SAĞLIK & YAŞAM

Aileler, hastanın psikolojik ihtiyaçlarını anlamaya çalışmalı

Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Emre Tahberer, kanser tanısı alan hasta ve yakınlarını uzun soluklu ve zahmetli bir sürecin beklediğini dile getirdi.

Kanser tanısı alan hasta ve yakınlarını uzun soluklu ve zahmetli bir sürecin beklediğini dile getiren Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Emre Tahberer, “Bu dönemde hasta ihtiyaçlarına yönelik davranılması, empati kurarak yaklaşılması ve aile üyelerinin hastanın psikolojik ihtiyaçlarını anlamaya çalışması gerekiyor” dedi.

Acıbadem Eskişehir Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Emre Tahberer, kanserin ölüm nedeni olarak, kalp ve damar hastalıklarının hemen ardından geldiğini belirtti. Türkiye’de en sık görülen kanser türlerini erkeklerde akciğer, prostat, kalın bağırsak, rektum, mide ve pankreas; kadınlarda ise meme, akciğer, kalın bağırsak, rektum, serviks, over, mide ve pankreas kanserleri olarak sıraladı.

Dr. Tahberer, kanseri “İç ve dış etkenlerle değişime uğramış hücrelerin kontrolsüz olarak çoğalıp büyümelerinin sonucu oluşan hastalıklar grubu” olarak tanımladı. Normalde hücrelerin kontrollü ve ihtiyaca göre bölünerek çoğaldığını söyleyen Dr. Tahberer, “Hücreler bir taraftan programlı ölüm ya da ‘apoptoz’ denen olay ile yok olurken, diğer taraftan da büyüme faktörlerinin etkisiyle çoğalır. Büyüme faktörleri normalde DNA'daki çeşitli genlerin etkisiyle oluşan proteinlerdir. Bu genler mutasyona uğrayarak hücrelerin aşırı büyümesine sebep olurlarsa, o zaman kanser oluşur ve bu genlere de ‘onkogen’ denir. Onkogenleri oluşturan mutasyonlar, karsinojen maddelerin, virüslerin ve X ışınlarının etkisiyle meydana gelir” diyerek hastalığın oluşumunu anlattı.

“Anti-onkogen: Tümorü baskılayan genler”
Kanserin bir organda oluştuktan sonra, uzak doku ve organlara da metastaz denilen yayılımları yaptığını ifade eden Dr. Tahberer, “Onkogenlerin yanında anti-onkogenler de çok önemlidir. Onkogenler kansere sebep olurken, anti-onkogenler kanseri önleyen genlerdir. Anti-onkogenlere ‘tümörü baskılayan genler’ de denir. Bunlar doğal hallerinde iken, yani mutasyona uğramamış hallerinde iken hücre bölünmesini ve çoğalmasını frenleyen, durduran genlerdir” diye konuştu.
Dr. Tahberer, kanser tedavisi ve tanısının birçok uzmanlık dalının işbirliğini gerektirdiğine dikkat çekerek, “Erken tanı önemlidir. Cerrahi ve radyoterapi lokal tedavi yöntemleri olup, kemoterapi ve immünoterapi gibi sistemik tedaviler mevcuttur. Kanserde tedaviden daha önemli olan husus, öncelikle kanserin önlenmesidir” dedi.

Kanseri oluşturan nedenleri sıraladı
Dr. Tahberer, kanseri oluşturan nedenlerin; çevresel ve kalıtsal nedenler olarak iki grupta değerlendirildiğini söyledi ve bu nedenleri sıraladı. Kansere neden olan çevresel etkenler arasında sigara, alkol, sağlıksız yiyecekler, obezite, hormonlar, virüsler, fiziksel ve kimyasal etkenler olduğunu söyleyen Dr. Tahberer, “Sigara kullanımı başta akciğer ve larinks kanseri olmak üzere toplumun en önemli sağlık problemlerinden biridir. Alkol tüketimi yemek borusu kanser oluşumunu tetikleyen bir etkendir. Gıdalara konulan tatlandırıcı, katkı ve renklendirici ajanla, raf ömrünü uzatma amacıyla kullanılan koruyucu kimyasallar ve fiziksel işlemler, kanser oluşumunda önemli etkenler arasında yer alır. Tarım ürünlerinde veya hayvansal ürünlerde verimliliği artırmak amacıyla kullanılan hormon ilaçları, denetimsiz şekilde kullanılan zirai ilaçlar da kanser etkenidir. Obezite, kadında meme kanserine, hem erkek hem kadında ise kalın bağırsak ve rektum kanserine yol açan etkenler içinde. Hormon bozuklukları ise kadında meme, endometriyum, erkeklerde prostat kanserine yol açabilir” diye konuştu.

Dr. Tahberer, çevresel etkenler arasında yer alan virüsler arasında da Human papilloma virüslerinin bazı tipleri, herpes simplex virüs tip II ve HIV virüsünün genital kanser ve cilt kanserlerinden sorumlu olduğunu belirtti. Ayrıca kimyasal ve fiziksel etkenlerin de akciğer kanserlerinden sinüs ve mesane kanserine kadar geniş yelpazede kansere yol açabileceğini sözlerine ekledi.

“Kalıtımsal nedenler kanserin oluşumunda etkili bir faktör”
Ailesel kanser olgularının ortaya çıkarılması, bunlara özgün moleküler genetik analizlerin yapılması ve ailenin bu yönde dikkatli olması, genetik tipli kanserlerden korunmada en önemli yaklaşım olduğunu belirten Dr. Emre Tahberer, “Wilms tümörü, retinoblastom, meme kanseri, kalın bağırsak kanserleri bu grupta sayılabilir” dedi.

“Hasta ve yakınları için uzun ve zahmetli bir süreç”
Kanser tanısı alan hasta ve yakınlarını uzun soluklu ve zahmetli bir sürecin beklediğini dile getiren Dr. Tahberer, hastanın, teşhis ve tedavi sürecinde neye ihtiyacı olduğunun sorgulanıp hasta ihtiyaçlarına yönelik davranılması, empati kurarak yaklaşılması ve aile üyelerinin hastanın psikolojik ihtiyaçlarını anlamaya çalışması gerektiğinin altını çizdi. Tanı konulan hastanın korku, umutsuzluk, suçluluk, çaresizlik, ölüm korkusu gibi duygusal, davranışsal ve sosyal uyum güçlükleri yaşadığını anlatan Dr. Tahberer şunları söyledi:

“Buna benzer duygu ve düşünceleri hasta yakınları da yaşamaktadır. Hastanın bu süreçte klinik tablosunun izin verdiği ölçüde fiziksel egzersiz, düzenli beslenme, yeterli uyku gibi öz bakım uygulamalarını yapabilmeleri konusunda desteklenmesi gereklidir. Bunun neticesinde hastaya bakım veren kişinin de olumsuz etkilenmesinin önüne geçilebilir.”

{ "vars": { "account": "UA-99020016-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }