Depremzedelerin kayıplarının yasını dâhi yaşayamamışken ilk günden büyük bir hayat mücadelesiyle karşı karşıya kaldığını söyleyen Çakırözer, ‘‘Sözde onlara hane başına 10 bin lira verilecekti ama yok. Biz Eskişehir'de gittiğimiz her yerde soruyoruz. Bir kişi aldıysa 10 kişi almamış. O zaman soruyoruz: Nerede söz verdiğiniz bu yardımlar, bu acil yardımlar? Hani taşınma yardımı, hani kira yardımı? Oysa şov yaparak topladığınız 115 milyar lira vardı, nerede o paralar? Malatya'dan gelen Nesime amcamız, Hataylı Bahattin kardeşimiz, Hayat ablamızla dün kaldıkları TÜRASAŞ misafirhanesinde dertleştik. Bırakın 10 bin lira yardım almayı, 5 kuruşları yok. Onlara ev sahipliği yapan misafirhaneler, yurtlar, kurumlar özveriyle çalışıyor ama sadece 3 öğün yemek vermek yeterli değil. İnsanların büyük sıkıntıları var. Evladına mama, kıyafet, ilaç alamadığından dert yanıyor anne babalar. İşte, Maraş'tan gelen Hatice ve Bekir kardeşlerimiz. Henüz altı aylık evliler. Hatice kardeşimiz hamile, evlerini kaybetmişler, işleri yok, tek kuruşları yok. Hatice kardeşimin parmağındaki evlilik yüzüğünü satmışlar, benzin alıp Eskişehir'e ulaşabilmek için. AFAD'ı, Kaymakamı, Valisi çalmadıkları kapı, gitmedikleri kurum kalmamış. Tekrar tekrar soruyorum size: Topladığınız o paralar nerede?’’ diye konuştu.

‘BİLİMSEL VE GÜVENİLİR RAPORU İSTİYORLAR’

Depremzedelerin aklının da yüreğinin de memleketlerinde olduğunu söyleyen Çakırözer, ‘‘En büyük sıkıntı hasar tespit raporları. Evi yerle bir olmuş, girecek kapısı olmayan binalara az hasarlı denmiş. Bölgede hâlâ artçılar devam ediyor. Bu insanlar bu evlere nasıl girecek? ‘Duvarı yarılmış, kapısı parçalanmış o evlere siz girebilir misiniz?’ diye soruyorlar. Hangi göz, hangi vicdan, hangi bilimsel çalışma bu raporu verdiriyor? Tekrar yaşanacak bir deprem tehlikesine karşı bu insanlar güvence istiyor, bilimsel rapor istiyor’’ ifadelerini kullandı.

“EVLATLARI İÇİN KAYGILILAR”

Haziran ayında üniversite sınavına girecek on binlerce depremzedenin ve ailelerinin kaygılı olduğuna dikkat çeken Çakırözer, ‘‘Test kitapları, ders kitapları, ders çalıştığı bilgisayarı, tableti enkaz altında kalan, hâlâ çalışacak bir kitaba ulaşamayan öğrenciler var. ‘Sınav ücretlerini almayacağız’ demek, ‘İstediği şehirde sınava girebilir.’ demek yeterli değil. Geleceğimiz evlatlarımızın hayatlarını, hayallerini yok etmemeliyiz. Bu ailelerin kaygılarını gidermek de yine bu Meclis’in boynunun borcu olmalı. Depremin ardından şimdi de selin vurduğu yurttaşlarımızı artık daha fazla kandırmayın. Bu millet, bu halkın dayanışması yaraları sarmaya devam ediyor, edecek! Sizin sözünü verip yapmadığınız yardımları da bu millet yapar! Bir tas çorbasını, bir dilim ekmeğini, bir bardak suyunu paylaşıyor, paylaşacak ama bu aymazlığınızı, bu utanmazlığınızı unutmadı, unutmayacak’’ şeklinde konuştu. (HM)