kaynak yetmezliği ile karşı karşıya kalmışlardır.
Örneğin Büyükşehir Belediyesi ve ESKİ yıllık ihtiyacı olan yaklaşık 11 bin 500 ton motorin için 2021 yılında yaklaşık 94 milyon TL harcanmışken, 2022 yılı için yaklaşık 310 milyon TL harcama yapması tahmin edilmektedir. Artış oranı yüzde 229’dur.
Başka bir örnek; Büyükşehir Belediyemiz ve ESKİ; tramvay, atıksu, porsuk ıslahı ve diğer kentsel gelişim ve dönüşüm projeleri için düşük faiz, uzun vadeli dış kredi kullanmıştır. Son dört yılda paramızdaki olağanüstü değer kaybı (özellikle son bir yıl) sonucunda kur farklarından oluşan zarar 1,2 milyar TL’dir. Bu tutar Büyükşehir belediyesinin 2021 yılında gerçekleşen yıllık toplam gelirine eşittir.
Bir başka örnek, Büyükşehir Belediye Meclisi; 13 Temmuz 2021 tarihinde 15 adet tramvay ve yedek parçası alımı için İLBANK A.Ş. nezdinde Avrupa Yatırım Bankasından 40 milyon EURO borçlanma kararı almıştır. O tarihte 408,4 milyon TL’ye karşılık gelen borç, henüz daha kredi alınmamış ve ihale süreçleri devam ediyorken bugün (13 ay sonra) yaklaşık 730 milyon TL’ye yükselmiştir. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Peki bu olumsuzlukların sorumlusu kimdir?
İktidar sözcüleri merkezi idareden yerel yönetimlere aktarılan tutarların arttığını ifade etmekteler. Doğal olarak enflasyonist bir ekonomide TL cinsinden aktarılan tutarların arttığı doğrudur. Ancak ifade eksiktir. Paranın satın alma gücü açısından değerlendirildiğinde belediyelerin merkezi idare gelirleri mutlak azalmaktadır.
Sonuç olarak ülkemizdeki ekonomik politikaların oluşturulması, uygulanması ve sonuçlarından Merkezi İdare sorumludur ve yerel yönetimlerin dahli yoktur. En azından yanlış ekonomik politikalar nedeniyle oluşan;
a) Kur farkı kaynaklı zararlar hazine tarafından karşılanmalıdır.
b) Yüksek enflasyona bağlı olarak ücretlerde yapılan artışlar için kaynak aktarılmalıdır.
c) Toplu Ulaşım ile Su ve Kanalizasyon idarelerinin işlerinde kullanılan Elektrik ve Akaryakıttan ÖTV, KDV kaldırılmalı, elektrik en düşük tarife grubundan ücretlendirilmelidir.
MURAT ÖZCAN-Eskişehir Büyükşehir Belediyesi AK Parti Meclis Üyesi
STK’lar, Odalar ve Belediyeler de sorumluluk almalıdır
Doğal olarak pandemi bir dünya salgını olarak hayatımıza girmiş ve daha önce böyle bir tecrübe yaşanmadığı için ülkeler hızlı refleksler göstererek doğru sonucu bulmaya çalışmışlardır. Pandeminin etkisini en aza indirmek için birbirleri ile tecrübe paylaşımı içerisine girmişlerdir. Pandemi ile mücadele doğal olarak karar alma süreci ve uygulama süreci açısından hükümetleri daha büyük sorumluluğa davet etmiştir. Fakat gerçek olan bir şey daha var ki hükümetlerin sorumlulukları dışında alt destekleyici gruplar olarak odalar, STK'lar ve belediyelerin de pandemi süreci içerisinde kendilerine düşen rolü ne kadar yerine getirip getirmedikleri ayrı bir tartışma konusudur. Bütün kurumlar konforlu alanlarından çıkmayarak pandemiyi bahane ederek her şeyi devletten bekleyen bir anlayış içerisinde kalmışlardır. Hatta birçok oda ve belediye hizmetsizliklerini pandemiyi bahane ederek açıklamaya çalışmışlardır. Bir nevi pandemi bazı belediyeler ve kurumlar için hizmet yapamama noktasında bir günah keçisi haline dönüştürülmüştür.
HÜKÜMETİMİZ VATANDAŞLARINI ÖZEL UÇAKLA TAŞIDI
DSÖ başkanının dünyaya açık bir toplantıda belirttiği gibi Türkiye pandeminin kahramanı olacak şekilde kurumları ile daha önceden yapmış olduğu sağlık yatırımları hiç şüphesiz vefakar sağlık çalışanları ile tarihe önemli bir imza atmıştır. Bunda hükümetin daha önce yapmış olduğu sağlık atılımlarının çok büyük etkisi vardır. Bizden ekonomik alanda daha çok gelişmiş olan ülkeler pandemide çok kötü örnekler sarfetmiş olmasına rağmen ülkemiz bu süreci örnek bir şekilde geçirmiştir. Vermiş olduğu sağlık hizmetleri ile vatandaşına vermiş olduğu ekonomik desteklemeler ile pandemi neredeyse hükümetimizin en büyük bakanlığı haline gelebilecek harcamalar ile karşı karşıya kalmıştır. Dünyanın çeşitli ülkelerinde yüz binlerce vatandaşını mağdur olmasınlar diye ülkesine getiren birçok ülkede ölüme terkedilmiş hastalarımızı özel uçak gönderip hastanelerinde bakan hükümetimiz bu konuda da dünyaya örnek bir çaba içerisine girmiştir.
Bütün bunlar olurken pandemi süreci içerisinde belediyelerin pandemideki rolü ne olmalıdır sorusu hala cevaba muhtaç bir durumdadır. Bilançolarından anladığımız üzere pandemi döneminde belediyeler birçok etkinlik ve çalışmayı yapmadığı için giderleri azalmış, aksine pandemi döneminde bile bütçeleri büyük bir oranda gerçekleşmiş, hatta pandemi süreci içerisinde bilançoları devamlı fazla vermiştir. Hükümetin çıkarmış olduğu kararname gereği alamadıkları bazı kira gelirleri ve toplu ulaşımdaki zararlarının dışında, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nde pandeminin olumsuz bir etkisini görebilmiş değiliz. Personelleri için almış oldukları kısa çalışma ödeneklerini bu zararlardan düşerseniz ortada büyütülecek bir durumun olmadığı aşikardır.
Yukarıdaki tabloda da görüldüğü üzere Büyükşehir Belediyesi 2019 da bütçe açığı verdiği bir dönemde, pandeminin en ağır hissedildiği 2020 ve 2021 yıllarında bütçe fazlası vermiştir. Pandemi döneminde hükümetimiz bir taraftan pandemi ile uğraşırken bir taraftanda hiçbir projesini yarım bırakmayarak devam etmiştir (Örneğin Millet Bahçesi inşaatı). Fakat belediyeler yukarıdaki tabloda görüldüğü üzere pandemiyi projesizlik pandemisi olarak geçirmişlerdir. Halbuki insanların evlerinde olduğu günlerde dışarıda yol ve park çalışmaları gibi daha rahat yapabilecekleri işler varken çalışmamayı tercih etmişlerdir. Üstelik bütçesinden gördüğümüz üzere bütçenin yüzde 1’ini geçmeyen sosyal desteklemelerini sosyal demokrat belediyecilik olarak da övüne övüne anlatmışlardır. Bu yıl bazı etkinliklerde görüldüğü üzere bir sanatçı organizasyonuna 750 bin 000 TL masraf eden belediye bu ve buna benzer etkinlikleri yapmayarak 2 yıl içerisinde pandemide ne kadar tasarruf ettiğini gözler önüne sermektedir. Sonuç olarak pandemi, belediyeler için etkinlik açısından tasarruf projelerinin yapılmayışı açısından bir bahane olurken, görüldüğü üzere hükümet açısından hem hizmet hem de ekonomisi bakımından son derece aşırı sorumluluk ile geçmiştir.
Pandemi sonrası çıkan enerji ve hammadde krizleri doğal olarak dünya ekonomisini etkilediği gibi Türkiye ekonomisini de ciddi olarak etkilemiştir. POST COVİD süreci ekonomik, sosyolojik ve siyasi açısından bütün dünyada değerlendirilmesi gereken bir durum haline gelmiştir. Bu süreci iyi okuyan ve ona göre tedbirler alan yapılar süreci daha az hasarla atlatabilme imkanına kavuşacaktır. Bu süreçten sadece hükümetlerin değil aynı zamanda STK'ların, odaların, belediyelerin hatta şirket ve ailelerin bile nasıl etkilendiklerini gördüğümüz bir dünyada sorumluluğun sadece hükümetlerin değil bu kurumlarda da olduğunu unutmayarak pandemi ve sonrası ile ilgili yeni okumalara ihtiyacımız olduğunu hatırlatmak isterim.